TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika ve Küba programları dönüşünde uçakta gazetecilerle söyleşi yaptı ve soruları cevapladı.
Meksika, Endonezya, Kore, Türkiye ve Avustralya'nın oluşturduğu MIKTA'nın 10. Parlamento Başkanları Toplantısı için Meksika'ya gittiğini anlatan Kurtulmuş, bu ülkelerin farklı coğrafi bölgelerde, her biri G20 üyesi, gelişmiş ekonomiye sahip ve demokrasiyle yönetilen ülkeler olduğunu hatırlattı.
Meksika parlamento başkanının bu yılki MIKTA Dönem Başkanlığı görevini üstlendiğini dile getiren Kurtulmuş, dönem başkanlığının bu toplantıda Kore'ye devredildiğini söyledi.
Kurtulmuş, toplantıda farklı konularda istişareler yapıldığını; dünyada barışın sağlanması, çatışmalardan uzaklaşılması konusundaki yaklaşımlar, göç ve çevre ile kadınların siyasete katılımına ilişkin oturumlar düzenlendiğini kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu toplantıda tam mutabakat sağlanamadığı için nihai bildiri yayımlanamadı. Buradaki temel mesele; Gazze konusundaki fikir ayrılığıydı. Gazze'de İsrail hükümetinin Uluslararası Adalet Divanı'nın koyduğu ihtiyati tedbir kararlarına uymasıyla ilgili talebimize bir ülke karşı çıktı ve nihai bildiri olmadı. Sonuçta mutabık kalınan konular, bizim Gazze konusundaki şerhimizi de ifade edecek şekilde Meksika Parlamento Başkanı tarafından 'dönem başkanlığı açıklaması' şeklinde kamuoyuyla paylaşıldı. Genelde oldukça verimli, başarılı bir toplantı gerçekleştirildi.
MIKTA'nın, en başta koyduğu hedeflerini yeniden gözden geçirmesi lazım. 10 sene, böyle bir uluslararası kuruluş için fevkalade önemli bir süre. Hedeflerini gerçekleştirmesi lazım. Bunun için de daha yoğun çalışmak lazım."
"MIKTA'DA DA TÜRKİYE OLARAK ETKİN BİR ŞEKİLDE YER ALDIK"
Meclis Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin hiçbir uluslararası platformu boş bırakmaması gerektiğine dikkat çekerek, "Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun çok taraflı toplantıların hepsinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor ve çok etkin bir şekilde yer alıyor. Şimdiye kadar MIKTA'da da Türkiye olarak etkin bir şekilde yer aldık ve kendi görüşlerimizi ifade ettik." dedi.
Toplantı çerçevesinde ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini; bu kapsamda bölgesel ve küresel meseleleri, ikili işbirliği imkanlarını ele alma fırsatı bulduklarını anlatan Kurtulmuş, tüm uluslararası temaslarda TİKA'nın, Yunus Emre Enstitüsünün faaliyetleri ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının Türkiye burslarının gündeme geldiğini aktardı.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'den taleplerin gündeme gelmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Türkiye'nin kültürel diplomasi bakımından da etkin olduğunun böylece görülmüş olduğunu vurguladı.
KÜBA'YA TBMM BAŞKANI DÜZEYİNDE İLK ZİYARET GERÇEKLEŞTİ
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meksika'nın ardından Küba'ya geçerek temaslarını sürdürdüğünü bildirerek, buraya en son 2015 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyarette bulunduğunu anımsattı.
Küba'ya TBMM Başkanı düzeyinde ilk ziyareti kendisinin gerçekleştirdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "O nedenle Küba'daki resmi programımız önem arz etti. Tabii çok güzel karşıladılar. Bu ziyarete büyük önem verdiklerini gördük." dedi.
Numan Kurtulmuş, Küba ziyaretinde önce Halkın Gücü Ulusal Meclisi Başkanı Esteban Lazo Hernandez ile baş başa, ardından heyetler arası görüşmeler yapıldığını; daha sonra sırasıyla Küba Başbakanı Manuel Marrero Cruz ve Küba Devlet Başkan Yardımcısı Salvador Valdes Mesa ile görüştüklerini aktardı.
Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel ile Rusya'ya ziyaret gerçekleştirdiği için görüşemediklerini ifade eden Kurtulmuş, Türkiye ve Küba parlamentoları arasında ortak çalışma grubu kurulması için bir mutabakat metni imzalandığını dile getirdi.
Kurtulmuş, iki ülke olarak oldukça aktif dostluk gruplarına sahip olunduğuna işaret ederek, iki ülke arasındaki önemli meselelerin detaylı konuşulduğunu bildirdi. Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Küba'nın en büyük problemi, karşı karşıya kaldığı ABD'nin ambargosu. Bu ambargo dolayısıyla maalesef Küba ekonomisinin çok ciddi kayıplar içerisinde olduğu, çok büyük bir sarmalın içine düştüğünü görüyoruz. Türkiye'nin, uluslararası platformlarda, Küba'ya karşı uygulanan bu tek taraflı ambargoyu kabul etmediğini deklare etmiş olması Küba hükümeti ve Küba halkı nezdinde ciddi bir Türkiye sempatisi oluşturuyor. Görüşmelerimizde şunu ifade ettim; tek taraflı ambargolar hükümetlere ya da siyasi şahsiyetlere bir zarar vermiyor, olan sivil halklara oluyor. Önemli imkanları ve büyük fırsatları olan bir ülke, maalesef bu ambargo dolayısıyla ciddi bir krizin içerisinde. Üstüne üstlük bir de Küba'nın teröre destek veren ülkeler kategorisine Amerikalılar tarafından alınmış olması işlerini çok daha fazla zorlaştırıyor. Bu bakımdan bu ziyareti çok önemsediklerini gördük."
"TÜRKİYE (KÜBA'DAKİ) İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI DİKKAT VE TİTİZLİKLE YÜRÜTÜYOR"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.
Bir gazetecinin "Ambargoyu benimsemediğimizi söylüyoruz fakat somut olarak ambargoyu uygulamayacak şeyler yapabiliyor muyuz?" sorusuna Kurtulmuş, "Son dönemde ihracatımız artıyor. Havana'da Türk kökenli bir firma, enerji gemileri vasıtasıyla Küba'nın toplam elektrik üretiminin üçte birini karşılıyor. Ayrıca turizm alanında faaliyet gösteren Türk kökenli firmalar var. Türkiye, buradaki işbirliği imkanlarını dikkat ve titizlikle yürütüyor." dedi.
Kurtulmuş, Küba'nın ambargo konusunda bir talebinin olup olmadığının sorulması üzerine de Küba'nın ticaretin artırılması konusunda istekte bulunduğunu bildirdi. Kurtulmuş, "Küba'nın kanser ve immünoloji araştırma merkezini ziyaret ettik. Orada tıbbi alanda yapmış oldukları önemli araştırmaları var. Türkiye ile işbirliği yapmak istiyorlar. Ayrıca özellikle tarımda, bazı sanayi ürünlerinde, turizmde, enerji alanında işbirliğine hazırlar. Bu alanlarda Türkiye ve Küba arasında işbirliği yapılabilir. Sağlık alanında zaten ortak bir çalışma grubu kurulması için karar alınmış. Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler yapılmış, Türkiye'ye ziyaret gerçekleştirmişler. Bu alan, Kübalıların çok iddialı oldukları bir alan. Burada bir işbirliği yapılabilir." diye konuştu.
Küba'nın, Türkiye'den turizm yatırımı konusunda bir beklentisi olup olmadığının sorulmasına karşılık da Kurtulmuş, şunları aktardı:
"Bu onların vereceği bir karar. Çünkü biliyorsunuz hala devlet işletmeleri bu oteller. Bu kadar büyük bir krizden kurtulmak bakımından kendilerine de gayet dostane bir şekilde şunu söyledim. 2019'da yapılan anayasa reformuyla anayasal düzenlerini tahkim ettiklerini ve bir reform yaptıklarını düşünüyorlar. Ancak bu tek başına yetmez. Bunun ekonomik ve sosyal reformlarla ilerletilmesi lazım. Böylece ekonominin kendi dinamiği içerisinde çalışacağı, serbest pazar ekonomisinin şartlarının etkili olacağı bir açılımı yapabilirler. Eğer bunu yaparlarsa hem dünyada çok farklı iş insanlarıyla işbirliği yapma imkanına kavuşurlar hem de belki bu ambargoların yakıcı etkilerini de hafifletmiş olurlar."
"TÜRKİYE DEMOKRASİSİ ADINA KAZANÇTIR"
Yeni anayasa konusundaki tartışmalar ve bu konudaki görüşmeler anımsatılarak, "Yeni anayasa çalışmaları için bir takvim var mı? Yeni siyasi iklim, yeni anayasaya yakınlaşmamızı daha çok sağlar mı?" sorusunu da TBMM Başkanı Kurtulmuş, şöyle yanıt verdi:
"Sadece anayasa çalışmalarının başarılı bir şekilde yürütülmesi değil, aynı zamanda siyaset kurumunun güçlenmesi için de partiler arasında diyaloğun önemli olduğuna inanıyorum. Yıllardır söylediğim, şimdi Meclis Başkanı olduktan sonra da yapmaya gayret ettiğim şey, bu iklimin oluşturulmasıdır. İklimin oluşması için de insanların birbirlerine karşı yumruk sallaması değil, insanların birbirleriyle el sıkışması lazım. Fikirler farklı olabilir, görüşler farklı olabilir, hedefler farklı olabilir ama hepimizin, Türkiye'nin geleceğini daha iyi yapabilmek, daha olumlu işler yapabilmek için müşterek çalışabilme zeminini kurmamız gerekiyor.
Bu anayasa çalışmaları, aslında hem Türkiye'de siyasetin normalleşmesi bakımından önemli bir fırsat olur hem de bu karşılıklı normalleşme sürecinin anayasa başta olmak üzere yasama faaliyetlerinin kalitesinin arttırılması bakımından katkısı olur. Siyasi partiler arasında görüşmelerin yapılmış olması, Sayın Cumhurbaşkanımızın ana muhalefet partisinin liderini kabul etmesi ve bu görüşmenin oldukça sıcak, dostane bir ortamda geçmesi Türkiye demokrasisi adına kazançtır."
Kurtulmuş, TBMM'nin 28. Dönemi'nde halkın oylarının yüzde 95'inin temsil edildiğine; 14 siyasi parti ve 6 siyasi parti grubunun bulunduğuna işaret ederek, "Çok sesliliğe açık bir parlamentomuz var. Eğer burada partiler bir uzlaşma zemini geliştirebilirlerse bu parlamentoda istenilen bir anayasa gerçekleşebilir." dedi.
Yeni anayasa için doğru zemin ve doğru yöntemin bulunması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, bu çalışmaların doğru zemininin TBMM olduğunu söyledi. Herkesin bu konuda fikrini söyleyeceği, toplumun bütün kesimlerinin anayasayla ilgili külli bir fikri de dile getirebileceğini anlatan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"İsteyen istediği maddelerle ilgili teklifler de yapılabilir. Bunun için parti ziyaretlerinden sonra sivil toplum kuruluşlarının, hukuk camiasının, üniversitelerin, kanaati olan grupların da fikirlerinin alınması için zemini düzgün bir şekilde oluşturmaya gayret edeceğiz. Ayrıca bu tartışmalar yapılırken doğru bir yöntemin tespit edilmesi lazım. Açıkçası şuna başından itibaren özen gösteriyorum. Doğru zemini, doğru yöntemi söylüyorum ama 'Şu yöntemle yapacağız.' ya da 'Şöyle olması gerekir.' diye bir dayatmayı ortaya koymanın doğru olmadığına inanıyorum. Partilerle görüşmelerimizi tamamladıktan sonra yönteme ilişkin belki teklifler talep edeceğim."
"İLK TURDAKİ GÖRÜŞMELERİMİZİ ÇOK SICAK, ÇOK OLUMLU GÖRDÜM"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda yaptığı görüşmeler anımsatılarak, yapıcı görüşmeler olup olmadığı sorusunu, "Şimdiye kadar ziyaret ettiğim partiler, anayasa çalışmaları için kapıyı açık tutmuştur. Yani iyi karşıladılar, çok olumlu görüşmeler oldu. Ama tabii ki anayasa görüşmelerinde yöntemi bulunduktan sonra esas tartışma, konulara girildikçe ortaya çıkacaktır." şeklinde yanıtladı.
Kurtulmuş, "Anayasa'nın değişmesi gerektiğini düşünüyorlar mı?" sorusuna yanıt olarak, "Tabii ki. Zaten bu siyasi partilerin tamamı kendi programlarında da anayasa değişikliklerinden bahsetmişlerdir. Dolayısıyla bu bir fantezi değil, bu bir hayal değil. Olabilir. İlk turdaki görüşmelerimizi çok sıcak, çok olumlu gördüm. Ümit ediyorum ki sonuç alırız." ifadelerine yer verdi.