Osmanlı İmparatorluğu'nun büyüklüğü ve gücü, padişahlarının sadece askeri alandaki başarılarıyla değil, aynı zamanda dinî otoriteleriyle de pekişmişti. Ancak, Osmanlı padişahlarının büyük çoğunluğunun hayatları boyunca hacca gitmemesi, tarihçiler ve araştırmacılar tarafından sıklıkla tartışılan bir konudur. Birçok kişi, Osmanlı padişahlarının bu kutsal ibadeti yerine getirmemelerini merak etmekte. Ancak bu durumun ardında sadece dini sorumluluktan kaçmak değil, oldukça mantıklı stratejik sebepler bulunmaktadır.
Osmanlı Padişahlarının Hacca Gitmeme Kararının Arkasında Yatan Nedenler
Osmanlı padişahlarının büyük bir kısmı, saltanatları boyunca fetih hareketlerine katılmış ve savaşların başında bulunmuşlardır. Özellikle, II. Selim'e kadar hüküm süren padişahların hemen hemen tamamı, ordularının başında savaşarak imparatorluğu genişletmeye odaklanmışlardır. Devletin yönetimi ve savaşlar ile ilgilenmek zorunda olan bir padişahın uzun süreli bir yolculuğa çıkması, hem stratejik hem de güvenlik açısından ciddi bir engel teşkil ediyordu.
Hac, sadece dini bir görev olmanın ötesinde, Osmanlı padişahları için fiziksel olarak da zorlayıcıydı. Hicaz’a yapılan bu yolculuk, o dönemin şartlarında en az 4-5 ay sürebiliyordu. Gidiş, hac ibadeti ve dönüşle birlikte bu süre, 1 yılı bulabiliyordu. Padişahların böyle uzun bir süre boyunca tahtlarından uzak kalmaları, imparatorluk içindeki yönetim boşluklarına yol açabilir ve bu da iç karışıklıklar gibi ciddi sorunlara neden olabilirdi.

Devletin Güvenliği ve Yönetim Boşlukları
Bir padişahın hacca gitmesi, sadece uzun süreli bir yolculuk anlamına gelmiyordu. Ayrıca, büyük bir maddi ve manevi sorumluluk gerektiriyordu. Şeyhülislam fetvasına göre, padişahın hac için tüm giderlerini kendi cebinden karşılaması gerekiyordu. Ayrıca, yalnız gitmesi mümkün olmayan padişahların yanlarına ordu da alması gerekirdi. Bu durum, hem maddi açıdan hem de devletin güvenliği açısından büyük bir risk taşıyordu.
Padişahların hac yolculukları, devletin güvenliğini tehdit edebilecek bir boşluk yaratıyordu. Osmanlı tarihinden örneklerle, padişahların yokluğunda yaşanan karışıklıklar, bu durumun ne kadar büyük bir tehlike oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Örneğin, Genç Osman, hacca gitmeye karar verdiğinde, çıkışının ardından devletin iç karışıklıklarla yüzleşmesi, padişahın yokluğunun ne kadar riskli olduğunu göstermektedir.
Bir diğer önemli neden ise hac mevsiminin çoğu zaman kış aylarına denk gelmesiydi. Zorlu hava koşulları, uzun süren yolculuğu daha da tehlikeli hale getiriyordu. Bu, Osmanlı padişahlarının güvenli bir şekilde geri dönmelerini de zorlaştırıyordu. Havanın sert koşulları, yolculuğun süresini uzatmakla kalmıyor, aynı zamanda padişahın sağlığını da tehdit ediyordu.