CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hakkı, menfaati neyse tüm Türkiye olarak onun arkasındayız." dedi.
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre ve eşi Emel Töre'nin, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümü dolayısıyla düzenlendiği resepsiyona katılan Özel ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Siyasi partiler arasındaki "normalleşme" sürecine ilişkin soru üzerine Dervişoğlu, "Bizim aramızda hiç anormalleşme olmadı" diyerek, "Normalleşme arayanların, burada lafım Özgür Bey'e değil, sistemi anormalleştiren, süreci anormalleştiren insanların böyle bir arayışı oluyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi ve iktidar partisi ile TBMM'de normal standartlarda çalıştık ama toplumu gererek bundan siyaseten nemalanmaya çalışan, o gerginliği kutuplaştırmaya dönüştürenlerin aslında rutin bir birliktelik olan bu görüşmeleri normalleşme talebi gibi sunmalarını ben yadırgıyorum. Bizim her zaman ilişkilerimiz normaldi." dedi.
"NORMALLEŞME ARAYIŞI İÇERİSİNDE DEĞİLİM"
CHP Genel Başkanı Özel ile hem şu an hem de geçmiş dönemde mevkidaş olduklarını hatırlatan Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Ben bugün zaten Türkiye'nin normalde buluşması, makulde buluşması, makbulde buluşması halinin sorunları çözeceğine inanıyorum. Onun için başka bir arayışa hiç gerek yok. Yani Cumhuriyet Halk Partisinin Adalet ve Kalkınma Partisiyle, Adalet ve Kalkınma Partisinin İYİ Partiyle normalleşme ihtiyacı olabilir ama bizim Cumhuriyet Halk Partisiyle ilişkilerimiz hiç anormal olmadı. Dolayısıyla bir normalleşme arayışı içerisinde değilim. Ara sıra birbirimize karşı sitemlerimiz olmuştur ama ne özel hayatımızı ne siyasi hedeflerimizi ve beklentilerimizi o durum asla değiştirmemiştir. O da siyasetin doğasında olan işler. Saygıyla karşılıyoruz, sevgiyle kucaklıyoruz."
"BİZ TÜRKİYE'DE MUHALEFET PARTİSİYİZ"
Özgür Özel de aynı soruya karşılık partisi ile İYİ Parti arasındaki ilişkilerin hep normal olduğunu söyledi.
Özel, "Biz millet yeni bir görev verene kadar ana muhalefet partisiyiz, muhalefet partileriyiz. Türkiye'nin dışına çıktık mı Türkiye'nin partisiyiz. Biz Türkiye'de muhalefet partisiyiz. Bizi yurt dışında Türkiye'nin ortak menfaatlerine muhalefet edecek bir parti gibi gören varsa çok yanılıyor. Cumhuriyeti kuran kadrolar, Kıbrıs Barış Harekatı'nı yapanlar, ömürleri boyunca bu ülkenin menfaatinde hep birlikte olmuş olanların, yurt dışında Türkiye'nin partisi olmak dışında bir şey sergilemeyecekleri çok açık. Ben de aynen katılıyorum." diye konuştu.
"DEMEK Kİ GÜÇLÜ MECLİS VURGUMUZ BOŞUNA DEĞİLMİŞ"
CHP ve İYİ Parti'de yakın zamanda genel başkanlarının değiştiğini, göreve yeni seçilen her iki genel başkanın da grup başkanvekilliğinden geldiğini ifade eden Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demek ki güçlü Meclis vurgumuz boşuna değilmiş. Meclis'e önem vermemiz boşuna değilmiş. Zaman zaman soruyorlar, CHP güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında ne diyor? Altına imza attığımız gün ne diyorsak bugün de aynısını söylüyoruz. En kısa zamanda Türkiye'nin güçlü bir parlamentoya kavuşması lazım. Muhalefet partilerindeki lider değişimlerinin dahi grup başkanvekilleri üzerinden yürüyor olması muhalefetin bir bütün olarak hep sahip çıktığı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin milletin gönlünde de partilerin gönlünde de gerçekten farklı bir yeri olduğunu gösteriyor."
"SON YEREL SEÇİMDE İTTİFAKA GİTMEMİŞTİ İKİ PARTİ"
Dervişoğlu, "Son yerel seçimde ittifaka gitmemişti iki parti. Lider değişikliğinden sonra bir sonraki olası seçim öncesi partiler tekrar bir ittifak altında ilerleme düşüncesine girebilirler mi? Bu onun bir adımı olabilir mi?" sorusu üzerine, bir sonraki seçime zamanında yapıldığı takdirde daha 4 yıl olduğunu, şimdiden bir şey söylemenin mümkün olmayacağını belirtti.
Özel de bu soruya karşılık şunları söyledi:
"Aynı şekilde şimdi her partinin kendini halka en doğru anlatması, en doğru muhalefeti yapması, kendini iktidara hazırlaması zamanı. Eskiden seçimi tek başına kazanamazsan seçimden sonra makul bir süre, 40 gün koalisyon görüşmeleri olurdu. Şimdi de seçimler yaklaşırken böyle bir ihtiyaç görülürse makul bir süre önce her şey konuşulur, ama en doğrusu herkesin kendi kimliğiyle, kendi kadrolarıyla en doğru siyaseti yapması. Saygı, sevgi çerçevesinde muhalefetin birbiriyle dayanışmasını da sürdüreceğiz. Pozitif anlamda rekabetimizi de sürdüreceğiz. Ama bildiğimiz bir şey var, biz birbirimize, partilerimizle, şahsi olarak da kefil olacak çok geçmişimiz var. Bizden bu ülkeye zarar gelmez. Ülkenin menfaati neyse gerektiğinde orada birleşiriz. Gerektiğinde de ayrı ayrı en doğrusunu yapmaya çalışırız."
"BARIŞTAN UZAKLAŞAN HER TÜRLÜ ADIM YANLIŞTIR"
Güney Kıbrıs Rum kesiminin, Yunanistan'ın desteğiyle Larnaka'ya bir deniz üssü kurma projesi yürüttüğü belirtilerek, "Bu konuda KKTC'deki siyasiler artık Türkiye'nin de KKTC'ye bir deniz ve hava üssü kurma vakti geldi diye beyanat verdiler. Muhalefet olarak atılacak herhangi bir adımda sizlerin tavrı ve görüşü ne olur?" sorusu üzerine Özel, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılında KKTC'de bulunduklarını belirtti.
Diplomasinin barış kanallarını açmasını her zaman tercih ettiklerini dile getiren Özel, "Barıştan uzaklaşan her türlü adım yanlıştır. Yunanistan'ın attığı adım yanlıştır. Ülkenin menfaati buna aynen mukabeleyi gerektiriyorsa bunu destekleriz, ama Yunanistan'a bu noktada geri adım attırmak diplomatik bir başarı olur. Bunu da savunuyoruz, diplomasi kanallarını açık tutmak lazım. Bunun dışında biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hakkı, menfaati neyse onun arkasındayız ve tüm Türkiye olarak arkasındayız." diye konuştu.
"TBMM ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRİR"
Dervişoğlu da bu konuda Özgür Özel'e katıldığını belirterek, Rum tarafının çözümsüzlüğü mümkün kılmaya uğraştığını, Türk tarafının ise karşı karşıya bulunan sorunların çözümüne gayret sarf ettiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve hukukunu temin edebilmek, savunmak ve onun doğrularıyla bir vizyon geliştirmekte siyasete şekil verenlerin görevi olduğunu kaydeden Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"KKTC kurulduğundan beri ve hatta aslına bakarsanız barış harekatı yapıldığından beri, 50 yıldan beri herhangi bir askeri sorunla karşı karşıya kalmıyor. Bu Türk tarafının uyumlu çözümden yana ve barışçıl tavrından kaynaklanıyor. Bundan memnun olmayan çevrelerle ara sıra suyu bulandırmak üzere burada yaşayan iki halkın iki egemen devletin yol haritasına zarar vermek adına olumsuz işlere adım atıyorlar. Güney Kıbrıs'ta planlanan şeyleri o kapsam içinde değerlendiriyorum. KKTC'nin hak ve hukukunu savunmak için siyasetin neyi yapması gerekiyorsa parti ayrımı gözetmeksizin TBMM üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir."