Takvimler 1915’i gösteriyordu. “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir” diyen Başkomutan’ın şanlı ordusu tüm dünyanın kaderini etkileyen bir destan yazıyordu. Dünya tarihine “Çanakkale Geçilmez!” yazdıran 250 bin vatan evladı bu uğurda şehadete yürüdü. Kazananın da kaybedenin de ağır kayıplar verdiği Çanakkale Savaşı tarihimize Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyetinin simgesi olarak geçmiştir.
DÜNYA TARİHİNDEKİ ÖNEMİ
Bu yıl 104. Yılını kutladığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi İtilaf Devletleri’ne karşı mukaddes ordumuzun kazandığı önemli bir zaferdir. Çanakkale Savaşı, Türk ulusu kadar dünya için de önem arz eden bir savaş olmuştur. İngiliz ve Fransızlar Çanakkale Boğazını geçememiş, müttefikleri olan Rus Çarlığı’na yardım götürememişlerdi. Böylece Lenin önderliğindeki Bolşevikler devrim yapmış ve Rusya’daki monarşiyi yıkmışlardı. Kurulan Sovyetler Birliği savaştan çıkmış ve 1991’e kadar süren bir soğuk savaşın da adımları atılmış oldu.
Her iki tarafın da büyük kayıplar verdiği cephede Osmanlı Ordusu 250 bin şehit verdi, buna karşılık 490.000’e yakın askerle gelen işgalci kuvvetler de 300.000’den fazla kayıp verdi.
Eşi görülmemiş şanlı zafere imza atan 250 bin vatan evladı başta, Sadece donanmayla Çanakkale Boğazının geçilebileceği, ardın da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı ile savaşı kendi aleyhine zora sokan Winston Churchill olmak üzere tüm dünyaya büyük bir ders vermiştir. Daha sonra Winston Churchill “Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum. Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir. “ demiştir. Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo Miki’nin deyimiyle “Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarının başlangıcı ve ilk örneğidir.”
MİLLİ MÜCADELE RUHUNUN MEŞALESİ
Çanakkale geçilmemişti ancak düşman güçleri tüm varlığıyla milli sınırlarımızda işgalci faaliyetlerine devam ediyordu. Çanakkale zaferi ile ünü yayılan Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Samsun’a çıkacak ve O’na Çanakkale Zaferi ile inanmış, güvenmiş vatan sevdalıları ile birlikte milli mücadeleyi başlatmıştır. Umut ve kararlılık dolu Anadolu insanı bağımsızlık meşalesini yakmıştır.
“ONLAR BU TOPRAKTA CANLARINI VERDİKTEN SONRA BİZİM DE EVLATLARIMIZ OLMUŞLARDIR”
İngiltere sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda, ANZAC birlikleriyle Çanakkale’ye gelmişler, İngiltere için canlarını vermişlerdi. Mustafa Kemal Atatürk savaşta hayatını kaybeden Anzak askerlerine ve annelerine “Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evlatlarımız olmuşlardır.” diyerek Savaşların milletlerin değil kişilerin işi olduğunu göstermiş, tüm dünyaya insanlık dersi vermiştir.
Cephedeki başarısı kadar Türk askeri insanlığı, düşmanına dahi gösterdiği merhameti ile de gönülleri fethetmiştir. Uzun süren savaş sırasında zaman zaman kısa süreli ateşkesler oluyordu. Ateşkes olduğunda daha önce karşılıklı çatışan askerler, hayatını kaybeden arkadaşlarını birlikte toprağa gömüyorlardı.
18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Türk milletinin bağımsızlık simgesi, milli mücadele ruhunun meşalesi 18 mart şehitlerimize minnettarlığımızı hatırladığımız, andığımız gündür. 27.06.2002 tarihinde çıkarılan 4768 sayılı kanun ile bu kutlu gün “18 Mart Şehitler Günü” olarak kabul edilmiştir..