"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
34,2499 %0.09
37,0970 %0.2
2.309.458 %-1.315
3.011,64 0,65
Ara
İşçi Haber Gündem Sinan Ateş davasında sanık ifadeleri: Sana sadece ayaklarına sık demedim mi?

Sinan Ateş davasında sanık ifadeleri: Sana sadece ayaklarına sık demedim mi?

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davada, sanıklar Eray Özyağci ile Vedat Balkaya'nın savunmaları alındı.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, sanıklar hazır bulundu.

Duruşmayı müştekiler ile bazı siyasiler de takip etti.

Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağci, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep'in, kendisine, "Sinan Ateş bir dava dosyası için bana söz verdi. Benden para istedi, gönderdim ama sözünü tutmadı." dediğini öne sürdü.

Çep'in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağci, "Ona, 'Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum' dedim. Daha sonra Suat Kurt'u aradım. Ona 'Ankara'da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?' dedim. O da kabul etti." ifadesini kullandı.

"REİSİ VURDUK DİYE BİR SES DUYDUM"

Ankara'ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya'yla buluştuğunu söyleyen Özyağci, olay gününü şu sözlerle anlattı:

"Vedat'a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp 'Sinan Ateş'in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma' dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş'in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra 'reisi vurduk, reisi vurduk' diye bir ses duydum."

Özyağci, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep'in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı'ndaki konuma gittiklerini kaydetti.

Araçta daha önceden tanıdığı "Mustafa Kemal" isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağci, araca binmesinin ardından Çep'i aradığını belirterek, "Ona, 'Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama 'reisi vurduk' diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın' dedim. Bana, 'Mustafa Kemal'le Gölbaşı'ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın' dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve 'Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve 'Vedat yakalandı İstanbul'a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın' dedi. 4 güne yakın Gölbaşı'ndaki evde kaldık." savunmasını yaptı.

"SENİ EDİRNE'DEN YURT DIŞINA ÇIKARACAĞIZ"

Sanık Eray Özyağci, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir'e götürüldüğünü söyledi. Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağci, şu ifadeyi verdi:

"Mustafa Kemal, 'botu ayarladım, seni Edirne'den yurt dışına çıkaracağız' dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne'ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde 'biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu' dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum. Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, 'Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey'den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter' dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. 'Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. 'Bunlara binmedim' dedim. Bana, 'Öldürülmekten korkmuyor musun?' dedi. Ben de 'Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım' dedim. 'Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek' dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm."

ÇAPRAZ SORGU

Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

Özyağci, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, "Hatırlamıyorum." dedi.

Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, "Abim bana ne diyorsa onu yaptım." dedi. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya ise "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim." cevabını verdi.

"ERAY ARKAMA BİNDİ VE BENİ YÖNLENDİRDİ"

Cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya duruşmada ifade veren ikinci sanık oldu.

Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep'in "uyuşturucudan uzak durması" şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.

Çep'in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep'in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, "Ataşehir'de buluştuk. 'Ankara'da birinden alacağım var, Eray'ı Ankara'ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.' dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara'ya vardım." sözlerini sarf etti.

Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin ise şunları anlattı:

"Ayın 30'unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. 'Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et' dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, 'Silah sesi duyarsan korkma.' dedi. Bunun üzerine Doğukan'ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray'ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. 'Benimle İstanbul'a gelmeyecek misin?' dedim. 'Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul'da görüşürüz.' dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti."

"BİLSEYDİM, CEZAEVİNDEN YENİ ÇIKMIŞ BİRİ OLARAK ASLA YARDIM ETMEZDİM"

Sanık Balkaya, olay tarihinden önce Ateş'i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını iddia etti.

Balkaya, "Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan'ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray'ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş'i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum." savunmasını yaptı.

Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

"CİNAYETİ BEN AZMETTİRDİM"

Sinan Ateş cinayetini azmettirdiğini iddia eden sanık Doğukan Çep, “Cinayeti ben azmettirdim" ifadelerini kullandı.

Çep ifadesinde, "Bir gün sabah namazını kılarken Ateş'le yan yana namaz kıldık. 2013'te dosyam vardı, ceza aldım. Ateş'e ‘bana yardımcı olabilir misin?' dedim. Ateş de ‘ne demek yardımcı olurum' dedi. 2020 yılında telefon çaldı. ‘Kanalı buldum dosyayı halledecekler, 1 milyon lira istiyorlar' dedi. Ben o kadar bulamam abi dedim. ‘200 bin peşinat verelim geri kalanı hallederiz' dedi. Parayı verdim ayrıldık. 2021 yılında tekrar telefonum çaldı. ‘Kardeşim 200 bin lira daha lazım aynı kişiler değil, farklı kişilere vereceğiz' dedi. Borç harç hallettim verdim. ‘İş uzun sürebilir ama hallolacak' dedi. 2022 yılında artık sona yaklaştık. ‘Paranın tamamını vermen lazım Ankara'ya gelebilir misin?' dedi, Ankara'ya geldim. Parayı verdim. Aralık ayı başlarında aradım. ‘Haber bekliyorum ben de' dedi. ‘Abi hani sonuna gelmiştik' dedim. Daha sonra tekrar aradım, açmadı. Paraya el koydu diye düşündüm. Bende bunu ayaklarından vuracağım dedim. Ben öldürmeye gönderseydim öldürmeye gönderdim derdim. Ben gerçekten ayaklarından vurdurmak istedim. Bir baktım ölmüş, istemediğim bir şeydi üzüldüm” dedi.

Sanık Doğukan Çep, beyanına "Suikast yapmaya gelen adam ayaklarına sıkmaz, gelir arkasından, sırtından atarım. Kimse de görmez" diye ekledi. Çep ayrıca maktul Ateş'in gövdesine isabet eden kurşunun Selman Bozkurt'un silahından çıktığını iddia ederek, araştırılmasını mahkemeden talep etti.

TOLGAHAN DEMİRBAŞ SUÇLAMALARI REDDETTİ

Duruşmaya verilen 1 saat aranın ardından, Sinan Ateş suikastının azmettiricisi olduğu belirtilen Tolgahan Demirbaş savunmasında tüm suçlamaları reddetti.

Demirbaş, Sinan Ateş’in adres bilgilerini araştırdığı, bunun için emniyet ve MİT yöneticilerinden ve kamu görevlilerinden Sinan Ateş’le ilgili bilgi istediği iddialarını da reddetti.

HAKİMDEN AZMETTİRİCİYE: NE ANLATIYORSUN SEN?

Cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen tutuklu sanık Doğukan Çep, 2013'te Gezi olayları sırasında sol örgütlere müzahir bazı kişileri vurduğunu, bununla ilgili hakkında hukuki süreç başlatıldığını söyledi.

Gezi olayları sırasında "kırmızı fularlı kız" olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil'i de vurduğunu anlatan Çep, Karacagil'in daha sonra bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı Murat Karayılan ile görüştüğünü öne sürdü. Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Ne anlatıyorsun sen? Savunma yapacaksan yap, hikaye anlatma." diye sanığa tepki gösterdi. Sanık Çep ise "Başımdan geçen olayları anlatıyorum." dedi.

Gezi olayları sonrasında ceza aldığını ve tutuksuz yargılandığını belirten sanık Çep, dosyasının temyiz incelemesi için Yargıtay'da olduğunu ifade etti. Çep, bir sabah namazını kılarken maktul Sinan Ateş ve beraberindekilerin de namaza geldiklerini, Ateş ile burada tanıştığını ve temyiz sürecine ilişkin yardım istediğini anlattı.

Sinan Ateş'in, "Dosyana yardımcı olacağım" dediğini, bir süre sonra yaptıkları telefon görüşmesinde, "Bir kanal buldum halledecekler, 1 milyon lira para istiyorlar." dediğini ileri süren Çep, o kadar parasının olmadığını ancak 200 bin lira verebileceğini söylediğini, bu parayı Taksim'de bir otelde kendisine teslim ettiğini iddia etti. Ateş'in daha sonra kendisinden 200 bin lira daha istediğini, Üsküdar'da bu parayı kendisine verdiğini iddia eden Çep, Ateş'in daha sonra kendisinden paranın tamamını istediğini, 250 bin lira daha ayarladığını öne sürdü. Ankara Çukurambar'da bir pastanede Sinan Ateş ile buluştuğunu, Yargıtaydaki dosya ile ilgili, "Eli kulağında, bitti bitecek" dediğini, ama aradan süre geçmesine rağmen Yargıtaydaki dosyasının sonuçlanmadığını söyledi. 

Böylece Sinan Ateş davasında ilk duruşma sona erdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *