Justinianus Köprüsü, Bizans İmparatorluğu'nun en önemli yapılarından biri olarak kabul ediliyor. M.S. 562’de inşa edilen köprü, 12 kemer gözünden oluşuyor ve zamanında Sakarya Nehri üzerinde yer alıyordu. Köprünün, Justinianus’un Boğaziçi'ni geçmek için planladığı kanal projesinin bir parçası olduğu iddiaları da çeşitli tarihçiler tarafından dile getirilmiştir. Ancak bu konu, bugün bile kesinlik kazanmış değil.
Justinianus Köprüsüsü Liman veya Ticaret Yolu muydu?
Köprüye dair en çok tartışılan konu, yapım amacının ne olduğu. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Dr. M. Alper Cantimer, Justinianus Köprüsü'nün aslında bir deniz liman köprüsü olarak tasarlandığını öne süren bazı tarihçilerin görüşlerine dikkat çekiyor. Dr. Cantimer, 13. yüzyıl Bizans tarihçisi Pachymeres’in, köprüyü bir liman köprüsü olarak tanımladığını belirtiyor.
Cantimer, köprünün Sakarya Nehri üzerine inşa edilmesi, zamanla yatağının değiştirilmesi veya daraltılması gerektiği ihtimallerini de gündeme getiriyor. Ayrıca, köprünün aslında Sapanca Gölü ve Sakarya Nehri'ni birleştiren bir su yolu olarak planlandığı ve bunun ticaret amacıyla kullanılması gerektiği üzerinde de duruluyor. Bu süreçte, özellikle mermer ticareti açısından Afyon ve Kütahya'dan denize ulaşım için en uygun yolun Sapanca Gölü olduğu düşünülüyordu.
Justinianus Köprüsü, Ayasofya ile Yaşıt Bir YapI
Justinianus Köprüsü'nün, Ayasofya Camii ile çağdaş olması, onu tarihsel açıdan daha da önemli kılıyor. Ayasofya, 537 yılında tamamlanırken, Justinianus Köprüsü de aynı dönemde, 562 yılında inşa edildi. Bu tarihi paralellik, köprünün Bizans İmparatorluğu’nun gücünü ve büyüklüğünü simgeleyen bir yapı olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, köprünün tam olarak ne amaçla yapıldığı hala kesinleşmiş değil.
Justinianus Köprüsü, uzunluğu 429 metre, genişliği 10 metre ve ayakları 6 metre olan büyük bir yapıdır. 12 kemerden oluşan köprünün çevresinde yapılan kazılar, yeni keşiflerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. 2018 yılında yapılan kazılar, köprünün güney cephesinde sarnıç ve hamam yapısı gibi yapıları gün yüzüne çıkarmıştır. Bu yapılar, köprünün yalnızca bir taşıma yolu olmanın ötesinde, çok daha geniş bir işlevsel amaca sahip olduğunu gösteriyor olabilir.
Dr. Cantimer, köprüyle ilgili şu önemli açıklamalarda bulunuyor: “Köprü, bulunduğu coğrafyayla çok uyumlu durmuyor. Ancak Anadolu'nun batısında, Doğu Roma'dan günümüze kalan en kıymetli eserlerden biridir. Bulunduğu coğrafyayla ilişkili olarak daha fazla araştırma yapılması gerektiği ortadadır.”
Restorasyon ve Gelecek Perspektifi
2019 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları, köprünün daha da önem kazanmasına neden olacak. Dr. Cantimer, Justinianus Köprüsü'nün restore edilerek aktif hale getirilmesinin, bölgenin tarihsel değerinin artmasına katkı sağlayacağına inanıyor. Restorasyon çalışmaları, Adapazarı ve çevresindeki tarihsel yapıları daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. Özellikle, eğer köprü bir nehrin limanı veya deniz limanı sisteminin parçasıysa, bu durum, Adapazarı kelimesinin tarihsel anlamını da değiştirebilir.
“Eğer bu köprü bir deniz veya nehir limanının parçasıysa, Adapazarı kelimesinin anlam kazanması bizim için önemli olacak. Çünkü bu köprü, Çark Deresi ile Sakarya Nehri arasında ticaretin yapılabileceği bir pazarın varlığını simgeliyor olabilir” diyen Cantimer, bu araştırmaların sonuçlarının bölge halkı için de büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Justinianus Köprüsü, sadece tarihi bir yapı olmanın ötesinde, çok daha derin bir tarihsel ve kültürel anlam taşıyor. Yapım amacının ve işlevinin hala çözülememiş olması, bu köprünün antik dönemin önemli yapılarından biri olarak kalmasını sağlıyor. Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte, köprü ve çevresindeki gizemli yapılar hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olacak. Bu süreç, hem bilimsel araştırmalar hem de bölge halkı için büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.