15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal sonucunda Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) binlerce kamu görevlisi görevinden ihraç edilmiş ve haklarında soruşturma başlatılmıştı.
İhraç edilen kamu görevlilerin birçoğu hakkında terör örgütüne üye olma, üye olmasalar bile bilerek ve isteyerek yardım etme vb. suçlarından haklarında soruşturma ve/veya kovuşturma başlatılmıştı. Soruşturma ve kovuşturmaların ardından birçok kamu görevlisi hakkında ya takipsizlik kararı verilmiş ya da açılan davalar sonucunda sanıklar beraat etmişti.
Beraat eden ya da haklarında takipsizlik kararı verilen kamu görevlileri soruşturmaların ardından görevlerine geri dönemedi.
İstinaf Mahkemesi’nce verilen bir istinaf talebinin reddi kararında; ceza soruşturma ile idari yargı incelemesinin farkı anlatıldı. Kamudan ihraçların “(terör örgütlerine) üyelik”, “(terör örgütleri ile) iltisak ya da irtibat” gerekçelerine dayandırıldığı anımsatılan kararda, idari yargının ceza yargılamasından farklı olarak “suç ve suçlu bulunma halleri” aramadığı, kamudan ihraç edilen kişinin, göreve iadesini haklı kılan bir neden olup olmadığını denetlediği belirtildi.
OHAL Komisyonu tarafından alınan kararda, "Ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan iltisak ve irtibat; yani yapışıkmış gibi birlikte hareket etme, gönüllü şekilde tabi olma, eylemlerini bir grubun, örgütün ya da yapının işaretleri, talimatları, yönlendirmelerine göre gerçekleştirme, kendi davranışlarını bireysel iletişim yoluyla ya da yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları dikkate alarak, belirleme hali de kamu görevinden çıkarmanın hukuki gerekçeleri arasında sayılmıştır. Bu nedenle ilgililer hakkında ceza yargılamasında üyelik suçlamasıyla açılan soruşturmada ve davalarda takipsizlik ya da beraat kararı verilmiş olsa dahi idari yargı yeri, irtibat ve iltisak unsurları yönünden de işlemi incelemek zorundadır.” maddesi olması ise beraat ya da takipsizlik alan KHK'lıların işlerine dönmelerine engel oldu.
Beraat eden ya da haklarında takipsizlik kararı verilen kamu görevlileri kanun önünde aklandıklarını ifade ederek eski görevlerine geri dönmeyi istiyor. Yaşadıklarının haksızlık olduğunu belirten KHK'lılar iş bulmakta zorluk çektiklerini, maddi sıkıntı yaşadıklarını belirterek hukuk önünde masum olduklarını ve işe iadelerinin yapılması gerektiğini talep ederek birçok mecradan yetkililere sesleniyordu.
Gelecek Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, KHK'lıların sesini Meclis'e taşıyarak sorunun büyük bir sosyal yaraya dönüştüğünü belirtti.
''Karartılan hayatlar konusuna el atılmalıdır'' diyen Şahin, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
KHK mağduriyeti önemli bir sorun. KHK mağduriyeti büyük bir sosyal yaraya dönüşmüştür. Bizim bu konudaki bakış açımız çok netti. Suçluyla suçsuz ayrılmalıdır, kurunun yanında yaş da yanmamalıdır. Yargı organının suçsuz dediği kişiler kesinlikle görevine iade edilmelidir. Ayrıca yapılan yargılamalar adil yapılmamıştır. Gazete aboneliği gibi, dernek sendika üyeliği gibi, bankaya para yatırma gibi devletin yasal olarak müsade ettiği kriterlerden dolayı sonradan masum insanlara ceza verilmesi adaletli değildir, hakkaniyetli değildir. Bu yargılamalar adil değildir. Türkiye bu gerçekle yüzleşmek zorundadır. Hem adaletin gereği olarak yüzleşmek zorundadır, hem de devletin geleceği açısında yüzleşmek zorundadır. Suçlu ile masum birbirinden ayırılmalıdır. Karartılan hayatlar konusuna el atılmalıdır. KHK mağduriyeti adaletli bir şekilde çözülmelidir.
KHK mağduriyeti önemli bir sosyal yaraya dönüşmüştür. Bu sorun adaletin gereği olarak çözülmelidir. pic.twitter.com/SGgeG4n4D1
— İsa Mesih Şahin (@isamesihsahin) December 1, 2023