1990’lı yılların başında İtalya’da ortaya çıkan ve ülkenin siyaset sahnesini derinden sarsan Temiz Eller Operasyonu, devletin en üst kademelerindeki yolsuzlukları ortaya çıkardı. Dönemin en güçlü siyasi partilerini bile yerle bir eden operasyon, İtalya’nın siyasi tarihinde bir dönüm noktası oldu.
1980’lerde İtalya’da hem yerli hem de yabancı şirketlerin, büyük kamu ihalelerini alabilmek için yıllık yaklaşık 4 milyar dolar rüşvet ödediği ortaya çıktı. Bu yozlaşmış sisteme “Tangentopoli” adı verildi. Terim, rüşvet anlamına gelen tangente ve şehir anlamındaki poli kelimelerinin birleşiminden türetildi.
Dönemin İtalyan Parlamentosu’nun yarısından fazlası hakkında yolsuzluk soruşturması açıldı ve 400’den fazla şehir ve kasabanın meclisleri feshedildi. Bu süreç, İtalya’nın ne kadar derin bir yozlaşma içinde olduğunu gözler önüne serdi.
Skandalın Fitilini Ateşleyen Tutuklama
Temiz Eller operasyonu, 17 Şubat 1992’de yargıç Antonio Di Pietro’nun, İtalyan Sosyalist Partisi üyesi Mario Chiesa’yı rüşvet aldığı gerekçesiyle tutuklamasıyla başladı.
O dönemde merkez solun önemli bir parçası olan Sosyalist Parti’nin lideri Bettino Craxi, Chiesa’yı partinin yüz karası olarak nitelendirdi. Ancak Chiesa, yalnız bırakılınca, kendisi gibi rüşvete bulaşmış olan diğer siyasetçileri de ifşa etmeye başladı. Kısa sürede hükümetten muhalefete kadar birçok önemli isim hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı.

Siyasi Deprem: Partiler Çöktü, Liderler İstifa Etti
Yolsuzlukları itiraf eden politikacıların ifadeleriyle operasyon hız kazandı. İtalya Sosyalist Partisi, Hristiyan Demokrasi Partisi, İtalyan Sosyal Demokrat Partisi ve İtalyan Liberal Partisi tamamen çöktü.
Baskılar nedeniyle Başbakan Giuliano Amato istifa etti ve yerine teknokrat bir hükümet kuruldu. Parlamento, ülke çapında yapılan referandumun ardından parlamenter sistemin feshedilmesini kabul etti.
İtalyan halkı, yolsuzluk skandallarına öfkelenmişti. Yolsuzluğa bulaşanların cezalandırılmasını isteyen halk, meydanlara çıkarak "Adalet istiyoruz!" sloganlarıyla protestolar düzenledi.
Rüşvetle Yüzleşen Siyasetçiler ve İntiharlar
1992’nin Eylül ayında yolsuzlukla suçlanan İtalyan Sosyalist Partisi’nden siyasetçi Sergio Moroni, intihar etti. Arkasında bıraktığı mektupta, işlediği suçları kişisel çıkarı için değil, partisi için yaptığını yazıyordu.
Partinin lideri Bettino Craxi de hakkında çıkan suçlamalar nedeniyle ülkeyi terk etti ve Tunus’a kaçtı. Ancak bu gelişmeler bile İtalya’daki büyük yolsuzluk ağını durdurmaya yetmedi.
Berlusconi Dönemi ve Medyanın Gücü
Temiz Eller operasyonu sırasında medya, soruşturmalara büyük ilgi gösterdi. Ancak dönemin en büyük medya patronlarından biri olan Silvio Berlusconi, operasyonun ilerleyişini etkilemek için çeşitli girişimlerde bulundu.
Berlusconi, yolsuzluk suçlamalarından tutuklananların hapis cezası almasını önlemek için yasa çıkardı. Üstelik bu yasayı, halkın ilgisini dağıtmak amacıyla İtalya’nın 1994 Dünya Kupası’ndaki Bulgaristan zaferiyle aynı güne denk getirdi. Ancak halk, televizyonda futbol maçlarını izlerken aynı zamanda haberlerde siyasetçilerin serbest bırakıldığını görünce büyük tepki gösterdi.
Berlusconi ile Temiz Eller operasyonunu yürüten yargıçlar arasında ciddi bir gerilim yaşandı. Bu süreçte Antonio Di Pietro görevinden istifa etti. İki hafta sonra Berlusconi hükümeti de düştü.
Temiz Eller’in Sonucu Ne Oldu?
Temiz Eller operasyonu, İtalya’nın en güçlü siyasi partilerini bitirdi ancak yolsuzluğu tamamen sona erdiremedi. 2012’de verdiği bir mülakatta Antonio Di Pietro, operasyonun etkilerini şu sözlerle özetledi:
“Her şey değişti ama hiçbir şey değişmedi. Dün iktidar, paraya erişim için kullanılıyordu; bugün para, iktidara erişim için kullanılıyor.”
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2017 raporuna göre İtalya, hâlâ Avrupa’nın en fazla yolsuzluk yapılan ülkelerinden biri. Temiz Eller operasyonu, siyasette yolsuzluğun ne denli derinlere işleyebileceğini gösterirken, halkın adalet talebini de gözler önüne serdi.