Türk-İş Başkanlar Kurulunca, kıdem tazminatının mevcut haliyle devam etmesi, şu an çalışan işçiler kıdem tazminatında hangi haklara sahipse ileride çalışacak işçilerin de aynı haklara sahip olması gerektiği bildirildi.
Kıdem tazminatı tartışmalarından işçinin rahatsız, tedirgin ve sıkıntılı olduğu kaydedilen bildiride, "İşçilerin talebi çok açık ve nettir. Kıdem tazminatı mevcut haliyle devam etmelidir. Şimdi çalışmakta olan işçi, kıdem tazminatında hangi haklara sahipse, ileride çalışacak işçi de aynı haklara sahip olmalıdır. Kıdem tazminatının ödenmesinde mevcut sıkıntıların aşılması için çalışma yapılacaksa Türk-İş katkı sağlayacaktır." ifadeleri kullanıldı.
Kamuda taşeron uygulamasının tamamıyla sona ermediği, Kamu İktisadi Teşebbüsünde (KİT) ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçilerin "kadro talebi" sözlerinin bugüne kadar karşılanmadığı aktarılan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"Sosyal Güvenlik Sistemi'nde geçmişte yapılan köklü değişikliklerin olumsuz etkisi günümüzde ortaya çıkmıştır. Emekli aylıklarındaki gerilemeden, emeklilikte yaşa takılanlara kadar milyonlarca mağdur ortaya çıkmıştır. Yapılması düşünülen sosyal güvenlik 'reformunun' bedeli yine işçi ve emekliye çıkarılmamalıdır. Tamamlayıcı emeklilik olarak adlandırılan bireysel emeklilik sistemi zorunlu olmamalıdır. Tasarruf kararı kişilere bırakılmalıdır. Mevcut emeklilik şartları Uluslararası Para Fonunun (IMF) talebi doğrultusunda yapılmıştır. Ülke ekonomisini IMF dayatmalarından kurtaran anlayışın emeklilik şartlarını da yeniden düzenlemesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır."
"Vergi yükü taşınamaz noktaya geldi"
Bildiride, "İşsizlik ve başta gıda fiyatları olmak üzere yaşanan yüksek enflasyonun, işçilerin çalışma ve geçim şartlarını olumsuz etkilediği", ücretli çalışanların vergi yükünün taşınamaz noktaya geldiği ifade edildi.
Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısında, "Kamu Koordinasyon Kurulu" çalışmalarının değerlendirildiği kaydedilen bildiride, gelinen aşamada sendikaların ücret ve sosyal yardım artışlarıyla ilgili tekliflerine kamu işveren sendikalarından karşı teklif verilmediği, hükümetten görüşme çağrısının gelmediği, birçok iş yerinde uyuşmazlık zaptının tutulduğu, arabulucu safhasının bittiği ve grev aşamasına gelindiği belirtildi.
Bildiride, bundan sonra izlenecek politikanın gelişmelere göre kararlaştırılacağı ifade edilerek şu değerlendirmede bulunuldu:
"Temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında anayasal güvenceye alınmış örgütlenme hakkının kullanımına yönelik uygulamada ortaya çıkan engellemeler, baskılar kabul edilemez. Türk-İş Başkanlar Kurulu, bu temel yaklaşımı dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdürmektedir. Baskı, tehdit, siyasetçilerden ve bürokratlardan güç alarak örgütlenme çalışması sendikacılık değildir. Sosyal hukuk devleti uygulamalarının her zeminde her zaman geçerli olması ve savunulması gereği açıktır. İşçinin özgür iradesiyle seçtiği sendikaya herkes saygı duymalıdır.
Türk-İş Başkanlar Kurulu, Yıldız Sunta AŞ işçilerinin maruz kaldığı mağduriyetin giderilmesini, TÜPRAŞ ve benzeri iş yerlerinde üye sendikalarımız tarafından işçilerin hak ve çıkarlarının korunması için uygulanan grevler ile örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi sürecinde sürdürdükleri bütün meşru ve haklı eylemleri selamlamakta ve desteklemektedir."