Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği ve yerel basından yapılan açıklamaya göre, geçen hafta gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 16 Kürt gazeteci ve medya çalışanı, bir Türk mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere tutuklandı.
Güneydoğudaki Diyarbakır ilinde, resmi olarak suçlanmadan sekiz gün boyunca gözaltında tutulduklarını ve savcıların iki kez uzatma talebinde bulunduklarını bildirdiler.
Demirören ve diğer Türk medyasına göre, 8 Haziran'da gözaltına alınan diğer beş gazeteci hapse atılmadı.
Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre, Türkiye son on yılda diğer ülkelerin çoğundan daha fazla gazeteciyi hapse attı ve birkaç medya grubu geçen haftaki tutuklamaları "acımasız" olarak kınadı.
Gözaltına alınanlar arasında Dicle Fırat Gazeteciler Cemiyeti Eşbaşkanı Serdar Altan, Jin Haber Genel Müdürü Safiye Alagas ve Mezopotamya haber ajansı editörü Aziz Oruç da vardı.
Demirören haber ajansının bildirdiğine göre, 8 Haziran'da Diyarbakır'da polis, 21 gazeteciyi Belçika ve İngiltere'den yayınlanan televizyon programlarını hazırladıkları gerekçesiyle terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla gözaltına aldı.
Demirören'in aktardığına göre polis kaynakları, militan Kürdistan İşçi Partisi (PPK) grubunun "basın komitesini" araştırdıklarını söyledi. Diyarbakır'daki mahkeme yorum yapmaktan kaçındı.
Pazartesi günü, 837 gazeteci ve 62 medya kuruluşu, gözaltına alınan meslektaşlarına destek veren ve polis baskınlarının ardından gözaltıları "basın özgürlüğüne bir darbe" olarak kınayan bir açıklama yaptı.
"Hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi iddialarında bulunduğunu" söylediği Türk muhalefetini onlarla dayanışmaya çağırdı. Yargıya da "hükümetin hukuksuzluk ve zulmüne alet olmama" çağrısında bulunuldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hükümeti mahkemelerin bağımsız olduğunu söylüyor.
Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 149. sırada yer alıyor ve Türkiye'yi "eleştirileri baltalamak için mümkün olan tüm araçların kullanıldığı" bir ülke olarak nitelendiriyor.