Türkiye'de işçilerin iş yetiştirme zorunluluğu işçilerin hayatını kaybetmesine neden oluyor.
Avrupa istatistik kurumu ile Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) verilerine göre Avrupa'da en fazla işçi Türkiye’de hayatını kaybediyor.
ÇALIŞMA KOŞULLARI
En fazla ölümlü kazanın yaşandığı inşaat sektöründeki işçiler ile çalışma koşullarını ve bu ölümlerin neden önlenemediğini konuştuk. İstanbul Tuzla’da bir konteynere misafir oluyoruz.
400 daireli inşaatta çekim yapmak yasak olduğu için inşaat sahibinin şantiyeden ayrılmasını bekliyoruz. İşçiler, patronun gittiğini haber eder etmez, şantiyeye doğru yol alıyoruz.
Mesai bitimi sonrasında bir araya geldiğimiz işçiler yorgun. Biraz sohbete başlayınca yorgunluğun sebebinin 14 saatlik mesai olduğunu duyuyorum.
Uzun yıllardır inşaat işçisi olarak çalışan Hasan* günlük 80-90 TL yevmiye ile çalışıyor. Herhangi bir sağlık güvencesi yok. Aslında ailesi İstanbul Esenyurt’ta yaşıyor ama o çalıştığı şantiyede arkadaşları ile birlikte bir konteynerde kalıyor. Hafta sonları izini yok. O nedenle ne kendine zaman ayırabiliyor ne de ailesine. Çalışma koşulları ve ortamından memnun değil. Onu da bir cümle ile özetliyor:
"Bizim onlara yaptığımız evlere bakın bir de onların bize yaşamamız için kurdukları konteynerlere... Aslında durumu özetliyor."
Özellikle kısa sürede çok iş yetiştirme zorunluluğu onun için sıkıntı. Çünkü Hasan’a göre bu baskı beraberinde işçi ölümlerini getiriyor. Buna bir de şantiyelerdeki denetimsizlik eklenince durum katmerleniyor. "Ben çalıştığım şantiyelerde ölümlere şahit oldum. Denetim yok. İş güvenliği uzmanımız var ama patrona bağlı çalışıyor. İş güvenliği uzmanından şantiye güvenliğini almasını istediğimizde; ‘’Para aldığım adamı nereye şikayet edebilirim?’’ diyor.
Aynı şantiyede çalışan bir başka işçi Ahmet* de işçinin yevmiye çıkarma telaşını bu ölümlerin bir diğer sebebi olarak görüyor.
Ahmet, çalışırken giydikleri baret, elbise veya ayakkabıların kaliteli olmadığını ve bunun da güvenli çalışma koşullarına engel olduğunu ifade ediyor:
"Beş metre sıvayı bitirmeye çalışan işçi, bir süre sonra güvenliği için kendine bağladığı halatı çıkarır. O işi yetiştirme amaçlı çalışır. Çünkü yevmiyeyi doğrultması gerekiyor. O halatla da rahat çalışması çok zor. Ve 2 bin lira yerine 4 bin almaya çalışan işçi o boşluklardan düşüp öleceğini düşünmüyor. İşverenin de işine geliyor bu durum çünkü o da bitirme derdinde."
Ahmet, yasalardaki boşluklara şu sözlerle dikkat çekiyor:
"Yasalarda boşluk olmasa patronlar bu kadar rahat edemez. İş güvenliği eğitimi 20 sorudan oluşan 10 dakikalık bir sınavdan ibaret. Yetmiş alınca geçiyorsun ki, onu da herkes alıyor zaten. Haliyle o eğitimi almış oluyorsun. Aslında iş güvenliğine göstermelik uyuyoruz."
"ARTIK İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İŞ BULMAK ÇOK ZOR"
Artık inşaat sektöründe iş bulmak çok zor. Sebebi uzun bir süredir içinde olduğumuz ekonomik kriz. O yüzden ‘’İş yoksa inşaatta çalış’’ zamanı çoktan geçti. Hal böyle olunca da işçiler en basit haklarını bile talep edemez hale geldi.
İnşaat İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acun, rantı ve yarışı bir tarafa bırakıp, şantiyelerde insani koşullarının oluşturulması gerektiğine vurgu yapıyor.
"İnşaat baronları ve lobisi işçinin koşullarını düzeltme derdinde değil. Ama şu çok nettir, iş güvenliği işçilerle alınır. O masada, o projede işçiler de olmak zorunda. İşçiyi insan gören bir anlayış olmazsa biz daha çok ölüm göreceğiz."
*İsimler değiştirilmiştir.