Ezanın protesto edilmediğinin açıklandığı fakat bu söylemle algı operasyonunun devam ettiği ortamda birçok yazar ve aydın sağduyu çağrısında bulundu. İşçi Haber'e özel açıklamalarda bulunan birçok isim, olayın bir provokasyon olduğunu açıkladı ve toplumsal çatışma ortamına dönüşmemesi için sağduyu çağrısında bulundu.
İŞTE İŞÇİ HABER'E AÇIKLAMALARDA BULUNAN İSİMLERİN SAĞDUYU ÇAĞRISI
HASAN ÖZTÜRK: BEYAN ESASTIR
"Yaşanan olaylar sonunda provokasyonlara karşı çok dikkatli olmamız gerekiyor. Ben beyanı esas alıyorum. Yapılan açıklamalar benim için yeterli. Ezanı protesto etmedik diye bir beyan varsa benim için bu esastır. Ezanı protesto ediyorlar denilen bir grubun karşısına ezanı savunuyoruz diyen bir başka grubu çıkarmanın da manidar olduğunu ve provokasyon olduğunu söyleyebilirim. Bu anlamda toplumumuza sağduyu çağrısında bulunuyorum."
AHMET TAŞGETİREN: OLAY SİYASİ ALANDA KULLANILMAMALI
"Taksim'de yaşanan olayın ezanı protesto niteliğinde olmadığı ancak süregelen protestolar sırasında ezan okunduğu ortaya çıktı. Buna dair farklı yazarlarımız uyarılarda bulundular. O protestonun içeriğini yargılamak ayrı bir konu ama ezanın protesto edilmediği net şu anda. Türkiye'de ezana saygısızlık olmaması gereken bir şey zaten. Toplumumuz genel anlamda ezana ve kutsallarımıza saygılıdır. Ben bu tarz şeyleri siyaset zemininde kullanmamanın gerektiğini düşünüyorum."
SÜLEYMAN ÖZIŞIK: OLAYIN BİR PROVOKASYON OLDUĞUNU GÖRDÜM
"Dün 1 dakika 36 saniyelik bir video sosyal medyadan yayınlandı ve ezanı protesto diye bir algı operasyonu yürütüldü. Hepimiz muhafazakar, dinine inancına bağlı insanlar olarak buna abartılı bir tepki verdik. Ama daha sonra diğer kaynaklardan çıkan bilgilere göre belki içinde ezanı protesto edenleri de vardır ama büyük çoğunluğu yolu kapatan polisi ezan okunmadan birkaç dakika önce ıslıklarla protesto etmeye başlamış. Yani ezan okunduktan sonra protesto başlamamış, protestoların devam ettiği sırada ezan okunmuş. Sosyal medyada paylaşımların ardından iş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündemine girecek kadar büyüdü. Ben de köşe yazımda bu konuya değindim ama sonrasında meselenin bir provokasyon olduğunu gördüm. Herhangi bir kadın derneğinin başındaki birine bir saldırı olsa bambaşka bir Türkiye'ye uyanacaktık. Oraya katılan pek çok kişi ezan düşmanı olabilir. Ama bu durum bu insanların "biz ezana hakaret etmedik" demelerine rağmen "hayır siz hakaret ettiniz" diyip onların hakkına girmeyi gerektirmez. Karşı taraftakiler ne kadar kötü pankartlar taşısa da onların yapmadığı bir şeyi yapmış gibi göstermemek gerekir. Türkiye'nin bu süreçte son derece dikkatli olması gerekir. Eğer algı oyunlarına gelirsek CHP'nin "seçimleri görmeyebiliriz" söylemini haklı çıkarabiliriz."
CEM KÜÇÜK: NE OLURSA OLSUN OLAYI GÜVENLİK GÜÇLERİ ÇÖZMELİ
Öncelikle bu oaly hakikaten ezana okunurken bir protesto muydu yoksa başka birşey mi, bunu iyice belli olması lazım.
Eğer gerçekten saygısızlık varsa böyle sokağa çıkıp gösteri yapıpta sertlik çağrısında bulunmak doğru değil.
Buradaki işi güvenli güçlerimize bırakmak gerekir diye düşünüyorum. Bir diğer iddia da tabi ıslık seslerinden düdük seslerinden ezanı duymadıkları yönünde. Eğer böyleyse de olayı çok fazla kaşımaya gerek yok.
ABDURRAHMAN DİLİPAK: HUKUK DIŞINA ÇIKMAMAK GEREK
"Herkesin inandığı gibi yaşayacağı, düşündüğünü özgürce ifade edebileceği, mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil emniyetinin güvencede olduğu, işin ehline verildiği, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı olmalıyız. Ama bunları yaparken, germemek de gerek. Güzel söz ve hikmetle kendimizi anlatmamız gerek. Ama birileri gerilim için provokasyona başvuruyor. Medya da büyük ölçüde sanki yangına körükle gidiyor. Susmak çözüm değil, kavga da. Yapanın yanına kar kalmamalı, haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder. Onun için tepki asıl şiddetle orantılı olmak ve hukuk dışına çıkmamak gerek."
EKREM KIZILTAŞ: SUÇ UNSURU VARSA ÇÖZECEK OLAN DEVLETTİR
"Yaşanan olaylarda suç unsuru varsa devlet bunun gereğini yapacaktır. Vatandaşların bu olaya karşılık vermek için herhangi bireysel veya toplumsal bir harekete girişmelerinin bir anlamı yok. Zaten toplu halde yapılan bir eylem sırasında bazı kişilerin yaptıkları bir şeyler söz konusu. Toplum tarafından kınandıkları için vatandaş nezdinden başka bir şey yapılması doğru olmaz. Suç teşkil eden bir şey varsa adli mekanizma gereğini yapacaktır. Ama vatandaşlarımızın üzerime vazife düşüyor gibi bir kanaate kapılmaması gerekiyor. Zaten kırılgan olduğunu düşündüğümüz bir ortamda işin içinden iyice çıkılmaz hale gelebilir. Ayrıca toplumumuzda fay hatlarını kaşımak isteyen birtakım yapıların da ekmeğine yağ sürme tehlikesi olabilir."
Bunun dışında twitter üzerinden açıklama yapan Fatma Barbarosoğlu da şu değerlendirmelerde bulundu:
FATMA BARBAROSOĞLU: DİKKAT VE RİKKAT İLE YAKLAŞALIM
"Kadınlar günü yürüyüşünü, lütfen ezanı protesto ettiler diye etiketlemeyelim.Ezan okunurken protestoya devam etmek ile ezanı protesto etmek aynı şey değil.Bu vatanda hep beraber saygı mesafesini koruyarak yaşamayı başarmak zorundayız.Olaylara rikkat ile dikkat ile yaklaşalım."
Ne olmuştu?
Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde binlerce kadın "Feminist Gece Yürüyüşü" için Taksim'de buluşmuş ve yürüyüş gerçekleştirmişti.
Polis güvenlik tedbiri amacıyla İstiklal Caddesi'ni kapatmış ve kalabalık polisi protesto etmişti. Protesto esnasında ezanın okunması tartışmaların ana konusu oldu.
Bir gazetecinin 1.36 saniyelik bir videoyu ezanı protesto ediyorlar şeklinde paylaşması büyük bir tartışma yaşanmasına neden olmuştu.
Olayların ardından birçok kadın derneği yetkilisi ezanın protesto edilmediğini açıklamıştı.
Haber: Cuma Obuz