"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı bulutlu
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,3122 %0.21
37,2200 %-0.48
2.402.960 %0.834
3.018,55 -0,07
Ara
İşçi Haber Gündem YENİ BİR GÖÇ DALGASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

YENİ BİR GÖÇ DALGASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan'da yaşanan olaylar üzerine ve bölgeden gelen göç dalgalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersane Komutanlığı'nda, Pakistan Milli Gemi (MİLGEM) Korvet Projesi 1. Gemi Denize İniş ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi 1. Gemi Saç Kesim Töreni'nde konuşma gerçekleştirdi. Taliban üyelerinin Afganistan'ın başkenti Kabil'i hakimiyeti altına almasının ardından son gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, ''Afganistan'ın bir an önce istikrara kavuşması için çaba sarf edeceğiz. Bu konuda Pakistan ile de iş birliği içinde bulunacağız'' dedi.

 Ardından sözlerine devam etti; 

"Pakistanlı kardeşlerimizi bu ülkeye ihraç edilen 4 MİLGEM korvetinin ilkinin denize indirilmesi münasebetiyle kendilerini ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Pakistan 14 Ağustos 1947'den beri merhum Muhammet Ali Cinnah'ın işaret ettiği şekilde birlik inanç disiplinle yoluna devam ediyor. Türkiye ve Pakistan arasındaki kardeşlik bağlarının kökleri tarihin derin geçmişine kadar uzanıyor. İlişkilerimizi her alanda ileriye götürmek için çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Salgın döneminde sergiledikleri samimi işbirliği ile dost ve kardeş ülke olmanın ne demek olduğunu bir kez daha göstermişlerdir.

Taliban'dan Kaçan Afganlılar, Soluğu Türkiye'de Aldı

AB Afgan göçüne hazır olmalı - Yeni Şafak

Dünya'da en çok mülteci ve göçmen bulunduran ülke statüsünde olan Türkiye, Avrupa ülkelerine nazaran mülteci ve göçmen misafir etme konusunda çok fazla kucak açmayı seven bir ülkedir.Geçtiğimiz dönemlerde geçici göçmen adı altında miyonlarca Suriyeli, sınır kapısından geçirilerek kamp çadırlarından yüksek katlı binalara taşındı. Yaklaşık 3 milyon 636 bin 159 Suriyeliye ülkemizde yaşama hakkı sağlanılarak, dükkanlar açıp, tabelaları arapça kullanabilme olanağı tanındı. Vatandaşlarımızın çoğu, Suriyelileri sindirememişken Afganlılar tarafından yaşanan göç dalgasından bir hayli muzdarip.

"AFGAN GÖÇMEN DALGASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Son dönemde çatışmaların ve savaşların artış gösterdiği Afganistan'a barış ve istikrarın gelmesi konusunda da Pakistan'a hayati görevler düşüyor. Giderek artan istikrarsızlığın Afganistan'dan yeni bir göç dalgasını tetiklemesi yönündeki endişeleri ancak bu şekilde ortadan kaldırabiliriz.

Afganlılar Neden Türkiye'ye Geliyor?

Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Av. Jindar Uçar, Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Zakira Hekmat ve GAR Göç Araştırma Derneğinin “İstanbul’un Hayaletleri: Güvencesizliğin kıyısında Afganlar” raporunun araştırmacısı olan Dr. Sibel Karadağ, Afgan göçü hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

Dr. Zakira Hekmat: Afganistan’daki çatışmalardan önce şehir içerisinde yer değiştirmek zorunda kaldılar. Kasabalardan, köylerden şehir merkezlerine gittiler ama olmayınca komşu ülkelere gidiyorlar. Pakistan ve İran’da durum çok kötü. O yüzden üçüncü durak olarak Türkiye’ye gelmek zorunda kalıyorlar. Yol bulabilirlerse Avrupa ülkelerine gitmek isteyenler var.

Dr. Sibel Karadağ: Türkiye giderek daha da yoğunlaşan şekilde hedef ülkelerden biri. Diğer ikisi de Pakistan ve İran. Orta Asya ülkeleri çok sert bir sınır politikası izlediğinden Özbekistan ve Tacikistan’a geçişler az diyebiliriz. İnsan ticareti ağları özellikle 2010’lardan beri Pakistan-İran-Türkiye ve oradan da Avrupa şeklinde geliştiğinden göç rotası bu hat üzerinden oluyor. İran’da yaklaşık bir milyon kayıtlı, iki milyon kayıtsız Afgan var, yani Türkiye’den çok daha büyük bir oranda. Orada da uzun yıllardır en ucuz iş gücü olarak yaşıyorlar. 2018 yılında hem Taliban’ın ülkeden hakimiyetini artırmasıyla hem de İran’ın daha sert politikalar izlemesiyle zaten Afgan göç hareketi büyük artış göstermeye başlamıştı Türkiye’ye doğru.

Afganlar, 2018’den beri zaten hem Türkiye’ye hem de Avrupa’ya geçmeye çalışan en büyük nüfusu oluşturuyor. Türkiye geçen sene ‘Sınırları açıyorum’ dediğinde de Pazarkule’deki en büyük çoğunluk Afgan erkeklerdi. Türkiye artık sadece bir geçiş noktası da değil. Avrupa’ya geçemeyecek olsalar dahi burada iş bulacaklarına, güvende olacaklarına ve başlarına kötü bir şey gelmeyeceğine dair inançları var.

Kaç Afganlı Türkiye'ye Geldi?

Afganlar 40 Yıl Sonra 2. Büyük Göç Dalgası ile Türkiye'ye Akın Ediyor -  Haberler

Karadağ: Sınırdan geçen Afganların sayısını bilmek imkansız, bunun için geçen her kişinin kaydının tutulması lazım ki bu zaten yıllardır yapılmıyor. Bunu topyekün yapabilmek de zaten pek mümkün değil. Elbette daha kapsamlı bir kayıt altına alma süreci işletilebilir ancak şu an bundan bahsetmek pek söz konusu değil. Sınırlara duvar örmek sembolik bir anlam taşır, dünyanın her yerinde de bu böyle. Devletler için sınır hakimiyetini sağladığına dair sembolik bir güç gösterisidir bu, aynı zamanda o duvarları ören sınır ve güvenlik sermayesini de beslemiş olursunuz. Ancak duvarların pratikte göçü engelleme ihtimali sınırlı, yeni rotalar ve daha da tehlikeli rotalar bulunur. Özellikle gelişmekte olan ülkeler ekonomiyi ayakta tutacak ucuz iş gücünü, göçmenleri kölelik şartlarında çalıştırarak sağlamaya çalışıyor, ‘Afgan çoban lazım’ açıklamalarını hatırlayalım.

Her ne kadar konu bu yaz gündeme taşınsa da Afgan göçü yeni bir durum değil. 2018’den beri artıyor. İran-Türkiye sınırı engebeli, dağlık, pek çok farklı geçiş noktası olan geniş bir sınır. İnsan ticareti yapanlar da coğrafyayı iyi bilen, hem Türkiye tarafında hem İran tarafında sınır köylerini iyi bilen insanlar. Kolluk kuvvetlerinin yoğun olmadığı noktalardan geçiriyorlar. Rotalar da koşullara göre günü birlik olarak değişebiliyor. Türkiye-İran sınır bölgesi, ölümcül bir yolculuk. Kapkaç, tecavüz, gasp, alıkonma vb. pek çok sömürü ve şiddetin yanı sıra coğrafyanın haşin olduğu, vahşi hayvanların bulunduğu bir bölge. Karlar kalktığında kayalıklarda beliren kemikler o sınırdan geçmeye çalışırken ya donarak ölen ya da vahşi hayvanlar tarafından öldürülen mültecilere ait. Türkiye ya da İran tarafından kolluk kuvvetine denk gelinirse de grup genelde kaçıp saklanır, rota değiştirilir, insan tüccarlarının ayarladığı depo evlere geri dönüş yapılır, oralarda birkaç gün beklenir, sonra tekrar denenir. O yüzden sınır geçme süreci her an değişebilen, pek çok parametrenin olduğu tehlikeli bir süreç. 200 kişi başlanan yolculuk 50 kişi bitebilir, grubun gerisine ne olduğunu da kimse bilmez.

Av. Jindar Uçar: Başvuru yaparak kayıt olanların yanı sıra herhangi bir başvurusu olmayan ve bu sebeple sınır dışı edilenler var. Van İran sınırı uzun yıllardır geçiş güzergahı ve 297 km’lik sınır hattının şu ana dek sadece 63 km’lik kısmına duvar örülmüş. Kamuoyunda dönen asparagas haberlerin aksine günde bin - bin 500 kişinin geçişi söz konusu değil. Bugün için önceki yıllardan farklı bir geçiş söz konusu değil.

Türkiye'ye Gelen Afganlıların Çoğu Erkek mi?

Afganistan'dan büyük göç dalgası! Kişi başı 150 TL'ye insan kaçakçılığı

 

Hekmat: Erkekler önden o zorlu koşulları geçerek geliyor. Diğerleri arkadan geliyor. Haberlerde hep erkekleri gösteriyorlar. Sadece genç erkekler gelmiyor, kadın ve çocuklar da var.

Uçar: Gelen kitle yoğun olarak 18-30 yaş aralığında genç erkekler. Aralarında çok az kadın var. Bunun da toplumsal sebepleri var. Öncelikle ailenin genç erkekleri ülkeyi terk ederek asgari yaşam standartlarını elde ettikten aile bireylerini yanına alıyor. Zira göç edilen ülkede yeni bir yaşam inşa etmek kadar göç yolunun kendisi de zorlu. Bu da kadın ve çocuk şeklinde ailevi bir göçü zorlaştırıyor.

Karadağ: Aralarında elbette kadın var. Türkiye’de pek çok Afgan aile ve kadın da yaşıyor. Ancak oransal olarak büyük yüzdeyi genç erkekler oluşturuyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, Afganlar Suriyeliler gibi açık kapı politikası ile sınırdan kitlesel bir şekilde Türkiye’ye alınmış bir grup değil. Afganistan-Pakistan-İran-Türkiye üzerinden iki ülke geçerek, kilometrelerce çok tehlikeli bir yolu yürüyerek, en az iki hafta boyunca, bazen bir aydan fazla sürece buraya geliyorlar. Bu yolculuk, sert coğrafi koşulların yanı sıra gasp, tecavüz, kapkaç gibi pek çok sömürü ve şiddetin yaşandığı bir süreç. Kadın ve çocukların dayanabileceği bir yolculuk pek değil, yol boyunca ölüm ve birbirini kaybetme ihtimali çok yüksek. Cinsel istismar oldukça yaygın.

İkincisi, bu pahalı bir yolculuk. Türkiye’ye kadar bin dolara kadar çıkan bir ücret ödemeniz gerekiyor. Zaten yoksul olan aileler için bunu ödemek pek mümkün değil. Bu yüzden de aile içinden en dayanıklı genç erkek seçilir, o bu riski göze alır. Türkiye’ye gelip iş bulup çalışarak aileye para göndermesi için de bu en iyi çözümdür.

Üçüncüsü Afgan erkeklerin hem Taliban hem rejim tarafından savaşa zorlanmaları ve iki taraf arasında sıkışıp kalmaları. Bu genç erkek kitlesi yekpare, homojen bir grup değil. Birincisi, farklı etnik gruba mensuplar. Özbek, Türkmen, Kırgız gibi Türki gruplar da var, Peştun da var, Tacik ve Hazara da var. Türki gruplara mensup olanlar burada dillerinden ötürü daha imtiyazlı olurken diğer gruplar için bu söz konusu değil. Ayrıca 18 yaş altı çocuk sayısı da çok fazla.

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *