İstanbul’da, bebek acil hastalarını özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıkların savunmaları alınmaya devam ediliyor. İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanıklar haklarında öne sürülen suçlamaları reddederken, yargılama süreci devam ediyor.
Yenidoğan Ünitesinde Çalışan Hemşire, İddialara Yanıt Verdi
Tutuksuz sanıklardan Ceren Hatice Kırım, 12 yıl boyunca yenidoğan yoğun bakımda çalıştığını ve yaklaşık 5 yıldır sorumlu hemşire olduğunu belirtti. Kırım, hastaların raporlarının düzgün bir şekilde düzenlenmediğini ancak bu durumun sekreterin üç gün izinli olmasından kaynaklandığını savundu. Ayrıca, hastaların durumu hakkında yapılan denetimlerin detaylı olmadığını öne sürdü.
Kırım, "Bana Medisense’den gönderilen paraların kaynağını sorgulamadım. Bu paraların mesai ödemesi olarak geldiğini düşündüm" diyerek, kendisine ödenen paraların işinden dolayı olduğunu belirtti. Kırım ayrıca, "Fırat Sarı'nın sekreterinin işini yapmadım, sadece ona ait kişilere para gönderdim" dedi.
Başhekim, Suçlamaları Reddetti: Kamuyu Bilerek Dolandırmam İmkansız
Medilife Beylikdüzü Hastanesi'nin eski başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz da mahkemeye katılarak suçlamaları reddetti. Yılmaz, emekli olduktan sonra Beylikdüzü Medilife Hastanesi'nde çalışmaya başladığını ve hastane yönetiminin sağlıklı bir şekilde devam ettiğini ifade etti. Yılmaz, "Kamuyu bilerek ve isteyerek dolandırmam hayatın olağan akışına aykırıdır" diyerek, suçlamaları kabul etmedi.
Yılmaz, "Hastanemizde bebeklerin vefat oranları standartların çok altındaydı. Bizim için çok sayıda sağlık çalışanının içinde bulunduğu durum üzücü bir durum" diyerek, suçlamaların iş yerindeki denetim eksikliklerinden kaynaklandığını savundu. Ayrıca, Medisense şirketiyle resmi bir anlaşmalarının bulunmadığını ve ödeme işlemlerinin hastane yönetimi dışında yapıldığını belirtti.
Fırat Sarı ve Şirketinin Rolü: Ödemeler Yönetim Dışıydı
Savunmalarında, Fırat Sarı ve Medisense şirketinin hastane yönetimiyle resmi bir anlaşmalarının olmadığını belirten Ahmet Atilla Yılmaz, "Maaşlarım ve ödemelerim hastane üzerinden yapıldı. Paraların çıkışını sorgulamak başhekimin sorumluluğunda değildir" dedi. Yılmaz, hastanedeki ödeme sisteminin genellikle hastalarla ilgili sağlık hizmetlerinin verimliliği ile ilgili olmadığını savundu.
Hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş, Suçlamaları Reddetti
Tutuksuz sanıklardan hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş, mahkemede, kendisi hakkında yapılan suçlamaların hatalı olduğunu belirtti. Büyükköleş, Michelle Nwandı Opara adlı bebeğin hastaneye gelmeden önce durumunun iyi olduğunu ve herhangi bir ihmalin söz konusu olmadığını söyledi. Ayrıca, bebekle ilgili yapılan müdahalelerin doktorun onayı ile gerçekleştiğini savundu.
Büyükköleş, "O dönem beş aylık bir hemşireydim. İhmalsizlik ve ihmal konusundaki suçlamaları kabul etmiyorum. Bu konuda herhangi bir maddi çıkarım olmadı" dedi. Büyükköleş, mahkeme başkanının, "Bilmiyorum" cevabını verdiği sorulara tepki göstererek, "Sadece hastaların bakımını üstlendim. Bu sorulara verebileceğim daha fazla yanıtım yok" şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanından Tepki: Hiçbiriniz Bir Şey Bilmiyorsunuz
Mahkeme başkanı, sanıkların sürekli "Bilmiyorum" cevabını vermelerinin ardından tepki gösterdi. "Hemşireye soruyorum, 'bilmiyorum' diyor. Doktora soruyorum, yok. Başhekime soruyorum o dünyadan bir haber. Hiçbiriniz bilmiyorsunuz. Bu nasıl hastane yönetimi?" diyerek, sanıklara sert bir şekilde eleştiride bulundu.
Savunmalar Devam Ediyor, Durum Belirsizliğini Koruyor
Tutuksuz sanıkların savunmalarının devam ettiği davada, sanıkların suçlamaları reddetmeleri ve öne sürülen iddialara ilişkin farklı açıklamalarda bulunmaları dikkat çekiyor. Mahkeme, sanıkların ifadelerini alırken, hastane yönetimi ve sağlık çalışanlarının görevleri ile ilgili önemli detayları gün yüzüne çıkarıyor. Şüphelilerin yargılanmasına önümüzdeki günlerde devam edilmesi bekleniyor.