ÖZEL HABER - GİZEM GÜVEN
Jeoloji mühendisi ve yer bilimci Doç. Dr. Yıldırım Güngör, Ege Denizi'nde peş peşe meydana gelen depremleri ve sismik hareketliliği değerlendirdi. Uzman isim, Ege Denizi'nde yaşanan depremlerin bir volkanik patlamaya ve tsunamiye yol açıp açmayacağını anlattı.
Güngör, “Orada o tür depremlerin beklenmesi mümkün ama sorun şu aslında, dikkat edin 4 büyüklüğünde başladı ve 5,5'e kadar çıktı. Biraz tarihi de okuduğunuzda orada 1950'lerin ortalarında bir deprem var 7,6'lık. O depremin bu kadar kısa bir periyotta tekrarlanması çok zor. Bu kadar arka arkaya bir zorlama orada bir kırılmayı mı gösteriyor, yoksa aşağıdaki magma odasının yukarıya doğru çıkmaya çalıştığını mı gösteriyor? Türk toplumu olarak şöyle bir hatamız var. Bu tür olaylara öyle bir dalıyoruz ki… Nedeni nedir? Niye oluyor? Orada büyük depremler her zaman olabilir. Bu nedenle tedbir almak gerekiyor. İşin şu tarafını unutuyoruz. ‘Bir risk var ve bu riski gördük ne yapabiliriz?’ yerine ‘olur mu, olmaz mı? Peki oldu, ne yapacağız?' Bizim 17 Ağustos'tan beri en büyük problemlerimizden birisi, olayın ne zaman olacağını ve hangi büyüklükte olacağını tartışıyor olmamız" şeklinde konuşarak Ege Denizi'ndeki deprem fırtınasını değerlendirdi.
SANTORİNİ'DE PATLAMA OLUR MU?
“Yunanlılar ne yaptılar bir kısmı Santorini'yi boşalttı. Arama kurtarma ekipleri hazır oldu. Tsunami uyarısı yaptılar. Biz bunları yapmıyoruz. İstanbul etkilenir mi? diye düşünüyoruz. Etkilenmez. İki farklı fay sistemi ama bunun dışında alttaki faylar birbirine bağlıdır diyen insanlar da olabilir. Bu konuda dilin kemiği yok. Çünkü görmediğimiz bir olay bu. Ama söylenen şu; çok büyük bir sürpriz olmazsa 6'nın üzerinde deprem olmaz” diyerek 6'nın üzerinde deprem olmayacağını vurgulayan Güngör, volkanik patlamanın da günümüzde yaşanmayacağını şu sözlerle açıkladı:
“Santorini 3500 yıl önce çok büyük ve devasa bir patlama gerçekleştirdi. Tsunami dalgaları bütün ege kıyılarını vurdu. Türkiye'de de birçok yerde o patlamanın birkaç santimlik izlerini görebiliyoruz. Bu patlama Minos Uygarlığını yok etti. Bazı görüşlere göre eğer o Santorini patlaması olmasaydı, belki şu anda Mars'ta koloni kurmuştuk. O döneme göre çok ileri bir uygarlığı yok etti. Şimdi böyle bir uygarlık tekrar yok olabilir mi? Santorini patlarsa olur ama Santorini'nin patlaması için daha çok uzun süre var. Çünkü yaklaşık 17-20 bin yıllık bir periyot bu.”
Santorini'deki depremlerin volkanik aktivitelere sebep olup olmayacağı merak edilirken Yıldırım Güngör, “Net olarak söylemek çok zor. Çünkü aşağıda magma odasının nasıl davrandığını bilmiyoruz. Volkanik arazilerin yoğun olduğu yerlerde eğer çok sık deprem fırtınaları meydana geliyorsa magma yukarı doğru çıkmaya çalışıyor. Ancak İstanbul'u etkilemez” dedi.
![](https://www.iscihaber.net/uploads/upload-image/2025/2/1738933400767-image.jpg)
EGE DENİZİ'NDE TSUNAMİ İHTİMALİ VAR MI?
Ege Denizi'ndeki deprem fırtınası devam ederken o bölgede tsunami olma ihtimali gündeme gelmişti. ‘Tsunami yaşanır mı?’ sorusu akıllara gelirken uzman jeolog o sorulara “6'lık bir depremin orada tsunamiye yol açacağını sanmıyorum. Büyük bir deprem olması gerekiyor. Ama Ege ve Akdeniz'de büyük depremlerin tsunami yaratma riski her zaman vardır. Ama jeolojide şöyle bir şey var. Sizin haklı olup olmadığınız olaydan sonra belli oluyor. Bu nedenle biz sadece yaklaşımlarda bulunabiliyoruz. Orada her an bir aktivite beklenebilir” şeklinde son noktayı koydu. Ege Denizi'ndeki depremlerin İstanbul'u etkilemeyeceğini ve Marmara Bölgesi'nin bu depremlerden bağımsız olarak deprem riski altında olduğunu söyledi.
UZMAN İSİMDEN KRİTİK İSTANBUL UYARISI: 1,5 MİLYON BİNA RİSK ALTINDA
Yer bilimci Yıldırım Güngör, Türkiye'nin gündeminden düşmeyen ve Marmara Bölgesi'nde yaşanması beklenen depreme ilişkin ise şunları söyledi:
"İstanbul'da 17 Ağustos'tan beri 25 yıl geçti hala 1,5 milyon bina deprem riski altında. Bakan Kurum'un kendisi de söyledi. Bu ciddi bir risk. Biz 25 yıldır durmuşuz ve İstanbul'u etkiler mi, etkilemez mi? Bunu tartışmışız."
Afet gönüllüsü olduğunu ifade eden Güngör, dünyanın birçok yerinde arama kurtarma çalışmalarında yer aldım ve neredeyse bütün depremlerde oradaydım ve insanların önce gidip o afeti görmesi lazım. İnsanların neler çektiğini görmesi lazım. Bizim afet uzmanlarımız afet sırasında televizyonlara çıkıp yorum yapıyorlar. Yani bu da önemli ama önce bir gidin orayı görün" diyerek tepki gösterdi.
Uzman isim “Ben şuan size açıklama yapsam 'İstanbul'da 30 yılda deprem olmayacak' siz bunu manşet yapsanız yemin ederim herkes inanır. Buna inanmak istiyoruz. İddia ediyorum İstanbul'da hala doğru düzgün yapılmayan birçok bina var” dedi.
![](https://www.iscihaber.net/uploads/upload-image/2025/2/1738933438767-image.jpg)
DR. ÖĞRETİM ÜYESİ YILDIRIM GÜNGÖR: 25 YILDA ÇOK KÖTÜ BİNALAR YAPMIŞIZ
'İstanbul'u son 10 yıl ya da 20 yıl içinde depreme hazırlayabilir miydik?' sorumuza şu şekilde yanıt verdi:
"Risk yönetiminde bir birim harcarsınız. İş krize dönerse 10 birim harcarsınız. 25 yılda bu bir birimi harcamadık. Bunun en acısını da Doğu Anadolu'da gördük. Yer bilimciler olarak biz ‘İstanbul! İstanbul!’ diyoruz ama Doğu Anadolu'ya dikkat! Elazığ'a dikkat! Ama gördük ki binalarını düzgün yapan insanlar da var. 25 yılda çok kötü binalar yapmışız. Bunda yerel yönetimler, yapı denetim firmaları, halkın kendisi sorumlu. Eğitim ve bilim açısından kötü durumdayız. Ama herkes depremlerle ilgili çıkıp yorum yapıyor. Herkes Santorini uzmanı oldu. Santorini bir volkan. O volkan bir gün patlayacak bunu biliyoruz. Benim korkum şu olabilir mi bilmiyorum. ‘Yeni bir ada çıkar mı ortaya?’ çünkü aşağıdan sürekli bir bastırma var, ‘magma yukarı çıkarsa yeni bir ada olur mu?’ bilmiyorum. Başımıza iş açmayalım. Bir deprem fırtınası var ve devam ediyor. Benim asıl korkum orada 6'lık bir deprem olursa biliyorsunuz, bir Samos depremi yaşadık. Samos'ta 2 kişi öldü, bizden 115 kişi öldü. Orada 6'lık bir deprem olursa çok da yüksek değil ama bizim tarafımızda ege kıyılarında neler olur düşünmek istemiyorum, korkuyorum."
“Depremler aslında kötü şeyler değiller. Depremlerin bir tane zararı var, binaları yıkıyor ve onun da suçlusu biziz. Bize zarar veren deprem değil…” diyen Yıldırım Güngör, özellikle İstanbul'da binaların depreme hazırlıklı olmadığının altını çizdi.
İstanbul'da ise her an deprem olma ihtimalinin olduğunu belirten Güngör, tedbir alınması gerektiğini ifade etti. "Aslında bu 1999'da başladı. Bir grup, 'İstanbul'da çok büyük bir deprem olacak' dedi. Marmara Denizi'nde Kuzey Anadolu Fayı ikiye ayrılıyor. Kuzey kol ve Güney kol denilen şeylerden birisi Kuzey kol birbirinin üzerine kaydığı için burada büyük deprem olma olasılığı yok. Çünkü enerji biriktirmiyor. Yani biriktirip kayıyor. Bir kısmı da diyor ki 'hayır burada 100 kilometrenin üzerinde hat var ve o kırıldığında 7'nin üzerinde bir deprem olacak.' İstanbul tez vakitte kendini rehabilite etmek zorunda. Çağdaşlık gereği düzgün bina yapmak zorundasınız. Binalar kendi kendine yıkılıyor. Biz o korkuyu kendimize aldık ve cebimize koyduk ama o korkunun gerektirdiği şeyleri yapmıyoruz. İstanbul'da deprem her an olabilir. Bu deprem de bizim için risktir. Krize varmadan bu riskleri halletmemiz gerekiyor. Buna yönelik ekonomik gücümüzün olduğunu düşünüyorum. 6 Şubat depremleri bunu biraz sarstı ama 25 yılda İstanbul'u kurtarabilirdik" ifadelerinde bulundu.
![](https://www.iscihaber.net/uploads/upload-image/2025/2/173893349311-image.jpg)
KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMLERİ DAHA ÖNCEDEN BEKLEDİKLERİNİ SÖYLEDİ
Yıldırım Güngör, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir arama kurtarma gönüllüsü olarak en hoşlanmadığım şey bir insanın enkaz altından çıkması. Ben üzülüyorum artık. Hadi 17 Ağustos bizim için milattı dedik. O zamanlar bilmiyorduk. Ama yine hiçbir şey değişmedi. Elazığ'ın arkasından Kahramanmaraş depremi geldi. 25 yılda tek bir şey yaptık. O da çok deneyimli arama kurtarma ekibi yetiştirmek ve 50 bin kişinin kurtulacağı depremden 50 kişi 100 kişi kurtararak bundan kahramanlık payesi çıkarmaya çalışıyoruz. Ben de Atina'da kahraman oldum. Türkiye'de o dönem kahraman olduk. Bu o değil ama 50 bin kişinin ölmemesi gerekiyor. Bir kişiyi kurtarıp sevinç çığlıkları atıyoruz. Ama ölenler… Bu nedenle kahraman yaratmayı bırakıp bizim gerçekten depreme yönelik ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor.”
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ise daha önceden beklendiğini ve yer bilimciler olarak bu depremleri tahmin ettiklerini söyleyen Güngör, "Tabii ki bekliyorduk. Beklenmemesi mümkün değil. ‘Çok sıkıştı bu bölgeye dikkat edin’ dendi hep ama arka arkaya 9 saat arayla 7'nin üzerinde büyük bir deprem olacağını kimse beklemiyordu. Ama ‘Orası artık sıkıştı’ diyorduk hep. O bölge 500 yılda bir çok büyük depremlere yol açıyor" dedi.
“İstanbul'da da bekliyoruz. Bu kahinlik değil. Yedisu'da çok büyük bir deprem olabilir 7'nin üzerinde. Ovacık üzerinde ve Yedisu'da deprem bekleniyor” şeklinde konuşan uzman isim, İstanbullulara kritik uyarıda bulundu:
“Jeoloji Mühendisleri Odası'nın bir çalışması var. 25 tane ilin içinden aktif fay geçiyor. Bizim yapacağımız şey faydan uzak durmak. Bu kadar bina yıkılıyorsa bir yerde sorun var.”
![](https://www.iscihaber.net/uploads/haberler/2025/2/890-yer-bilimci-yildirim-gungorun-istanbullulara-deprem-uyarisi-korkuttu.webp)
YILDIRIM GÜNGÖR: GÖLCÜK DEPREMİNDE ÇEKYATLARIN, BUZDOLAPLARIN YANINDA SAĞ KALAN İNSANLARI GÖRDÜK
“Deprem anında bina içindeyken neler yapmalıyız? Nerede durmalıyız? Hani pozisyonda durmalıyız?” sorusuna ise çarpıcı şekilde yanıt verdi:
"Biz arama kurtarma çalışmalarında şunu gördük. İnsanlar belli bir yerde küçülmüş olurlarsa kurtulabiliyorlar. Bu yerler de genellikle yatak yanı, tabi yer yatağı değil. Çök-kapan-tutun ile cenin pozisyonu ile kimseyi kurtaramazsınız. Bina düzgün bir açı ile yıkılacak, siz o arada bir yere girip bir şeyin yanına yatacaksınız.
Biz binalarımızı en büyük depremde yıkılmayacak şekilde yapabilecek bilgi birikimine sahibiz ama şunu da gördük ki, çekyatların, buzdolaplarının yanında orada sağ kalan insanları kurtarabildik Gölcük depreminde. Hayatta kalabilmesi için yaşam boşluğunun oluşması gerekiyor. Bu garanti bir şey değil, eğer sizin binanız yıkılıyorsa yüzde 99.99 ölüyorsunuz. Ben bunu gördüm. Bir canlıyı çıkarmak için 10 - 15 insanın cesedini çıkarmak zorunda kalıyorsunuz maalesef. Tamamen şans yani… Son olsun diyoruz ama son olmuyor. Üzülüyoruz. Yıkılan binalara imza veren herkesin cezasını çekmesi lazım."
AKUT arama kurtarma çalışmalarında uzun yıllar gönüllü olarak yer alan Yıldırım Güngör, "Gölcük'te bir arama kurtarma çalışması yaparken biri bizim jeneratörümüzü istedi. Baktım 2 metre boyunda iri yarı bir adam, elinde de balta var. ‘Vermezseniz dağıtırım burayı. Karım ve çocuğum enkazda öldüler ve çıkarıp gömeceğim' dedi. Ben de ‘vereceğim ama önce şurada yaşlı bir teyze var, onu çıkarmama yardım et, vereceğim’ dedim. Geldi, çalıştı bizimle. Kadını çıkardık ve ambulansa koyduk, gönderdik. ‘Alabilirsin’ dedim. ‘Yok ben almayacağım. Bu tanımadığınız insanı kurtarmak için neler yaptığınızı gördüm' dedi ve almadı. Bir amca ile konuştum, 15 yakını enkaz altında gitmiş ve 1 kişi kalmış. Ateş düştüğü yeri yakıyor" şeklinde konuşarak duygusal bir anısını anlattı.