Ücretlerinin eridiğini, geçinemediklerini belirten işçiler, seyyanen zam, gelir, vergide adalet ve bazı iş yerlerinde mart ayında başlayan sözleşmelerin yürürlük tarihinin ocak ayına alınmasını istedi.

İşçiler yaptıkları eylemlerde talepleri için bir adım atmadıklarını belirttikleri Türk-İş yöneticilerine de tepki gösterdi.

SAVUNMA SANAYİ İŞÇİLERİ EK ZAM İÇİN KARTAL MEYDANINI DOLDURDU

İşçiler ek protokol ve ek zam için Kartal Meydanı’nda buluştu.

"Geçinemiyoruz, TÜİK senin marketin nerede?", "Ek zam, ek protokol, vergide adalet", “Artık kendimizden geçtik, çocuklarımıza yetemiyoruz", "Hakkımızı alana kadar alanlarda olacağız" , "Mutsuzuz huzursuzuz geçinemiyoruz" yazılı pankart ve dövizlerle alanı dolduran yüzlerce sanayi işçisi haklarını istedi.

"Sağlıkçının adı yok, diploması var!" "Sağlıkçının adı yok, diploması var!"

"Direne direne kazanacağız", "Emeğe uzanan eller kırılsın" sloganlarıyla birlikte basın açıklaması yapan kamu işçileri "Amasız fakatsız iyileştirme istiyoruz" diye seslendi. Basın açıklamasını işçiler adına okuyan Türk Harb-İş İstanbul Şubesi Başkanı Murat Yalçınkaya, "Uzun bir süredir temsil ettiğimiz arkadaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik durumu her yerde dile getiriyor herkese derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. 26 binden fazla üyemizin aldıkları ücretleri günümüz Türkiye koşullarını göz önünde bulundurduğumuzda ücretlerin çok düşük kaldığını ve hatta artık hayat pahalılığı karşısında yaşanmayacak bir durum ortaya çıkardığını aktararak özlük haklarında iyileştirme yapılmasını talep ettik. Hatta tabiri caizse bıçağın kemiği parçaladığını arkadaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz noktaya geldiğini sürekli artan ev kiralarının durmadan zamlanan rafların ve önüne geçilemeyen akaryakıt fiyatlarının karşısında ezildiğini ifade ettik. Ayrıca ağır yaşam koşullarına karşı koyabilmek için mesai bitiminde merdiven altı tekstil atölyelerinde terzilik yaptığını çeşitli restoranlarda motokurye ve düğün salonlarında garson olarak ek iş yaptıklarının altını çizerek belirttik. Kamu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihindeki farklılık nedeniyle yürürlüğü ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri ile mart ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri arasında oluşan ücret farkının da bir başka hak kaybına ve adaletsizliğe neden olduğunu bu durumda kamu işçileri arasında bir ayrıma sebebiyet verdiğini hatta yaşanan sürecin hiç istemediğimiz bir şekilde iş barışını olumsuz etkileyeceğini ifade ettik. Yıllardır üzerine basa basa ifade ettiğimiz gelir vergisindeki adaletsizliğin giderilmesi için çalınacak hangi kapı varsa çaldık söylenecek ne söz varsa söyledik" dedi ve mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.