Bazen dalgaya karşı kürek çekmek gerekir, bazen de suyun akıntısına kendinizi bırakırsınız ama her zaman dümen sizde olur.
Kendinize güveniyorsanız, bütün dalgalarla baş edersiniz ama bir şeye zayıflığınız varsa hayat boyu o size komut verir ve kendiniz olmazsınız.
Bu nedenle önce o bağımlılıklardan kurtulmalı, kendimiz olmamız için önce özgür düşünmeliyiz.
Üreten insanlar genelde yanlızken bazı sonuçlara varabiliyor, bu nedenle arada sırada bütün her şeyden uzaklaşmak gerekiyor.
Bazı insanlar vardır, en ufak bir dokunuşu size huzur ve mutluluk verir; bazıları vardır, her anı, her hareketi size büyük yük getirir, hayatı ve zamanı durdurasınız gelir; kimisi de kendi düşüncelerini hayata geçirmek için sizi kullanır ve bir bakarsınız ki yanlızsınız!
Peki insan biraz bencil olmalı mı?
Her insan biraz bencil biraz da egoludur, bunları aşanlar hayatla barışır, bunu başaramayanlar da her zaman ben diyerek her alanda, her şeyde kendini ortaya koyar, etrafı kalabalık olur ama yapayanlızdır.
Yaşamda bazı kararlar vardır, er ya da geç verilir ve bundan sonra hayatın gerçekleri karşımıza çıkar.
Kalabalık içinde yanlızlık nasıldır?
Hayatın bana öğrettikleri, diye bir cümle var, hayat o kadar kısa değil ki, her yaş her dakika yeni şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Yaşam devam ederken öğrendiklerimizle de yolumuzu devam ediyoruz.
Yaş aralığımızda çocukların büyümesiyle yeni sorunlarla karşılaşıyoruz. Yaşamdaki zorluklar ve hayat pahalılığı bizi o kadar zorluyor ki bazen nefes alamaz oluyoruz. Markete, bakkala, kasaba giderken içimiz daralıyor. Bugün torun yok, ama yarın onlara da yetememek, el uzatamamak bizi yoracak, bizi üzecek gibi görünüyor.
Az geliri olanları düşünmeyenler, zengini ve ülkenin zenginliğini paylaşıp duruyorlar. Sokağa, işçiye, emekçiye ve emekliye yansımayan zenginlik sadece ülkenin yüzde 10’unu memnun ederken, geri kalan mutsuz ve umutsuz. Bu pay oranını yapanlar da bunu göremiyor, neden göremiyor?
Babası bakan olmuş, oğlu bu makamda büyümüş, baba siyasetin içinde, rahat zengin olmuş, rahat büyümüş, bakkaldan ekmek almamış, hep lüks yaşamış ve bu kişi bakan olursa, yönetici olup da alt tabakadaki yaşamı bilmiyorsa bu halk için ne üretir?
En basit örnek eski Tarım Bakanı. THY yangın söndürme uçakları için iş görmez, uçamazlar diyerek yıllarca o uçaklardan yararlanmadI, yaşlı ve teknolojik olarak eski diyerek yeni uçaklar kiraladı. Küçük ve yangın için üretilen uçakların yaşlı olsalar da manevra kabiliyeti nedeniyle en ücra noktalara su taşıyarak yangına müdahale edebildiğini bu sene görmüş olduk ve uçaklar tekrar havalandı. Peki bu bakan yoktan var olan bir aileden olsaydı, önce bu uçakları hayata geçirmez miydi? İşçinin, emekçinin alın terinin ne kadar ucuz ve zor kazanıldığını bilseydi, önce hangardaki uçakları uçurmak için uğraşmaz mıydı?
Bizler memur ve işçi çocuklarıyız, küçük şeylerden mutlu oluruz, bu nedenle hayata ve her şeye doymuş olanlardan değil de hayata bir şeyler katmak için çabalayanlara destek olunmalı. Doymuşlukla bir başarı gelmez, hayata, başarıya, hizmete aç olan insanları yükseltmeli ve halka dokunmayı beceremeyen ve halka umut veremeyenlere de yol verilmelidir.
Artık geldiğimiz noktada yaşamlarımız için ülkemiz için üreten ve insanı seven, insanca yaşam sürecek, hayata başarıya hizmete aç olan insanları bulalım ve arkalarında duralım. Zenginlik ve şatafatlı yaşamı seçen görgüsüz ve bencil insanlardan uzak kalmak adına insana rast gelesiniz.