Sosyal güvenlik sisteminin derin yaralarından biri olan Bağ-Kur tescil sorunu, binlerce esnafın, sanatkarın, serbest meslek sahibinin ve çiftçinin yıllardır çözüm bekleyen feryadı haline geldi. Yıllarca kendi işini yapan, ekonomiye katkı sağlayan ve sosyal güvenlik hakkını kazanmak için prim yatırdığını sanan binlerce kişi, emekli olma zamanı geldiğinde şok edici bir gerçekle karşı karşıya kaldı. Kütüklerde adları yoktu.
On binlerce dava, geri dönüşü olmayan kayıplar
Bağ-Kur tescil mağduriyeti, 1982’den bu yana on binlerce davaya konu oldu. Fakat hukuki süreçler, kaybedilen zamanı ve hakları geri getiremedi. Geçmiş dönemlerde sigortalı olduklarını düşünen ve buna göre hayat planlarını yapan insanlar, sistemin kendilerini kayıt altına almadığını öğrenince büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Yıllarca verdikleri emeğin, devlete ödedikleri vergilerin ve primlerin karşılığını alamadan, emekliliğe veda etmek zorunda kalıyorlar. Bazıları ise bu haksızlık karşısında emekli olmadan hayata veda etti.
Bağ-Kur tescil mağduriyetinin yarattığı toplumsal baskı ve yıllardır süren hak arayışı nihayetinde 1.600 kişi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Bu, uzun yıllar boyunca göz ardı edilen, siyasi vaatlere konu olan ancak gerçekte bir çözüm üretilmeyen bir meselenin, hukuki zeminde yeni bir umuda dönüşmesi anlamına geliyor. Ancak bu sürecin adil bir şekilde yürütülmesi, yalnızca dava açanlar için değil, bu haksızlığın faturasını ödeyen binlerce insan için de umut anlamına gelmeli.
Bir Hak Gaspı: 1479 Sayılı Kanun’un Geçici 18. Maddesi
Bağ-Kur’luların yaşadığı en temel sorunlardan biri, 1479 sayılı kanunun Geçici 18. Maddesi ile ortaya çıkan hak kaybı. Pek çok esnaf ve serbest meslek sahibi, yıllarca sigortalı olduklarını düşündükleri dönemlerin aslında kayıtlara hiç geçmediğini öğrendi.
Bu durum, sıradan bir ihmalin ötesinde, vatandaşların anayasal sosyal güvenlik haklarının gasp edilmesi anlamına geliyor. Başka bir deyişle, insanlar, çalıştıkları, prim ödedikleri ve devlete olan sorumluluklarını yerine getirdikleri halde, kağıt üzerinde sigortasız kabul edilerek emeklilik haklarından mahrum bırakıldılar. Şimdi bu insanlara bir kulak verilmesi gerekiyor. 50, 60, hatta 70 yaşına gelmiş binlerce esnaf, “Emeklilik hakkım neden elimden alındı?” diye soruyor. Bağ-Kur’luların sesi duyulmadıkça, bu mağduriyet artarak devam edecek. Siyasi iradenin bu konuda sadece vaatlerle değil, somut düzenlemelerle harekete geçmesi gerekiyor.