Konfederasyonun 48. kuruluş yıl dönümü kapsamında HAK-İŞ Genel Merkezi'nde bir araya geldiği basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Mahmut Arslan, HAK-İŞ'in kuruluşundan ve faaliyetlerinden söz ederek üye sayılarının 825 binden fazla olduğunu ancak bunu yeterli görmediklerini, bu sayıyı artırmaya çalışacaklarını ifade etti.
HAK-İŞ'in, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik sorunlar karşısında sorumlu davrandığını belirten Arslan, çalışanların haklarının korunması konusunda risk almaktan kaçınmadıklarını söyledi.
BAKAN'A TALEPLER İLETİLDİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında dün, Üçlü Danışma Kurulu toplantısına katıldıklarını anımsatan Arslan, toplu sözleşme sistemi, belediye ve belediye şirketlerinin de Kamu Çerçeve Protokolü kapsamına alınması, taşeron şirketlerde çalışan işçilerin kadroya alınması, 6772 sayılı Kanun kapsamında kamuda çalışan işçilere verilen ilave tediyenin belediye şirketlerindeki çalışanlara da verilmesi, geçici mevsimlik işçilerin 12 ay çalışabilmesi gibi taleplerini Bakan Vedat Işıkhan'a ilettiklerini bildirdi.
"KÖKLÜ BİR VERGİ REFORMUNA İHTİYACIMIZ VAR"
Arslan, Türkiye'deki vergi sisteminin adil ve hakkaniyetli olmadığını dile getirerek şöyle devam etti:
"Devlet sadece yakaladığından vergi alıyor. Ne yazık ki halen yüzde 30'un üzerinde kayıt dışı istihdamımız var. Aynı zamanda kayıt dışı çalışan göçmenlerimiz var. Ülkemizde bu konuda vergi denetimi ve kayıt dışıyla mücadele konusunda istediğimiz oranda bir mücadele yapılmamaktadır. Hem kayıt dışılığın önlenmesi hem de sendikal örgütlülüğün önünün açılması için mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var.
Kriz dönemlerinde verginin sabitlenmesini ve bu dönemde çalışanların, emekçilerin, ücretlilerin vergilerinin yüzde 10 ile sınırlandırılarak krizden en az hasarla çıkılmasının sağlanması konusundaki ısrarımızı devam ettiriyoruz. Bu yapılırken bir taraftan da köklü bir vergi reformuna ihtiyacımız olduğunu ifade etmek istiyoruz. Özellikle çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan ve aile yükümlülüklerini de dikkate alan bir modelin ülkemize kazandırılmasını istiyoruz."
Doğrudan vergilerden daha fazla dolaylı vergiler ödenmesini kabul etmediklerini kaydeden Arslan, dolaylı vergilerde adaletli bir sistemin asla olamayacağına işaret etti.
Arslan, başta KDV olmak üzere dolaylı vergilerin asgariye düşürülerek doğrudan verginin öne çıkarılacağı bir modeli Türkiye'nin başarmak zorunda olduğunu ifade etti.
"KIDEM TAZMİMATININ İŞÇİNİN ELİNDEN ALINMASINA İZİN VERMEYİZ"
Orta Vadeli Program'daki hedeflerin gerçekleşmesinin en çok çalışanlar için önemli olduğuna dikkati çeken Arslan, "İşçi alacakları konusunda mahkemelerin yükünü azaltmak için getirilen arabuluculuk sistemi çalışanların başta kıdem tazminatı olmak üzere haklarının büyük ölçüde elinden alındığı bir modele dönüşmüştür. Bunu asla kabul etmedik, konuşmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU TEKRAR DÜZENLENMELİ
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının kapsayıcı ve katılımcı olmadığını belirten Arslan, Türkiye'yi temsil etmekten uzak bu modeli asla kabul etmediklerini anlattı.
Arslan, "Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısıyla ilgili baştan sona daha katılımcı, kapsayıcı ve çalışanları geniş bir şekilde temsil edecek bir modeli inşa etmemiz gerekiyor. Hem bizler için hem bütün emekçiler için hem de bu komisyona katılan konfederasyonumuzun elini güçlendirmek için buna ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
Asgari ücretin, enflasyonun üzerinde arttırılmasının asgari ücretle çalışanlar için çok büyük bir imkan olduğunu ve bunu desteklediklerini aktaran Arslan, "Ancak toplu sözleşme düzeninde asgari ücretin çok az üstünde ücret alan çalışanlarımızın ücretleri asgari ücretle hemen hemen aynı noktaya gelmiş oluyor. Bu aslında Türkiye toplu sözleşme düzenini yok edecek bir tehlikeyle bizi karşı karşıya bırakıyor.
Çalışanların yıllarca sendikalara üye olarak toplu sözleşmelerde elde ettiklerinin bir çırpıda asgari ücret düzeyine düşmüş olması sendikal örgütlülüğün önünde en ciddi engellerden bir tanesidir. Dolayısıyla hem kamuda hem de özel sektörde asgari ücret arttığı zaman, asgari ücretle paralel olarak toplu sözleşme sistemindeki işçilerin haklarının da en az asgari ücret düzeyinde arttırılacağı bir modele ihtiyacımız var." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de ortalama ücret olan asgari ücretin, aslında istisnai bir ücret olması gerektiğine vurgu yapan Arslan, "Asgari ücretin yüksek enflasyonda daha fazla arttırılmasını talep ediyoruz. Gerçekten toplumun o kesiminin her şekilde desteklenmesini istiyoruz." dedi.
"KIDEM TAZMİNATINA ERİŞİMDE CİDDİ ZORLUKLAR VAR"
Arslan, mevcut kıdem tazminatı mevzuatının Türkiye işçi hareketi için yetersiz bir düzenleme olduğunu belirterek, hak edilen kıdem tazminatlarının büyük ölçüde alınamadığını söyledi.
Türkiye'de kıdem tazminatına erişimde çok ciddi zorluklar olduğunun altını çizen Arslan, "Kıdem tazminatı mevzuatı iyidir, bizi tatmin ediyor, yeterlidir diyemeyiz. Kıdem tazminatı düzenlemesi, 12 Eylül darbecilerinin de getirdiği ilave engellemelerle son derece yetersiz ve işçileri temsil etmemektedir." şeklinde konuştu.
Arslan, "İstifa etsin ya da etmesin, herhangi bir gerekçeyle işten çıkarılsın ya da çıkarılmasın bütün işçilerin kıdem tazminatı haklarının korunması gerekiyor. Bunun bir düzenlemeyle yapılması mümkün." ifadesini kullandı.
İSRAİL FİLİSTİN GERİLİMİ: "MAVİ MARMARA BENZERİ BİR YARDIM HAREKETİ BAŞLATILMALI"
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinen Arslan, Filistin'in işgali sona erene, başkenti Kudüs olan bağımsız ve özgür bir Filistin devleti kurulana kadar HAK-İŞ olarak Filistin'e desteklerinin süreceğini söyledi.
Filistinli muhataplarının kendilerini arayarak hala bir kısım ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için maddi destek istediklerini ifade eden Arslan, devletin yardımlarla ilgili çalışmalar yaptığını ancak sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda yardım kampanyası başlatması gerektiğini dile getirdi.
Arslan, Mavi Marmara benzeri bir yardım hareketinin başlatılabileceğine dikkati çekerek, HAK-İŞ olarak düzenlenecek bağış kampanyasına ilk etapta 500 bin liralık bağış yapılması konusunda karar aldıklarını kaydetti.