Raporluyken hakkında tutulan asılsız tutanak yüzünden işten atılan İBB-İsper işçisi Tülay Çal, 6 Kasım'da Saraçhane'deki İBB binası önünde direnişe başladı. Çal, ''Sadece işimi geri istediğim için bana izin verilmiyor. Ben müdürlük, amirlik istemedim. Raporluyken hukuksuzca işten atıldım ve işimi geri istiyorum. Yasaklar sadece emekçiye, gariban halka mı geçerli? Suçluya, tacizciye, katile bu kadar polis koymazlar.'' dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken işine haksız ve hukuksuz şekilde son verilen Tülay Çal için, dün direnişin 77. gününde Saraçhane’de bulunan İBB binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Saat 12.30’da başlayan açıklamada önce Tülay Çal bir konuşma gerçekleştirdi. Çal, kısaca şunlara değindi:
“Ataşehir’de Gönül ve Hasan, Şişli de Kakil ve Turan, Mamak’ta Murat, Elbistan’da Tekin’in, Tekirdağ’da Numan’ın başına ne geldiyse benim de yaşadığım odur.
Bu belediye işçisi arkadaşlar, Özak Tekstil, Sputnik çalışanları haksız şekilde işten atıldılar.
Tek istekleri vardı arkadaşlarımın. İnsanca yaşayacak ücret ve sosyal hak, insancıl bir çalışma ortamı.
Bunların hiç birini göremedik.
İşyerlerinde konuşmak, sorgulamak, haksızlığa karşı çıkmak yasak. Ancak patronlar, başkanlar, müdürler ve amirler konuşabiliyor.”
Durumunu ve direniş sürecini anlatan Çal ayrıca şunları kaydetti:
“Bugün soğuk, yağmur çamur demeden direniyorum. Direnmeye de devam edeceğim. Benim Direnişin tüm işçilerin direnişi. Taşerona hayır diyen, güvenceli iş, insanca yaşamaya yetecek bir ücret isteyen tüm işçilerin direnişidir. Bu nedenle yılmadan sonuna kadar direneceğim.
Buraya gelen, destek olan tüm basına, dostlarıma teşekkür ediyorum.”
Tülay Çal’ın yaptığı konuşmanın ardından ortak basın açıklaması okundu. Berke Bozkurt tarafından okunan açıklama şu şekilde oldu:
“Tülay Çal yalnız değildir!
Bizler aşağıda imzası bulunan kişi ve kurumlar olarak haksız yere işten atılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSPER Şirket İşçisi Tülay Çal’ın yanında olduğumuzu beyan ediyoruz.
Tülay Çal, İBB sosyal tesislerinde çalışırken, haksızlığa uğrayıp 25/2 kodu ile tazminatsız ve işsizlik maaşı alamayacak biçimde 29 Eylül 2023 günü işten atıldı.
Yaklaşık 3 aydır Belediye binası önünde, işine dönmek için direnişine devam ediyor.
Direniş süresi boyunca belediye ve şirket yöneticileri ile 2 defa görüşme yaptı. Şirketin teklifi Tülay Çal’ın taşeron firmada işe başlaması yönünde oldu.
Taşeron firmada çalışma kabul edilemez. Bu teklif, hükümetin 2018’de çıkarılan 696 sayılı KHK’dan daha geri bir durumu dayatmak anlamına geliyor.
Güvencesiz istihdam biçimlerinden en çok tercih edileni taşeron çalışmadır. Taşeron çalışma, uzun sürelerle ve mesai ücreti alamama, belirli süreli iş sözleşmesine tabi olma, sosyal haklardan yararlanamama, sendikal hakları kullanamama, baskıcı bir çalışma ortamında çalışma gibi olumsuzlukları barındırmaktadır. Kısacası taşeron köleliktir.
650 Bin Belediye Şirket İşçisinin “şirket işçiliği kadro değildir, katmerli işçi sömürüsüdür” dediği, meydanlarda eylem yaptığı “ kadrolu ve güvenceli çalışma hakkımızdır” diyerek taleplerini yükselttiği yerde, uzun süredir tek başına direnen bir kadın işçiye TAŞERON’u göstermek hangi vicdana sığar? Bu nasıl kabul edilebilir?
Kadrolu ve Güvenceli çalışma hakkı sadece Tülay Çal’ın değil, 1 milyon işçinin gündeminde. Yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı önümüzdeki günlerde 1 milyon işçinin beklentisi, kamuda taşeronluğun ve şirket işçiliğinin son bulmasıdır.
Bizler, işçilerin bu taleplerinin arkasındayız.
Tülay Çal, direnişe başladığı ilk günden beri, işine geri dönmek istediğini söylüyor.
Bizler bu talebin arkasındayız.
Tülay Çal’ın bir an önce işine dönmesi için elimizden ne gelirse yapacağız.
Kamuda taşeron ve belediyelerde şirket işçiliğinin son bulması için sürdürülen mücadelenin yanındayız.
Güvencesiz koşullarda hizmet üreten ve bu çalışma biçimine itiraz eden bütün işçilerin mücadelesini selamlıyoruz.
Her zaman yanlarında olacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz.”