Devlete bağlı olarak, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ücretli öğretmenlerin kadroya geçirilmeleri için Meclis'te beş parti açıklama yaptı.
Devlet kurumlarına bağlı olarak kamu kurumlarında çalışan ücretli öğretmenlerin aldığı maaş enflasyonun altında ezilmeye devam ederken özlük haklaı verilmeyen ve kadrosuz olarak hizmet eden 76 bin öğretmene ilişkin çeşitli partilerden destek gelmeye devam ediyor. Cumhuriyet Halp Partisi (CHP) Milletvekilleri ücretli öğretmenlerin kadroya geçirilmleri için onay vereceğini açıklarken, diğer partilerden açıklama gecikmedi.
''ÖĞETMENLERİMİZE KADRO VERİLMELİDİR''
Saadet Partisi 28. Dönem Samsun milletvekili Mehmet Karaman Meclis'te ücretli öğretmenlere destek verdi. Karaman yapmış olduğu açıklamada, "Yapılması gerekenlerden bahsederken yıllardan beri uygulanan ücretli uygulamasına
değinmeden edemeyeceğiz. Mevcut durumda asgari ücretin dahi altında kalan ücretli öğretmen çalıştırılma sorununu görmezdengelmemeliyiz,
Lütfen biraz insaflı olunuz; bu durum doğru bir şey değildir. Bazı verilere göre toplam ücretli öğretmen sayısı
76.485’tir. Millî Eğitim Bakanlığı öğretmen açığını ücretli öğretmen çalıştırarak kapatma yerine yüz binlerce atanmayı bekleyenöğretmenlerimize kadro verilmelidir. Öğretmenlerimizin kurumsal ve toplumsal niteliği ve saygınlığı artırılmalıdır. Günü kurtaracak tutumla birlikte bu sorunlar çözülemez.
Sayıştay raporuna göre ülkemizde 150 bine yakın öğretmen açığı bulunurken atama bekleyen 460 bin öğretmen -bir diğer deyiş ise bu öğretmenler 700 bin civarında olabilir- sırasını beklemektedir. İktidarın yıllardır verdiği sözler maalesef havada kalmakta ve öğretmen açığı da hâlâ devam etmektedir"
''ÜCRETLİ ÖRĞETMENLİK MUTLAKA KALKMALIDIR!''
İYİ Parti Milletvekili Şenol Sunat Meclis'te yaptığı açıklamalarda kesin ifadeler kullandı. Bakanlığa seslenen Sunat, ücretli öğretmenliğin kaldırılmasını için TBMM'de seslendi. Öğretmenliğin sınıfılara ayrılmaması gerektiğini söyleyen Sunat, "Ücretli öğretmenlik mutlaka ve mutlaka kalkmalıdır. Pedagojik formasyonu olan, uzun yıllar ücretli öğretmenlik yapanları kriterler belirleyerek kadroya alın Sayın Bakan. Öğretmenleri öyle “uzman öğretmen, başöğretmen” adı altında sınıflara ayırmanızın bir manası yok, kıdemi gelene bu haklardan yararlanma imkânı verin" sözleriyle Meclis'te yapmış olduğu açıklama ile destek verdi.
''ATANAMAYAN HİÇBİR ÖĞRETMEN KALMAMALIDIR''
MHP Genel Başkan Yardımcısı, Nevşehir Milletvekilinden de destek gecikmedi. Atanamayan hiçbir öğretmenin bırakılmaması gerektiğini söyleyen Filiz Kılıç, "Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Öğretmenler Günü’nde “Öğretmenlerimizin her daim yanında olacağız. Atanamayan hiçbir öğretmen bırakılmamalıdır. Ücretli, sözleşmeli veya bir başka ad ve tanım altında hiçbir öğretmen kalmamalı, etap etap hepsi kadroya geçirilmelidir.” demiş ve partimizin görüşünü kamuoyuyla paylaşmıştır"
''ÖĞRETMEN TANIMLARI VE TABİRLERİ KALKMALI''
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 27-28 Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak öğretmen tanımlarının kaldırılması gerektiğini ve sözlü mülakatların kalkması gerektiğini belirterek, "Ülkemizde öğretmen ihtiyacı her zaman vardır. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi'nin ifade ettiği gibi atanamayan hiçbir öğretmen kalmamalıdır. “Ücretli-sözleşmeli öğretmen” tabirleri ve tanımları kalkmalı ve tüm öğretmenlerimiz kadroya alınmalıdır. Öğretmen alımlarında sözlü mülakatlarının kalkması ve KPSS puanıyla hızlı bir şekilde atamaların yapılması önem arz etmektedir" şeklinde açıklama yapıldı.
''MÜLAKAT ZULMÜNDEN KESİN VE NET OLARAK VAZGEÇİLMELİDİR''
Dem Parti Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Meclis'te yapmış olduğu açıklamada, "Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye’de bir tarafta açlık sınırında çalışan yüz binlerce eğitim emekçisi, diğer tarafta bütçe yetersizliği gerekçesiyle ataması yapılmayan bir o kadar da mezun öğretmen gerçeği vardır. “Kadrolu” “sözleşmeli” ve “ücretli” gibi çalışma statüsü farklılıkları üzerinden çalıştırılan; “başöğretmen” “uzman öğretmen” gibi yapay ayrımlar üzerinden ayrıştırılan, ihtiyaç olduğu hâlde ataması yapılmayarak işsiz bırakılan öğretmenlerin saygınlığı ciddi anlamda aşındırılmış, öğretmen emeği hızla değersizleştirilmiştir.
Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından
son sıralarda yer almaktadır. Eğitime bütçeden aslan payı ayrıldığı iddia edilse de kayıt dışı ve açlık sınırının altında ücretlerle özel sektörde çalışan öğretmenler, öğretmen açığını kapatmak için sefalet ücretleriyle çalıştırılan ücretli öğretmenler ve kadrolu eğitim emekçileri gelinen noktada bırakın sosyal ihtiyaçlarını karşılamayı, yüksek enflasyon yüzünden barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma getirilmiştir.
Göreve yeni başlayan bir öğretmenin aldığı maaş 22.820 lira. On yıl önceki maaşıyla 14 çeyrek altın alabilen bir öğretmen bugün ancak 7 çeyrek satın alabilmektedir. Eğitim emekçileri geçtiğimiz on yıldayarı yarıya yoksullaştırılmıştır.
AKP-MHP iktidarı, eğitimin her alanını kültürel hegemonya kurma ve ideolojik propaganda alanı olarak dizayn etmeye çalışmaktadır. Bu amaçla emekçiye, öğrenciye harcanması gereken kaynakları vakıf ve tarikatlara proje adı altında aktarmakta hiçbir beis görmemektedir. İktidar bir taraftan pedagojik ve bilimsel ilkelerle bağdaşmayan ÇEDES gibi projelerle değerler eğitimi adı altında cemaatlere, tarikatlara insan kaynağı yetiştirmeye çalışmaktadır. Ataması yapılmadığı için
Urfa’da intihar eden 28 yaşındaki Mustafa Kaya gibi binlerce PDR mezunu genç varken iktidar Diyanet İşleri Başkanlığından
okullara eski dostları olan cemaatin yöntemlerine benzer şekilde “Manevi danışman” adıyla pedagojik formasyonu olmayan
görevlileri atamaktadır. Bu, biat eden, düşünmeyen, sorgulamayan Türk ve Sünni tekçi hegemonyasını özümseyen bir nesil
yetiştirme çabasıdır. Diğer taraftan da iktidar her alanda olduğu gibi eğitim alanında da korkunç bir kadrolaşmaya gitmekte,
mülakat sistemini, ideolojik hegemonyasını yerleşik hâle getirmenin aracı hâline getirmektedir" Ücretli öğretmenlik sömürüsünden torpil mekanizmasına ve yandaş atama yöntemine dönüşen mülakat zulmünden kesin ve net olarak vazgeçilmelidir" şeklinde açıklama yapıldı.