Başkara, Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Genç MemurSen'in hazırladığı "Genç İstihdamı" raporunu kamuoyuyla paylaştı.
Ülkede her dört gençten birinin işsiz olduğunu belirten Başkara, 11 milyon genç nüfusa sahip Türkiye'de genç işsizlik probleminin, ekonomik sıkıntıların yanında birçok sosyal sorunu da beraberinde getirdiğini söyledi.
Başkara, salgının sebep olduğu ekonomik yavaşlama sebebiyle gençlerin bu süreçte iş gücü piyasasının dışına itilme riskiyle karşı karşıya kaldığına işaret ederek, küresel krizin sonucu olarak genç işsizlerin, yetişkinlerin yaşadığından yaklaşık 2,5 kat daha fazla sorun yaşadığını ifade etti.
Hazırladıkları "Genç İstihdamı" raporuyla var olan problemlere farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedeflediklerini anlatan Başkara, "Bu çalışmada, istihdam yaratan ekonomik yapı ve iş gücü üreten eğitim alanı arasındaki uyumsuzluklara değindik ve bunun ortaya çıkardığı tehditlere dikkat çekmeye çalıştık." dedi.
Başkara, gençlerin beklenti, endişe ve umutları dikkate alınarak iş gücü piyasasının uzun yıllardır süregelen yapısal problemlerine çözüm önerileri getirmeye çalıştıkları raporda, gençlerin iş gücü piyasasından beklentilerinin araştırıldığı bir anket çalışmasının da yer aldığını bildirdi.
Tespitler
Genç istihdamı ve işsizlik probleminin günümüzde daha ciddi bir mesele olduğunu ifade eden Başkara, rapordaki tespitlere ilişkin, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'de en yüksek genç işsizliği oranı, yükseköğretim mezunları arasındadır. Kayıtlı istihdam sayılarının artmaması, gençlerin iş gücü piyasasındaki en kırılgan gruplardan biri olduğunu göstermektedir. Gençlerin girişimcilik konusunda istekli olduğunu, ancak ülkemiz girişimcilik ekosisteminin gençlerin bu isteklerini karşılayacak düzeyde olmadığını, araştırmalarımız ortaya koymuştur. Yükseköğretim mezunlarının her geçen gün arttığı ülkemizde gençlerin birçoğunun nitelik gerektirmeyen işlerde istihdam edilmesi, ülkemiz iş gücü piyasasında ciddi bir beceri uyumsuzluğu problemini ve nitelikli eleman istihdamında doğru bir orantı olmadığını ortaya koymaktadır."
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin "ÜNİVERİ" platformundaki veriler incelendiğinde ülkede yükseköğretim mezunları arasında ciddi bir kesimin, niteliğinin altında işlerde çalıştırıldığının görüldüğünü aktaran Başkara, işe giren yükseköğretim mezunlarının yarıdan fazlası için başlangıç ücretinin asgari ücretle sınırlı kaldığını belirtti.
Başkara, "Z kuşağı olarak nitelenen gençlerimizin çoğunun, sanayi ve atölye üretimi kısmında çalışmak istememesi, bu alanlarda ciddi iş açıkları ortaya çıkarmaktadır. Bu boşlukların, mültecilerle doldurulduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır." ifadesini kullandı.
Ülkede ekonomi politikası ve istihdam politikası veya üst politika belgeleri ve tematik politika belgeleri arasındaki uyumda problemler bulunduğuna dikkati çeken Başkara, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının Kamuda Stratejik Yönetim internet sitesinde 54 ulusal politika belgesi ve program yer aldığını belirterek "Bu üst politika belgelerinin temel önceliği, ekonomik büyümedir. Büyümeye odaklı bir ekonominin yeteri kadar istihdam yaratmadığı ortadadır." dedi.
Başkara, son 10 yılda hazırlanan bütün politika belgelerinde aynı temel sorun alanlarından bahsedildiğini, ancak sorunun bir türlü çözülemediğini dile getirdi.
Ulusal Gençlik Politika Belgesi'nin, dört yılda bir güncellenmesi gerekirken 2013'ten beri güncellenmediğine işaret eden Başkara, "Yeşil Ekonomi"ye geçiş hamlesi olarak açıklanan ve son Orta Vadeli Plan'da da yer alan "Yeşil Dönüşüm"e yönelik bir hükmün, Ulusal Genç İstihdam Strateji Belgesi'nde yer almadığını, "Geleceğin İşleri Ekseni" altında "yeşil iş"lere atfın olmadığını söyledi.
Anket sonuçları
"Gençlerin İş Gücü Piyasası Beklentileri Araştırması" kapsamında, 750 gençle bir anket çalışması yaptıklarını belirten Başkara, bu çalışmada elde edilen sonuçları, şöyle sıraladı:
"Gençlerin yüzde 84,5'i uygun iş olması durumunda eğitimine devam ederken çalışmak istemektedir. Anket katılımcılarının yüzde 62,3'ü yurt dışında yaşamak istediğini belirtmiştir. Gençlerin yüzde 93'ü eğitim ve iş imkanlarına ulaşmada eşit şartlarda yarışılmadığını düşünmektedir. Gençlerin büyük çoğunluğu, 20 yıl ve üzeri iş hayatında kalmayı planlamaktadır. Bu, 'Z kuşağı yerinde duramıyor, işlerini değiştiriyor, uzun vadeli çalışma planlamıyor' gibi ön yargıları boşa düşüren bir başka sonuç. Türkiye'nin geleceği hakkında beklentilerini sorduğumuz katılımcıların neredeyse yarısı, mevcut durumdan daha yüksek işsizliğin ve beyin göçünün bizi beklediği tahmininde bulunmuşlardır."
Ankete katılan gençlerin yüzde 46'sının kamuda çalışmak, yüzde 44'ünün ise kendi işini kurmak istediğini ifade eden Başkara, şunları kaydetti:
"Gençler, özel sektörde karşılaştıkları en önemli sorunun yetersiz ücret olduğunu belirtmişlerdir. Bunu sırasıyla takip eden iş garantisinin olmaması ve fazla mesai saatleri, gençleri özel sektörde çalışma geleceğinden alıkoymaktadır. Gençlerin, iş hayatına girişte en çok karşılaşılan zorluklar sorusuna verdikleri cevaplar sırasıyla, gençlerin beklentileri ile iş hayatının sunduklarının örtüşmemesi, genç nüfus oranında yeni iş yaratılamaması ve işin gerektirdiği niteliğe sahip olmamak olarak çıkmıştır. Gençlerin yüzde 70'i, üniversite okumanın işe girebilmek konusunda hayati bir önem taşıdığını düşünmemektedir."
Öneriler
Raporda, tespit edilen sorunlara ilişkin çeşitli önerilerde bulunduklarını belirten Başkara, "İş gücü piyasasının, nitelikli istihdam üreten, kurumsal, uluslararası piyasada rekabet edebilecek bir yapıya kavuşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır." dedi.
Başkara, politika üretim süreçlerinde çoklu yapı gözden geçirilerek, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının etkinliği ve Cumhurbaşkanlığı politika kurullarının işlevselliğinin artırılması ile büyüme ve ekonomi odaklı politikalar hazırlanırken istihdam ve iş gücü piyasasının göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu bildirdi.
Üst politika belgelerinin, iş gücünün arz tarafına ekonomik olarak yol haritası çizmesi gerektiğine işaret eden Başkara, şunları kaydetti:
"Politika belgelerinin karar alıcılar ve uygulayıcılar üzerindeki yaptırımı güçlendirilmeli, belgelerin hazırlık aşamasında tespit edilen yapısal problemlerin çözümü için çözüm odaklı tedbirlerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Yükseköğretim politikasının, maliyetleri gözden geçirilerek iş gücü piyasasının durumuyla birlikte planlanması gerekmektedir. Ülkenin göç politikası gözden geçirilerek, ülkemizde bulunan göçmenlerin ülkelerine dönmesi veya hiç dönmemesi durumunda iş gücü piyasasına ve sektörlere etkileri analiz edilerek gerekli önlemler alınmalıdır. Politika üreticilerin, işveren kesiminin talepleri yanında, gençlerin 'sınırları ve kuralları daha az olan ve o kuralları da kendilerinin koyduğu bir iş' beklentilerini dikkate alması, önümüzdeki dönemin en önemli ihtiyaçlarındandır."