Öz Finans İş Sendikası Genel Başkanı Ahmet Eroğlu, toplu iş sözleşmesi dönemine dair değerlendirmelerde bulundu. Açıklamada, sendikanın son dönemde hakkında çıkan haberlere ve manipülasyonlara dikkat çekti. Aynı zamanda, banka çalışanlarının zorlu ekonomik koşulları ve düşük ücretlerini göz önünde bulundurarak, sendikanın ücret artışları konusundaki taleplerini vurguladı.
Ahmet Eroğlu, sendika olarak banka yöneticileri ile yaptıkları görüşmelerin detaylarını paylaşarak bu görüşmeler sonucunda taleplerinin değerlendirileceği ve dönüş yapılacağı bilgisini aldıklarını ifade etti. Hazine aracılığı ile Varlık Fonu'na bağlı bir bankada karar süreçlerini bildiklerini belirten Eroğlu, bu sürece olumlu katkıda bulunmak amacıyla ziyaretler gerçekleştirdiklerini ve taleplerini ilettiklerini açıkladı.
Eroğlu, sendikanın taleplerinin olumlu bir şekilde ilerlediği ve çalışmaların devam ettiği mesajlarını aldıklarını dile getirdi. Ancak, herhangi bir kararın kesin olmadığını ve Kasım ayında ek protokol veya yeni dönem sözleşmesinin imzalanmaması durumunda sendikanın taleplerini takip edeceğini belirtti.
Sendika Genel Başkanı Eroğlu, bu süreçte sendikanın üyelerinin ve banka çalışanlarının hakkını korumak için mücadele etmeye devam edeceğini ifade etti. Ancak kesin kararların altına imza atılana kadar dikkatli olunması gerektiğini de vurguladı.
Öz Finans İş Sendikası Genel Başkanı Ahmet Eroğlu'nun açıklaması şu şekilde:
Sendikamızın Değerli Bölge Şube Başkanları, İl Kadın Komitesi Başkanları, İl Temsilcileri, Engelli Komitesi Başkanları, Delegelerimiz, Şube Sorumlularımız ve Kıymetli Üyelerimiz,
Yaklaşık 10 gündür, sendikamız aleyhine hem banka içinden hem de banka dışından örgütlü bir ekibin kontrolünde yalan yanlış bilgilerle dolu bir algı operasyonu yürütülmektedir. Bu ve benzeri operasyonlar hemen her UYS ve Ücret artış dönemlerinde yaşadığımız olaylar olup, bunu da inşallah hep birlikte üyelerimizin de desteği ile atlatırız. TİS sürecinde enerjimizi bölüp bizi zor durumda bırakmak, üyelerimizin ve banka çalışanlarının kazanımlarına zarar vermek isteyenlere de en güzel cevabı sendikasına sahip çıkan üyelerimiz vermektedir.
İçinde bulunduğumuz ekonomik şartları, çalışanların yaşadıkları güçlükleri ve göreceli olarak çok düşük ücretlerle geçinmeye çalıştıklarını hem sendika olarak biz, hem de Banka Yöneticilerimiz görmektedirler. Bu durumun farkında oldukları için de Ekim ayında İstanbul Görev Yeri Ödemelerine %50 artış yapmışlardır. Bu zor şartları dikkate alarak, biz de sendika olarak, ülkemizin en köklü ve kurumsal kamu bankalarımızın Sayın Genel Müdürlerini ziyaret ettik ve kendilerine çalışanların durumunu ve talebimizi içeren teklifimizi arz ettik. Bu ziyaretler sonrası da, bilgileri dahilinde, her üç bankamızın İK GMY ve Daire Başkanları ile ortak toplantı yapıp değerlendirmelerde bulunup taleplerimizi yeniledik. Ne Sayın Genel Müdürlerimizle yaptığımız görüşmelerde ne de ortak toplantımızda, taleplerimizin yersiz ve kabul edilemez talepler olduğuna dair bir itirazla karşılaşmadık. Taleplerimizin değerlendirileceği ve dönüş yapılacağı cevabını aldık.
Devlet bürokrasisinde, Hazine aracılığı ile Varlık Fonu’na bağlı bir bankada karar süreçlerini bildiğimiz için de haklı olarak beklemeye başladık. Bu sürece olumlu katkı verilmesi için de bir takım ziyaretler yaptık ve taleplerimizin ne olduğunu arz edip destek istedik. Yaptığımız hiçbir ziyareti ve görüşmeyi de gizli saklı yapmadığımız için sosyal medya üzerinden bazı ziyaretlerimizin fotoğraflarını paylaştık. Bu görüşmeler sonunda, hem bizim tarafımızdan hem de bankalarımızın yöneticileri tarafından, yılda iki dönem ücret artışı yapılarak sektör uygulamaları ile yeknesaklık sağlanması, çalışanların ücret kayıplarının önlenmesi ve banka çalışanlarının yaptıkları hizmetleri daha bir mutlu ve huzurlu yapması için çalışmalar yapıldığı ve bu çalışmaların olumlu ilerlediği mesajları verildi. Bu durum, çalışanlar arasında bir beklenti oluşturdu. Biz sendika olarak, görüşmeler olumlu olsa da, durum tespiti ve alınacak kararlar için ortak bir mutabakat olsa da, çalışmalar devam ediyor olsa da, altına imza atılıp açıklanmamış hiçbir karar kesinlik arz etmez diye ısrarla açıklamalarda bulunduk. Yine ısrarla, eğer Kasım ayında ek protokol yapılarak ya da yeni dönem sözleşmesi imzalanıp “1 Kasım 2023 tarihinden itibaren uygulanacaktır” hükmü ihtiva eden bir sözleşme imzalamaya muvaffak olamazsak, yılsonu itibariyle imzalamış olacağımız TİS sürecimizi başlıyor ve bu süreçte taleplerimizin takipçisi olacağız dedik.
Banka içinde örgütlü olup banka dışından bazı odakların desteği ile üyelerimizin yaşadıkları zorlukları bahane edip, duyguları ile oynayarak, bu sürecin tek sorumlusu olarak sendikamızı hedef tahtası haline getirenlere hatırlatmak isterim:
- Ülkemizin içinde bulunduğu, bütün emekçi kesim gibi banka çalışanlarımızı da ezip geçen yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının sorumlusu sendikamız değildir. Bu büyük problemin çözümü için başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Hükümet yetkilileri de her gün yeni bir karara imza atıp çalışanların ve alt gelir gruplarının bu şartlar altında ezilmemeleri için gayret sarf etmektedirler.
- Bankalarımızda çalışan arkadaşlarımızın, özellikle Temmuz ayında memurlara verilen seyyanen 8300 Lira ücret artışı ile göreceli olarak çok düşük ücretler aldığını, sendika olarak bir raporla biz dile getirdik ve bu konuda alınacak tedbirleri içeren taleplerimizi de hem banka yönetimlerimize hem de devletimizin ilgili makamlarına biz ilettik.
- 10 ilimizde yaşadığımız deprem felaketi sonrası, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığına bir de konut fiyatları ve kira ücretlerindeki fahiş artışlar eklendi. Konut kira ücretlerindeki bu artıştan etkilenmeyen hiçbir il ve ilçemiz de kalmadı. İstanbul’da da kiralar 2 hatta 3’e katlandı, Şırnak’ta da. Bu durumun farkında olan banka yönetimlerimiz, Ekim ayında İstanbul Görev yeri ödemelerine %50 artış yaptılar. Biz, banka yöneticilerimize bu artış için teşekkür ettik ancak bu artışın bile yetersiz olacağını ve bütün arkadaşlarımıza ödenen Görev yeri ücretlerinin yeniden en az %100 artması gerektiğini arz ettik.
- Taleplerimizle ilgili süreci yukarıda arz ettim. Bu sürecin başından sonuna kadar kendi kendimize gelin güvey olmadık. Köklü ve kurumsallık ilkesi içinde devlet bürokrasisi geleneğinin temsilcisi Kamu bankalarımızla yürüttüğümüz çalışmada azami dikkat ve nezaket göstermeye gayret ettik. Bizim bu nezaketimizi ve bürokratik geleneğe saygımızı, “sarı sendika” olarak yorumlayanlara güldük geçtik ve işimize baktık.
- “Verirse bankam verir, sendika ne yapıyor ki?” diyenlere, hep şunu söyledik: Elbette banka yönetimi ve bankalarımızın Sayın Genel Müdürleri verecek. Bunda şaşılacak bir durum yok. Biz sendika olarak, her zaman isteyen, talep eden, talepler yerine gelsin diye çabalayan, görüşmeler yapan, istediğini masada almak için bilgi, belge ve raporlarla taleplerini destekleyen, bankalarımızın kurumsal kimliğine ve yöneticilerimizin yöneticilik haklarına zarar vermeden, ancak demokrasilerin vaz geçilmez unsuru bir sivil toplum örgütü olarak talepleri yerine getirilmiş şekilde masadan ayrılmak isteyen taraf olduğumuzu söyledik. Anayasa ve Kanunlarda verilen haklarımızı kullanarak üyelerimizden aldığımız güçle var olduğumuzun farkındayız.
- Yaklaşık 10 gündür ellerindeki bütün imkanları kullanarak, banka içinde ve dışında örgütlü güçlerini sahaya sürerek üyelerimizin istifa etmelerine sebep oldukları ve ilerleyen süreçte de maddi olarak zarar etmelerine sebep olacakları arkadaşlarımızın sayısı, hali hazır üye sayımızın %5’i bile değildir. Her üç bankamızla da TİS imzalamak üzere yetki belgelerimiz, Çalışma Bakanlığı tarafından sendikamıza ve bankalarımıza gönderildi. TİS Taslak metinlerimizle birlikte toplantı çağrımız da bankalarımıza iletildi. Birkaç gün sonra, Kamuyu Aydınlatma Platformu duyurularında süreçle ilgili bilgiye ulaşmak mümkün olacaktır. Sendika yetkiyi kaybetmiş ya da kaybedecek diye yaygara koparıp bulanık suda balık avlayanlara, sendikacılık ve TİS mevzuatı konusunda hukuki danışmanlık almalarını tavsiye ediyorum. Yetki alıp TİS imzalayan bir sendikanın yetkisinin bir sonraki dönem TİS başlangıç tarihine kadar devam edeceğini belki o zaman idrak edersiniz. Üyelerimizi istifaya zorlayıp sonra da dayanışma dilekçesi vermelerini temin edip; sendikanın imzaladığı sözleşmedeki mali ve sosyal hakları tam ve eksiksiz olarak alabilmelerini garantiye almaya çalıştığınıza hayretle şahit olduğumuzu ve bugüne kadar yararlanma konusunda ortaya koyduğumuz iyi niyetimizin sürekli olarak kötüye kullanılması karşısında da önümüzdeki dönem imzalayacağımız TİS ile 6356 sayılı Kanun’dan aldığımız yetkileri kullanmak zorunda kalacağımızı hatırlatmak isteriz.
- Bu süreçte bizimle sürekli irtibat halinde olup Konfederasyon olarak her türlü desteğe hazır olduklarını bildiren HAK-İŞ Genel Başkanımız Sayın Mahmut Arslan’a, “aynı sektörde örgütlü ve yetkili bir sendika varken, kendilerine gelen örgütlenme taleplerini değerlendirmelerinin etik olarak mümkün olmayacağını dile getirdikleri ve sendikamıza da her türlü desteğe açık oldukları mesajını ileten BASİSEN Genel Başkanı Sayın Metin Tiryakioğlu ve yönetimine, sendikamızla çalışmaktan ve sendikamızın banka çalışanlarının mali ve sosyal haklarına katkısından memnuniyetlerini dile getiren bankalarımızın değerli yöneticilerine, sendikamızın bütün teşkilatına ve bunca kışkırtma ve yalan haberle istifa süreci yönetenlere prim vermeyerek sapa sağlam sendikasına ve haklarına sahip çıkan değerli üyelerimize teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
- Önümüzdeki dönem için yürürlüğe girecek TİS sürecimizin olumlu sonuçlanıp, hem kayıplarımızı telafi edeceğimize hem yeni mali ve sosyal haklar elde ederek bu mücadeleden hep birlikte “elhamdülillah” diyerek çıkacağımıza inanıyorum.
- Son olarak, Kasım ayında artan vergi yükünün de etkisiyle asgari ücrete yakın bir ücreti hesabında görüp, eline geçen parayla kirasını ödeyemeyen, kredi kartı borcu tavan yapmış, çocuğuna harçlık veremez hali gelmiş ve yaşam mücadelesi veren arkadaşlarımızın kırgınlıkları ve kızgınlarını anlamamak mümkün değildir. Ancak, hedef şaşırtıp sizin durumunuzun müsebbibi olarak sendikayı gösteren bu örgütlü ekip sizin de bizim de iyiliğimiz için bunu yapmıyorlar. Sizin duygularınız üzerinden prim yaparak bir hedefe yönlendirip bir kazanım peşinde olduklarını görünüz. Sendikanıza sahip çıkın ki; hem sizin hem de diğer bütün arkadaşlarımızın haklarına sahip çıkmış olasınız.