1980'li ve 1990'lı yıllarda Meslek Liseleri ve Çıraklık Okulları'nda zorunlu staj yaparak iş deneyimi kazanan binlerce stajyer ve çırak, SSK sistemindeki bir sorundan dolayı büyük bir haksızlığa uğradını belirtiyor. Staj ve çıraklık mağdurlarının SSK tarafından işe girişleri onaylandığı halde daha sonra yapılan yasal değişikliklerle emeklilik hakları ellerinden alındı.
Staj ve çıraklık süreçlerinde SSK tarafından işe giriş tarihli ve tescil numaralı sigorta kartı alan staj ve çıraklık mağdurlarına, "Sigortanız başladı" denildi. Fakat ilerleyen yıllarda bu tarihler değiştirilerek staj ve çıraklık yapan vatandaşlar mağdur edildi. Bu mağduriyet, emeklilik haklarına ulaşamamalarına ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakılmalarına neden oldu. Bu sorunu çözmek için mücadele eden bu staj ve çıraklık mağdurları, dünyada pek görülmeyen "kısa ve uzun kol" ayrımının Türkiye'ye has olduğunu ve bunun acilen kaldırılması gerektiğini savunuyor. Gerçekten çalıştıklarını ve işe giriş tarihlerinin SSK sistemlerinde net bir şekilde göründüğünü ifade ederek, bu tarihin emeklilik hesapları için esas alınmasını istiyorlar.
Staj ve çıraklık mağdurlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektup!
Staj ve çıraklık mağdurları, iş hayatına katılmış ve ülke ekonomisine katkıda bulunmuş olmalarına rağmen yaşadıkları haksızlığı gidermek için yasal yolları, sendikaları ve kamuoyunu harekete geçirmeye çalışıyor. Kendi haklarını savunma mücadelelerini sürdüren staj ve çıraklık mağdurları, adaletin sağlanması için seslerini duyurmaya devam ediyor.
Seslerini duyurmak için çeşitli etkinlikler düzenleyen staj ve çıraklık mağdurları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdıkları mektup ile gündem oldu.
İzmir Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Derneği Başkanı Semiha Özek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda stajyer ve çırakların Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektuba yer verdi.
"Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan;
Ben sizi ziyaret etmeye TBMM geldim, kapınızı tıklattım defalarca randevu talebinde bulundum reddedildim. Oysa ben bir Allah misafiri olarak mağdurların sesi olarak gelmiştim ve sizinle konuşmayı maalesef beceremedim. Bir gün Hz. Musa(r.a.)'nın kavmi, ona Allahü Teala'yı yemeğe davet etmek istediklerini bildirdiler. Hz. Musa, kavminin isteğini :“Allahü Teala, yemekten içmekten münezzehtir, sizin söylediğiniz olacak iş değildir” diyerek geri çevirdi. Daha sonra Hz. Musa, Allahü Teala'nın huzurunda iken, “Bana kavminin isteğini niçin iletmedin?” sorusuna “Allah'ım, böyle bir şeyi söylemekten utandım. Sen yemekten, içmekten ve her türlü ihtiyaçtan münezzehsin, ben nasıl olur da yemeğe davet ederdim” diyerek yanıt verdi. Allahü Teala, Hz. Musa'ya: “Kavmine tekliflerini kabul ettiğimi söyle, hazırlık yapsınlar, davetlerine icabet edeceğim” diye buyurur. Hz. Musa, kavmine durumu anlatır ve hazırlıklar başlar. Allahü Teala'nın davete icabet edeceği gün olabildiğince mükellef bir sofra hazırlanmıştır. Beklenmeye başlanır. Uzaklardan gelen yaşlı, fakir, üstü başı toz içinde bir kimse görünür. O yaşlı kimse, halktan bazı kimselere uzaktan geldiğini ve aç olduğunu, kendisine ikramda bulunup bulunamayacaklarını sorar. O kimseler, çok önemli bir misafir beklediklerini, yemeğe ancak o gelince başlayacaklarını söyleyerek, “Madem ki sen de aramıza katıldın, al şu kovayı da su getiriver, zaten ancak misafirimiz gelince yemeğe başlayacağız” diyerek yanıtlar. O yaşlı zat, bu cevaba alınganlık gösterir ve aralarından uzaklaşır. Beklemeye devam edilir, fakat o yaşlı zattan başka gelen kimse yoktur. Halkı da Hz. Musa aleyhisselamı bu durumdan dolayı kınamışlardır. Hz. Musa ertesi gün utana sıkıla Allahü Teala'nın huzuruna çıkar: “Allah'ım Senden yine Sana sığınırım, bunu Sana söylemekten de utanırım, ancak kavmim bana sen bize yalan söyledin demekte. Onlara nasıl yanıt vereceğim?” diye sorar. Allahü Teala: “Ben yemeğe geldim ya Musa, lakin siz bana ikramda bulunmadınız. Ben yere göğe sığmam ama bir kulumun gönlüne sığarım. Eğer size gelen misafirin teklifini geri çevirmemiş olsaydınız Beni ağırlamış olacaktınız. Bilmiyor musunuz? Ben yoksulların, muhtaçların ve düşmüşlerin yanındayım. Onlara ikram ettiğinizde Bana ikram etmiş olursunuz. Ben susamış kulumun yanındayım. Ona su verdiğinizde Bana su vermiş olursunuz” diyerek yanıtlar.
Sizler koskaca bu ülkenin başısınız devlet demek ana demektir bizlerde staj ve çırak mağdurları olarak devletimizin bizim yaramızı bu haksızlığı son buldurmasını bekliyoruz. Müşkiliyetimizi gidermesini bekliyoruz Sayın Cumhurbaşkanım, sizden tek istediğimiz Cumhuriyetin 100. üncü yılında bizler sizden müjde bekliyoruz. İnanıyoruz ki Yaparsa Reisimiz Recep Tayyip Erdoğan yapar.
Saygılarımızla…"
Sayın Cumhurbaşkanım @RTErdogan ben sizi ziyaret etmeye TBMM geldim kapınızı tıklattım defalarca randevu talebinde bulundum reddedildim Oysa benbir Allah misafi olarak magdurların sesi olarak gelmiştim ve sizinle konuşmayı malesef beceremedim bir gün Hz. Musa(r.a.)'nın kavmi, ona… pic.twitter.com/rM3x3bJBvc
— EST SEMİHA (@semiha35GS) October 28, 2023