Kamu kurumlarında yıllardır özveriyle çalışan taşeron işçiler, verilen kadro sözlerinin tutulmasını bekliyor. Geçici ihaleler, belirsiz sözleşmeler, eksik yatırılan sigortalar, ücretsiz izinler ve işten çıkarılma korkusuyla yıllardır mücadele eden bu emekçiler, artık geçici çözümler değil, kalıcı bir güvence istiyor.
Taşeron işçileri için kadro meselesi yalnızca bir hak meselesi değil, aynı zamanda insanca yaşama talebidir. Her yıl yenilenen ihaleler nedeniyle iş güvencesi olmadan çalışan binlerce taşeron işçi, maaşlarının düzensiz yatmasından sigorta primlerindeki eksikliklere kadar birçok sorunla karşı karşıya. Üstelik iş güvencesi olmaması, onları her an işsiz kalma tehlikesiyle burun buruna getiriyor.
Daha önce defalarca dile getirilen ve çözüm için söz verilen taşeron meselesi, hala belirsizliğini koruyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in, “Taşeron işçilerinin sorunlarını çözeceğiz, hazırlıklarımızı yaptık” sözleri arşivlerde dururken, sahada hala bir adım atılmış değil. Deprem, ekonomik kriz ve çeşitli gündemler nedeniyle sürekli ertelenen bu mesele, artık oyalanacak bir konu olmaktan çıktı.
Kamu taşeron işçileri, devletin kendilerine sahip çıkmasını bekliyor. Kadro güvencesi, sadece taşeron işçilerin hayatını iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda kamu hizmetlerinde daha verimli ve sürdürülebilir bir çalışma düzeni oluşturacaktır. İşçilerin sesini duymak, onları geçici çözümlerle oyalamak yerine kalıcı bir güvence sağlamak, devletin asli sorumluluklarından biri olmalıdır.
Artık oyalamaya son verilmeli ve taşeron işçilerinin hakları teslim edilmelidir. Çünkü taşeron işçisinin derdi koltuk değil, ekmektir.