Emeklilikte Yaşa Takılanlar düzenlemesinin Meclis'te görüşülüp onaylanmasının ardından Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Sözleşmeli olarak çalışan 458 bin 615 çalışanın kadroya geçilmesiyle ilgili düzenleme geçtiğimiz aylarda yürürlüğe girmişti.
90 bin işçiye kadro verilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmanın tamamlanmasının ardından konu TBMM Genel Kurulu’nda görüşüleceği bilgi verildi.
Seçi öncesi KİT, taşeron ve belediye şirket işçilerinin kadroya alınma gibi bir durum söz konusuyken gözler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e çevrildi.
"TAŞERON İŞÇİLERİN KADRO BEKLENTİSİ DEVAM EDİYOR"
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay da geçici işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili yasal sürecin başlamasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
Kapsam dışında kalan taşeron işçilerin kadro sorunun devam ettiğini belirten Atalay, "Çalışma hayatıyla ilgili taleplerimizin tamamına yakını halloldu. KİT'lerdeki taşeronlar ile kamuda kapsam dışında kalan taşeron işçilerin kadro beklentisi devam ediyor." dedi.
İşçi, işsiz ve emeklilerin toplumun yaklaşık yüzde 60'ını oluşturduğuna dikkati çeken Atalay, "TÜRK-İŞ'in üye sayısı birçok partinin üye sayısında fazla ama kimse bize bir şey sormuyor. Bunun kabahati, işçiler olarak bizde. Biz sorunlarımızı çözmek için hep ağlayacak mıyız? Biz toplumun yüzde 60'ıyız ama Mecliste üç tane işçi yok. Bunun kabahatlisi de biziz. Biz, emeğimizden yana olmak durumundayız. Biz bunu yapamazsak ağlamaya devam ederiz."
"BİR ÜLKEDE SAVAŞ VARSA ORADA İŞ VE İŞÇİ YOKTUR"
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ise işçi sınıfının sorunlarının çözümünün uluslararası birlik ve örgütlü mücadeleden geçtiğini belirterek, bunun için işçilerin ulusal ve uluslararası düzeyde birliğini güçlendirmesi gerektiğini söyledi.
Ekonomik kriz ve savaşların bedelini en fazla işçiler ve yoksul halk kesimlerinin ödediğini vurgulayan Kavlak, şöyle konuştu:
"Savaşların bedelini, emeğiyle geçinenler, işçiler, işsizler, yoksullar ağır bir biçimde ödüyor. O halde, artık bir gerçeği yüksek sesle dile getirmeliyiz; bir ülkede savaş varsa orada aş yoktur, iş yoktur, işçi yoktur, sendika, hak ve özgürlükler yoktur, insanca bir yaşam yoktur. İşte bu nedenle ülkemin kurucusu, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vurguladığı gibi hem kendi ülkelerimizde hem de tüm dünyada barışı savunmalıyız."