Kamu kurum ve kuruluşlarında Yardımcı Hizmetler Sınıfı'nda (YHS) görev alan personeller kamunun üvey evlatları olduklarını, içlerinde büro işlerini yapabilecek ön lisans, lisans ve yüksek lisans mezunu kişilerin olduğunu söyleyerek bir defaya mahsus statü değişikliği yapılmasını talep ediyor.
Çok ağır şartlarda, mobing altında, görev tanımı olmadan çalışmakta olan YHS personelleri görev tanımları olmasını ve eğitim durumlarına göre statü değişikliği yapılmasını istiyor.
YHS personelleri çalıştıkları ya da çalışmak istedikleri kurumlarda Görevde Yükselme Sınavı açılmaması, açılsa bile mülakat ve derece kademe sorunundan dolayı açılan kadro sayısının yetersizliğinden ötürü kariyerlerinde yükselme imkanı bulamamakta.
Taşeron ve sözleşmeli personele kadro konuları sık sık gündem olurken ve çalışmalar yürütülürken birçok alanda çalışan Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin dikkate alınmaması da YHS adı altında çalışan personelleri kötü etkilemekte ve iş motivasyonlarını düşürmekte.
Uzun zamandır seslerini yetkililere duyuramayan, duyursalar bile görmezden gelinen yardımcı hizmetler sınıfı personelleri yaşadıkları mağduriyete 'dur' demek için kendi derneklerini kurma kararı aldı. Yardımcı Hizmetler Sınıfı Derneği, YHS personellerinin hak ettiği çalışma şartlarına kavuşması, statü değişikliği gibi taleplerinin yerine gerilmesi için birçok mecrada yetkililere seslenirken sahada da aktif olarak çalışmalar yürütüyor.
Yardımcı Hizmetler Sınıfı Derneği, son olaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdıkları şu mektupla taleplerini yineledi:
Doğuda Kingan dağları, Batıda Hazar Denizi, Kuzeyde Sibirya, Güneyde Hindukuş dağları arasında kalan; şimdilerde tarih kitaplarında Orta Asya denerek hafızamızdan azar azar silinen o yerin adı Türkistandır. işte bu kutlu topraklarda ilk Türk devletini kuran atam Teoman, kendisinden sonra on altı Türk devletinin kurulacağını, on beşinin yıkılacağını son türk devleti osmanlı devletini yıkmak için yedi düvelin birleşerek Türk'ü yeryüzünden silmeye and edeceğini sanıyorum ki bilmiyordu.
Şair Yahya Kemal'in, ''Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu, budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın.'' diyerek bir ölüm kalım savaşı veren devletimizin soyundan Mustafa Kemaller, çöl aslanı Fahrettin Paşalar, Çanakkale kahramanı Cevat çobanlar ve nicelerini çıkarıp bu işgali durduracağını sanıyorum ki bilmiyordu. Adriyatik'den Hint denizine üç buçuk saat ezanları susmayan toprakları Türk milletine armağan edip son olarak o meşum savaştan sonra Anadolu'yu kurtarabilen Türk devletinin tıpkı o günlerde olduğu gibi şimdi de yedi düvelin karanlık hesapları olduğunu sanıyorum ki tahmin edemezdi. İşte son türk devletinin Cumhurbaşkanı olarak Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, İslam'ın kılıcı, mazlumların koruyucusu ve hamisi olan yükü dağ, tasası okyanus o büyük makamda bulunuyorsunuz.
Bizler 657 sayılı devlet memurları kanununda Yardımcı Hizmetler Sınıfında bulunan 140 bin çalışan, 100 bin de emekli olmak üzere ortalama 250 bin kişilik gariban memurlarız. 1965 şartlarında oluşturulan bünyesinde berber, aşçı, elektirikçi gibi alanında mahir olan ancak bu ve nevi hizmetlerin dışında çay, temizlik gibi işlerde çalıştırılan, amirlerin özel işlerinde dahi kullanılan ve görev tanımı olmayan kendi vatanında köle, kendi vatanında paryalarız. Bugün bir çoğumuz lise ve üniversite mezunudur.
Yine bugün taşeron işçilerin, toplum destekli personellerin, İŞKUR personellerinin yaptığı temizlik ve angarya işlerin tamamını onlarla birlikte yapıp aynı zamanda muhasebe, fotokopi, icra dosyalarını bile hazırlayan, müdürlük yapan, bölüm sorumluları gibi sorumluluk alanlar da mevcuttur. Ama bizim bir görev tanımımız yok. Değişen her amirin farklı bir mobbingine maruz kalan, ne iş yaptığı sorulduğunda cevap veremeyen bu yüzden istediği kızı dahi alamayan, en düşük maaşı alan o kürek mahkumları biziz.
Ama biz biliyoruz ki cumhurbaşkanımız mazlumların ve ezilenlerin her zaman yanındadır. Biz biliyoruz ki cumhurbaşkanımız düşen birini görüp te ona elini uzatmamış olsun.
Sayın Cumhurbaşkanım, 6 şubat depremlerinden sonra yatağımıza yatmaktan, yemek yemekten nasıl utanıyorsak yaralarımızı saramadan bu mektubu yazmaktan inanın çok utanıyoruz.
2005 AK Parti ve iktidar ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'nin 2018 ve 2023 yine MHP ve Yeniden Refah Partisi'nin seçimler öncesinde verdiği Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması için verdiği söz ne yazık ki şimdiye kadar tutulmadı. Biz yardımcı hizmetler sınıfı memurları olarak bir defaya mahsus eğitim durumlarımıza göre genel idare sınıfı ve teknik hizmetleri sınıfına geçmek istiyoruz. Türkiye yüzyılına yakışmayan yardımcı hizmetler sınıfının bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz.
Kanun Hükmünde Kararname ile mübaşirlerin yine sizin takdirinizle genel idare hizmetlerine geçişi gibi ilkokul-üniversite ayrımı yapılmasını istemiyoruz. İstiyoruz ki kimse mağdur olmasın, istiyoruz ki gerçek memur olalım. Yardımcı Hizmetler Sınıfı'nda KPSS den 80 ve üzeri almışlar, engelli bireyler, şehit-gazi yakınları, yetim çocuklarının oluşturduğu yardımcı hizmetler sınıfı memurları olarak bir müjde de biz bekliyoruz dudaklarımıza sardığımız besmeleyle. Mühür kimdeyse Süleyman O'dur. Saygı ve hürmetle.