Uzun zamandır yetkililerin verdiği kadro sözlerinin yerine getirmesini bekleyen belediye şirket işçisi zabıta destek personelleri etkili bir adım atılmamasına tepki gösteriyor. Çalıştıkları kurumda adeta ikinci sınıf çalışan muamelesi gördüklerini belirten zabıta destek personelleri, çalışma koşullarında iyileştirilme yapılmasını talep ediyor.
Zorlaşan yaşam koşullarından dolayı maddi ve manevi sıkıntı yaşayan belediye şirket işçisi zabıtalar, aynı işi yaptığı kadrolu kişilerle eşit haklara sahip olmak istiyor. Kadrolu çalışanlarla aynı işi yaptıklarını belirten belediye şirket işçisi zabıtalar yaşadıklarının adaletsizlik olduğunu belirterek norm kadroya geçmeyi talep ediyor.
Birçok mecrada yetkililere seslenen zabıta destek personelleri eşit işe eşit hak ve eşit maaş ile çalışmayı talep ediyor.
Zabıta destek personelleri, maddi ve manevi olarak şirket zabıtasının çalışma sorunlarını anlatırken kadroya alınmasının gerekçeleri ve zorunluluğunu şu sözlerle dile getiriyor:
"Belediyeler 2000 li yılların başlarında ilk olarak İstanbul ili ve ilçe belediyelerinde, zabıta memuru ihtiyaçlarını karşılayabilmek için 657 dmk ve belediye zabıtası yönetmeliği ile belirlenmiş olan istihdam modelinin dışına çıkarak 4734 sayılı kamu ihale kanunu çerçevesinde taşeron şirketler üzerinden ihale yöntemiyle mal ve hizmet satın alma yoluna gidilip yeni bir istihdam modelini hayata geçirmişlerdir. Böylece belediyelerde yıllar geçtikçe bu model yaygınlaşmış ve Türkiye geneline yayılmıştır. Zabıta teşkilatının iş ve hizmetlerinin yürütülmesinde zabıta destek personelleri teşkilatın ana unsuru haline gelmişlerdir. Yardımcı hizmetler yanında zabıta memuru eliyle yürütülmesi gereken bütün asli görevler, iş ve işlemler zabıta destek personellerine yaptırılmıştır. 2017 yılında 696 KYK ile bizler taşeron şirketlerden alınıp belediye şirketlerine aktarıldık. Mevcut haklarımızla iyileştirme beklerken daha da gerileme yaşadık.
Belediye yönetimleri kendi icraatlarını yapabilmek adına yeni istihdam modeli ile yeni bir işleyiş tarzı oluşturmuşlardır . Bu yeni istihdam modeli gerek iktidar olsun gerekse muhalefet olsun her iki kesim tarafından kendi yandaşlarına menfaat temin etmek için kullanılmıştır. Taşeron zabıta iken %100 şirket elemanıydık. 696 khk ile %51 'i kamu olan belediye şirketlerine aktarıldık. Peki %49 hisse kimin neden tamamı kamu olmuyor. Bunun cevabını iktidar ve muhalefet çok iyi biliyor. Her iki kesim asla belediye Şirket işçilerini kadroya almak istemiyor.
657 dmk, 4857 sayılı iş kanunu ve ilgili yönetmelik gereği kamuda istihdam şekli haricindeki bu hukuka aykırı model beraberinde bazı hukuksuzlukları da getirmiştir.
İşçi statülü taşeron zabıtaya , zabıta memuruna yaptırılamayan birçok iş ve işlemler artık bu yeni anlayışla rahat bir şekilde yaptırılmıştır.
Peki bu işlemler nasıl gerçekleştirildi belediye yönetiminin elinde ilk başta "kanunu bilmeyen” iş garantisi olmayan, iki dudak arasında çalıştırılan, asla kendisine danışılmayan, verilen emri motamot yerine getiren, hiçbir güvencesi olmayan, bir statü meydana getirilerek gerçekleştirildi. Emir asla sorgulanamaz, bu yanlıştır denilemez di, aksi takdirde derhal iş akdi feshi edilebilir korkusuyla her denileni yapmaktan başka alternatif bırakılmamıştır. Haliyle bu oluşturulan yeni düzenin hükmedici ve uygulayıcıları (başkan, müdür, amir ve şef) eğer emir ve yasakları hukuka uygun ve kamu yararı gözetiyorsa işleyiş açısından hiçbir sorun teşkil etmemektedir fakat şöyle bir durum söz konusu ki sonuçta bu makam sahibi kişilerin uygulamaları bazen birbirinden farklılık gösterebiliyor.
Bu uygulamalar kamu yararından ziyade kendi kişisel hırs ve menfaatleri doğrultusunda gerçekleşmesi durumunda çok vahim sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Kanuna uymayan bir emir çalışan personelin ve de muhatabı olan vatandaş açısından büyük mağduriyetler oluşturmuştur . Elbette ki her yönetimi hukuksuzluk ile itham etmiyoruz, kanuna yönetmenliğe tüzüğe uyan yöneticilerde vardır. Ama bunun birçok olumsuz örneğini yaşadık ve haliyle bu yaşadıklarımız, psikolojik olarak son derece zorlu süreçler bizlere yaşattırdı. Bizler zabıta memurluğunun birer kalemiye sınıfı olduğunu çok sonraları öğrendik
İşçi statüsüyle zabıta memurluğu yapmanın getirmiş olduğu diğer önemli bir problem de görevde yükselmenin olmayışıdır, eskiden zabıta memurları görevde yükselme sınavlarına tabi tutulur ve başarılı olanlar komiser, amir, müdür şeklinde terfi ederlerdi. Fakat şu an ki durum kıdem, kademe, derece, eğitim , liyakat, sınav ... gözetilmeksizin görevde yükselme ve terfi edişler; başkan, başkan yardımcısı ve müdürün etrafında pervane olan verilen emirleri sorgulamadan motamot yerine getiren kişilerin terfi ettirilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Bu durum haliyle çalışan personel arasında yönetime yakın olup sağ kolu olmak ve akabinde kendi iş hayatının devamlılığını garantiye almak için teşkilat içinde birbirinin üstüne basmalar müthiş bir ispiyon, dedikodu, yönetime yaranma gibi birçok olumsuz durumlara zemin hazırlamıştır.
Böyle bir ortamda çalışma hayatınızda kuruma aidiyet duygusu gelişmez, huzur, verimlilik ,moral, motivasyon, işine adapte olma, empati, adalet, vicdan, hakka hukuka kanuna riayet, pozitif düşünme vizyonel bakış açısı gibi çalışma hayatında olmazsa olmaz prensiplerin birçoğunun maalesef uzağında kaldık. Bu ve benzeri birçok nedenler yaptığınız işin kalitesini düşürüp hizmette aksaklıklara neden olabiliyor . Ayrıca işçi statüsünde olan zabıta destek personeli çalıştırmanın zabıta memurları açısından da dezavantajları vardır . destek personeli olan bir zabıtanın zabıta memurunun başına amir ya da şef olarak şifaen atanması ve talimatlar vermesi haliyle zabıta memurunun moral ve motivasyonunu da bozmakta ondan da verim alınamamaktadır.
Zabıta destek personeli arkadaşlarımızım uzun yıllar çalışması ve ardından kanunları ve işleyişi zamanla kavraması neticesinde kanunsuz uygulamalara itiraz edebilme gücünü kendinde görmesi işçi statüsü ile zabıta memurluğu yapmanın hukuka aykırı olduğunu dillendirmesi sonuç olarak 657'ye tabi olma mücadelesini başlatmıştır. gerek sosyal medyada ve gerekse Ankara ziyaretleri neticesinde siyasi ve bürokratik kişilerle temasa geçilmesi ile birlikte meclis çatısı altında gündem yaratmaya imkan sağlamıştır. fakat bu haklı taleplerimizin çözümü için birçok bakan ve vekilimizden söz verilmiş olsa da herhangi bir girişimin yapılmaması bizi son derece üzmüştür. Birçoğumuz 10 yıla aşkın bu kurumlarda eksik hak ve ücretler ile zabıta memuruyla aynı işi yaptık, işten çıkarılan arkadaşların birçoğu muvazaa davaları açtı ve kazandılar, ayrıca Sayıştay’ın göndermiş olduğu müfettişler birçok belediyede asli ve devamlı olan zabıta hizmetlerinin işçi statüsündeki personellere gördürülmesinin hukuka aykırı olduğu raporlanmıştır bu dava ve raporların her biri kanıt ve emsal teşkil etmektedir. %100 kazanacağımız davalar süreci açılıp tazminatlar kazanılır ise belediye yönetimlerini ekonomik olarak ciddi anlamda külfete sokacağı da aşikardır .
İşçi statüsüyle zabıta memurluğu yaptırılmasının daha anlatmadığım birçok sakıncası vardır. Gücünü kuvvetini dayanağını korumasını kanundan alan kadrolu bir zabıta memuruna usulsüz bir iş yaptıramazsınız .
Fakat; kurumdaki varlığınız pozisyonunuz mevkiiniz makamınız iş hayatınızın geleceği ve devamlılık arz etmesi bir minnettarlığa dayanıyorsa minnet kâr olduğunuz makamın emrini yapmama gibi bir lüksünüz yoktur. Ve bu minnet kârlık kişileri öyle bir hale sokmuş ki huzurlarında el pençe divan durdurtmuştur.
Sonuç olarak devlet yönetiminde bürokrasi ve işleyiş açısından her şey hukuka ve kanunlara uygun olmalı ki hem çalışan açısından hem de hizmet alan vatandaş açısından toplumda huzur, barış, adalet esenlik, muhabbet, yardımlaşma, sevgi, dayanışma, kalkınma, verimlilik ... hasıl olsun. neticede hukuka riayet etmek hukuk devleti olmanın gereğidir. Sosyal devlet anlayışının ve toplumsal hoşgörünün hakim olduğu bir yönetim, bizleri belediyecilikte dünyanın takip ettiği muasır medeniyetler üzerine çıkararak dünya lideri konumuna taşıyacaktır. Evet bizler Türkiye yüz yılından bahsedeceksek önce kendi içimizdeki hukuksuzluklara haksızlıklara eşitsizliklere çözüm üretmek zorundayız bundan dolayı biz eşit işe eşit ücret anayasanın temel ilkesidir diyoruz ve herkese hak ettiği değerin kıymetin verilmesi gerektiği inancını taşıyoruz.
Bu gerekçelere istinaden biz zabıta destek personellerine 657 devlet memuru kadrosunun verilmesi artık birer zorunluluktur. Aksi takdirde devlet işleyişine, bürokrasisine ve geleneğine ters, hukuka aykırı, adaletsizlik doğuran bu durum ile artık devam edilemez. ümit ediyoruz ki devlet büyüklerimiz bu durumun farkındadır ve bir an önce bu konuyu çözüme kavuşturmak için gerekli hassasiyeti gösterip gereğini yapacağını temenni ediyoruz."