Petey
Ben Mikaelsen
Beyaz Balina Yayınları syf: 272. Basım Tarihi: 2014.
Ben Mikaelsen, 1 Aralık 1952 yılında La Paz, Bolivya'da Danimarka asıllı misyonerlerin oğlu olarak doğdu. Ben Mikaelsen, yedinci sınıfa gitmeden kısa bir süre önce ailesi ile birlikte ABD'ye yerleşti. Kötü İngilizce becerilerinden dolayı zorbalıkla karşılaştı. Concordia Koleji ve Bemidiji Eyalet Üniversitesi'nden mezun oldu.
Ben Mikaelsen, 1984 yılından bu yana tam zamanlı yazılar yazıyor ve eşi Connie ile birlikte Bozeman, Montana'da yaşıyor. Ayrıca "Dokunaklı Ruh Ayı" ve "Ruh Ayı Hayaleti" gibi bir ilham kaynağından birkaç kitap yazmıştır.
Beyin Felci olarak bilinen Cerebral Palsy 1830'larda William John Little tarafından tanımlanmış bir hastalık. Hastalığın en az beş farklı tipi olmakla beraber "Spastik" olan çocuklar tüm hasta grubunun %70'ini oluşturur. Bahsini edeceğimiz kitabımızın kahramanı Petey, Serebral Palsi hastası Clyde Cothern'in gerçek hayat hikâyesine dayanan, hasarlı bir bedene hapsolmuş güzel bir ruhun hikâyesini anlatıyor. Kitabın %90'ı gerçek çünkü yazar şartlar gereği bazı isimleri değiştirmiş ve çeşitli özellikleri tek bir kişide toplamış. Çocuk edebiyatı türünde düşünülmüş olsa da büyüklerin de pay çıkarması gereken çok nokta var. Beyin felci ile doğan, doktorların yanlış teşhisleri sonucu zihinsel engelli kabul edilen Petey, başlarda biraz çaba gösterseler de sonraki süreçte daha fazla dayanamayarak iki yaşına geldiğinde ailesi tarafından akıl hastanesine terk edilir. Bu kitaptan öğreneceğimiz çok şey var. Ailesinin bile terk ederek yıllar boyu bir kez bile görmeye gelmediği Petey'in hayatı yapayalnız kimsesiz bir yaşam olur. Hem hiçbir organını kullanamıyor, hem her şeyin farkında ama çevresindeki tüm insanlar onun hiçbir şey anlamadığını zannediyor. Bu nedenle de ömrünün büyük bir bölümünü akıl hastanesinde geçiriyor. Kendi bedenine hapsolmuş bu güzel ruhun yüreğinde sevgi ve umut hiç eksik olmuyor. Herkesi seviyor. Zaman geçtikçe sevgisi herkesi çekiyor. Mevsimler değişiyor, yıllar geçiyor birileri hep geliyor ve gidiyor. Tam 55 yılını kendisinin ifade edemediğinden akıl hastanesinde geçiriyor. Burada hafif zihinsel engelli arkadaşı onun en büyük destekçisi oluyor. Arkadaşı ile bağı kopuyor ama sonra küçük bir çocuğun saf, çıkarsız sevgisi eski dostları bir araya getiriyor. Hayata bakış açınızı sorgulatacak türden bir kitap. Belki edebi anlamda doyurucu bulamayabilirsiniz ancak farkındalık adına akla kazınacak bir eser olduğunu söyleyebilirim. Yorulduğunuzda, her şeyin bittiğini düşündüğünüzde, sıkıldığınızda Petey'i hatırlamayı unutmayın. Basit şeylerle hayata küsmek yerine mutlu olmak için çaba göstermek gerektiğini anlarız belki.