İnsan Olmak
Engin Geçtan
Metis Yayınları. Syf: 184. Basım Tarihi: 2019. İlk Yayın Tarihi: 1983
Engin Geçtan 12 Ocak 1932'de İzmir'de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Geçtan, psikoloji ve nöroloji dallarında ABD'de New York ve Columbia üniversitelerinde beş yıl süreyle uzmanlık eğitimi gördü. Geçtan’ın kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları da bulunuyor. Psikiyatri uzmanı, romancı ve yazar Prof. Dr. Engin Geçtan 86 yaşında yaşamını yitirdi.
İnsan Olmak, ilk kez 1983 yılında yayımlanan Engin Geçtan’ın psikiyatri kitabı. Tam 40 yıl önce bir ziyaretçisinin “Lütfen bizler için de yazın” ricasının üzerine ortaya çıkan bu eser, adından da anlaşılacağı üzere insanlığa yazılmış ve insanı, insan yapan unsurlara değinilmiştir. Bu eserde insan olmak, içinde barındırdığı her durumu ile ele alınmış, bunların üzerinde incelikle durulmuş ve bizleri insan kılan faktörler birbirleriyle çok güzel bir şekilde bağlanmıştır. Neticede kişinin bütün karmaşası, kendi içinde ahenksiz olmasıyla birlikte dışarıda yekpare halinde olup dünyaya karşı bir bütün olmasıdır. Yazarımız ise insanın, var olduğu günden bu yana çözmeye çalıştığı bulmacasını, kendisini meydana getiren komplekslerini gözler önüne sermiş, bizlerin kendimizi anlamlandırmasını sağlamıştır. Geçtan, bunu sağlarken yapımızın ahenksizliğini bir uyum içinde anlatmış, bireyin dışarıda olduğu gibi aslında içinde de bütün olduğunu göstermiş ve buna insan olmak adını vermiştir. Engin Geçtan, insanı oluşturan her bir yapıyı titizlikle incelemiş ve kendi içimizde parçacıklara ayrılmış halimizin her birine değinmiştir. Nasıl ki bir bilim adamı canlıyı oluşturan maddeleri açıklıyorsa, Geçtan da bizi diğer canlılardan ayıran, insan yapan duygularımızı ve davranışlarımızı bizlere göstermiştir.
"İçinde yetiştiğimiz aile yapısı hayatımız boyunca davranışlarımızı nasıl etkiliyor? Neden başka insanlara karşı zaman zaman öfke ve düşmanlık duyuyoruz? Neden bazen kendimizi değersiz hissediyoruz? Neden çoğu zaman kendimizi kaygılı hissediyoruz? Günlük yaşamda sorumluluklarımızdan kaçtığımızın ne kadar farkındayız? Kimi zaman kalabalıkta dahi kendimizi yalnız hissetmemizin altında ne yatıyor? Özellikle ilişkilerimizde verdiğimiz ve vermediğimiz tepkiler, o ilişkiyi nasıl etkiliyor?" gibi insan olmaya dair pek çok sorunun cevabını detaylı olarak bulabileceğiniz bir kitap İnsan Olmak... Kitabı bitirdiğinizde, her şeyden önce kendinizi, ailenizi, çevrenizdeki insanları hatta genel olarak insanı tanıma sürecinde çok önemli kazanımlar elde ediyorsunuz. Kitap boyunca kendi davranışlarınızda fark etmediğiniz pek çok detayı ve nedenlerini öğrenme, sorgulama ve kabullenme süreçleri yaşıyorsunuz. Günlük hayatta evde, işte ve sosyal hayatta diğer insanlarla olan ilişkilerinizde verdiğiniz tepkilerin nedenlerini öğreniyorsunuz. Ve tabii ki, adımız, sanımız, toplumsal statümüz, mal varlığımız, ırkımız, ideolojimiz ve cinsiyetimiz ne olursa olsun aslında davranışsal olarak pek çok yerde aynı hamurdan yoğrulduğumuz, aynı kaynaktan beslendiğimiz ve pek çok hadise karşısında neredeyse aynı tepkileri verdiğimiz gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz...
Eser, okuyucusuna bambaşka bir insan olacağını veya hayatının değişeceğini vadetmiyor ve bununla birlikte böyle bir beklentiye sahip olmamasını da önsözünde şu şekilde belirtiyor: “Bu kitap, öncelikle insanın kendisindeki ve çevresindeki bilinmeyenlerinin sayısını azaltmayı amaçlamaktadır.” Peki, bilinmeyenin sayısını en aza indirgemek birey için ne ifade ediyor buna değinelim. Kişi, bulunduğu dünyayı anlamlandıramadığında bunun sonucunu nasıl davranacağına ve ne şekilde hayatına devam edeceğine çözüm getirememekle ödüyor. Böylesi bir durumda insan, yaşantısını tam olarak gerçekleştirememekle kalıyor ve ilerleyen yaşamda bu durum bilinmeyen pişmanlık ya da genel bir öfke olarak hayata yansıyor. Bizler ise bireyin yaşantısındaki bilinmeyenlerin en aza indirgenmesinin önemini bir kez daha anlamış oluyoruz. Yazarımız ise son derece ehemmiyetli olan bu hususta, bireyin çevresine ve kendisine anlam veremiyor, çözümleyemiyor olmasına yardım ediyor. Adeta okuyucusunun bakışına mana katıyor. Haliyle görüşü anlam kazanan birey, bakarken eskisi gibi bakmakla kalmıyor bununla birlikte kendisinde olan durumlara müdahale etme, onları değiştirme dürtüsü kazanıyor. Kitabın okuyucusuna katkısı ise burada başlıyor, kişi okuduğunun üzerine düşünüp onu özümsediğinde kendisinde yeni kapılar aralanmasına izin veriyor. Geçtan adeta okuyucusuna ışık tutuyor, gördüğü ışığın peşinden gidip keşifler yapması ise okuyucuya kalıyor.
Havva Yorgancı