Milena’ya Mektuplar
Franz Kafka
Can Yayınları. Syf: 400. Basım Tarihi: 2023. İlk Yayın Tarihi: 1952
Franz Kafka, 1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içe dönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu. 1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu.
Kafka ve Milena, Prag’da tanışmışlardır. Milena gazetecidir ve iyi derecede Çek diline hâkimdir. Kafka ile olan dostlukları, Kafka’nın yazılarını Çekçe’ye çevirmesini istemesiyle başlar. Milena, Viyana’da yaşayan evli bir kadındır. Kafka’nın ise hayatına iki kadın girmiş onlar ile nişanlanmış, anlaşamayıp ayrılmışlardır. Mektuplaşmaları önceleri iş görüşmeleri üzerine olsa da ilerleyen zamanlarda bir ilişkiye döner. İkisinin de ortak bir özelliği vardı. Hastaydılar. Franz, Milena’dan önce verem hastalığına tutulmuş, ölümü beklerken şans eseri kurtulmuş görünen hayatını yazılarını yazarak sürdürmüştür. Milena onun bu hasta hayatına bir ışık, geri kalan hayatına devam etmesi için bir tutanak olmuştur. Ancak aralarındaki engel büyüktür. Milena evlidir. Kafka imkânsız aşkına gün geçtikçe bağlanır. Mektuplarda sık sık Viyana’ya gittiğinde Milena ile geçirdiği dört günden bahseder. Ormanda geçirdiği vakitlerden, gezdikleri yerlerden…
Milena ona sürekli Viyana’ya gelmesini söylese de Kafka her seferinde gitme kararı alıp bir süre sonra bu fikirden vazgeçer. Mektuplarda sıkça geçen konu; Milena’nın hastalığının seyri, yazılar, geçirdiği vakitler, güncel olaylar, savaşlar ve Kafka’nın Viyana’ya gitme hayalleridir. Aralarındaki uzak mesafeden sıklıkla rahatsız olduğunu dile getirir. Hatta bir mektubunda, “Bu havayı solumak için göğsümün bu kadar genişleyip daralmasını anlamak imkânsız, bu kadar uzakta olmanı anlamak imkânsız.” diyerek mesafelerin kendinde oluşturduğu derin acıyı vurgular. Kitap sadece Franz’ın mektuplarından oluştuğu için Milena’nın ona karşı olan hislerinde aşk veya merhamet olup olmadığını anlamak zorlaşıyor. Ancak Milena’nın Kafka’nın hastalığı ile ilgili ciddi endişe duyduğu ve ona çok değer verdiği, bir an önce Viyana’ya gelmesini istediği aşikârdır. Franz’ın ona beslediği yoğun duyguların bir temeli olduğu, Milena’nın da hislerinin olduğu her gün mektuplaşmalarından anlaşılıyor. Uzun mektuplaşmalarının sonunda Kafka sürekli hayalini kurduğu Viyana’ya, Milena’nın yanına gidemez ve görüşemezler. Franz’ın hastalığı ilerler. Bir gece rüyasında savaştan kaçan insanların bir trene bindiklerini, bir adamın ona tren bileti verdiğini ve Kafka bu biletiyle trene binmek için gittiğinde bilette “ölüme mahkûm edildi” yazısını görür. Bu rüyadan sonra Franz vefat eder. Milena ile olan dostluklarına şahit olan Max ise bu mektuplara sahip çıkar. Dünya edebiyatına bu kıymetli yazışmalardan oluşan "Milena’ya Mektuplar" kitabını kazandırır. Kafka’nın üslubu, ince mizah anlayışı ve aforizmaları Milena’ya yazdığı mektuplarda sık sık karşılaşılan bir durumdur. Mektuplarda romantik anlayışın bazen bir adım daha ilerisine giderek duygularını metaforlarla anlatır. Kafka 20. yüzyılın egemen olduğu ekspresyonist yani dışavurumcu bir anlayış içerisinde yaşamıştır, üstelik çok da kısa süre yaşamıştır, ancak yazdığı eserlerde bu akımın izlerini görmek, nitekim mektuplarında da görmek mümkündür.
Havva Yorgancı