"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5205 %0.1
36,2455 %-0.31
3.407.265 %5.119
2.964,69 1,01
Ara
İşçi Haber Kültür Sanat Havva Yorgancı'nın kaleminden... Ivan Gonçarov: Oblomov

Havva Yorgancı'nın kaleminden... Ivan Gonçarov: Oblomov

Hem yaşamak dediğin nedir ki; işe gitmek, çalışmak, dedikodu yapmak.. İnsan doğasına uygun mu? Yaşamaya zaman kalmaz yoksa. Yaşamak dediğin plan yapmak ve sıcak yatağında yatmak olmalı…

Hepimiz Oblomov doğarız, ama bazılarımız öyle kalır.

Oblomov

Ivan Gonçarov

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Syf: 632 Basım Tarihi: 2006. İlk Yayın Tarihi: 1859

Ivan Aleksandroviç Gonçarov, 18 Haziran 1812'de Rusya'nın Simbirsk (bugünkü Ulyanovsk) şehrinde doğmuş önemli bir Rus romancıdır. Gonçarov, zengin bir tüccar ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi ve Moskova Devlet Üniversitesi'nde eğitim aldı. Edebiyat dünyasında en çok tanınan eseri "Oblomov"dur. Gonçarov, aynı zamanda başarılı bir çevirmen ve eleştirmen olarak da tanınır. Batı edebiyatını Rusya'ya tanıtmada önemli rol oynamıştır. 1891'de St. Petersburg'da hayatını kaybeden Gonçarov, ardında derin sosyal analizler ve güçlü karakterlerle dolu bir edebi miras bırakmıştır. Eserleri, Rus edebiyatının klasiklerinden sayılır ve dünya çapında geniş bir okuyucu kitlesine sahiptir.

Oblomov, Ivan Gonçarov tarafından 1859 yılında yazılmış bir roman. Başkahramanı Oblomov adında bir Rus soylusu.

Gonçarov, iyi yürekli bu kahramanı çok seviyor, bunu romanın her satırında hissediyorsunuz. İyi bir dost, vefalı bir âşık, kendisine kötülük edenlere dahi insanca davranma erdemliliğinde olan bir insan, herkesin hayatın koşuşturmacası içinde fark edemediği gerçekleri yattığı yerden fark eden bir filozof...

Peki Oblomovluk nedir? Salt tembellik diyebilir miyiz? Yoksa kurulu düzene karşı bilinçli olarak hiçbir şey yapmamaya odaklanarak bitip tükenene kadar kendi içine kapanmak mıdır? Bu kitabı okuyup da Oblomovluk kavramıyla meşgul olmayan, kendinde bunların belirtisi var mı diye düşünmeyen yoktur sanırım. İnsan doğuştan tembel midir, çalışmak için ihtiyacı olan güdü kendi içinde var mıdır? Kitapta da Oblomov ve Stolts karakterleri üzerinden iki ayrı dünyayı izleme imkânı buluyoruz. Burada, Oblomov ve Stolts’un yetiştirilme tarzlarının birbirine taban tabana zıt olduğunu ve çocuğun gelecekteki yaşamı hakkında ne kadar etkili olduğunu görebiliyoruz. Bir tarafta korumacı, verimsiz bir yetiştirme tarzı, diğer tarafta ise kendi ayakları üzerinde duracak şekilde yetiştirilen çocukların hayatına ne kadar etki edebileceği çarpıcı şekilde ortaya konmuş.

Kitap, klasik bir Rus romanı gibi diyalog ağırlıklı, akıcı bir anlatımla bizi Oblomov’la tanıştırıyor. Bir tiyatro sahnesi gibi alakalı, alakasız bir sürü insan eve girip çıkarken kahramanımız yatağında yatmaya devam ediyor. Neden? Plan yapıyor çünkü. Neler yapacağını planlaması lazım önce. Hem dışarısı soğuk, bu yüzden çıkmak istemiyor. Gözlerini kapayan maymun gibi yorganı üzerine çekmek istiyor yalnızca. Hem yaşamak dediğin nedir ki; işe gitmek, çalışmak, dedikodu yapmak.. İnsan doğasına uygun mu? Yaşamaya zaman kalmaz yoksa. Yaşamak dediğin plan yapmak ve sıcak yatağında yatmak olmalı…

Gonçarov romanı yazarken sabrı zorlanmış mıdır, bilemiyoruz. Ama tembelliğin bu kadarına okurun sabretmesinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Fakat kahramanımız bizi zorlamaya devam ederken, yazarın bu miskinliğin kötü olduğunu bize direkt söylememesini çok değerli buluyorum. Edebiyatı değerli kılan bu tarafsızlık hakkında Çehov; “At hırsızlarını tasvir ederken benim, ‘at çalmak kötü bir şeydir’ dememi istiyorsun. Ama bu zaten ben söylemeden de yıllardır bilinen bir şey. Bırakın yargıçlar yargılasın onları; benim görevim sadece onların ne tür insanlar olduğunu göstermek,” demiştir. İşte yazarın buradaki tarafsız duruşu bizi Oblomov’u anlamaya, kahramanın olumlu ve olumsuz yönlerini görmeye çağırır. Kitabın felsefi arka planının sadece bu iki karakter davranışlarıyla sınırlı olmadığını söyleyebiliriz. Olga ve İlya İlyiç arasındaki sevgi/aşk ve evlilik sorgulamaları da bir deneme kalitesinde iddialı fikirlere sahipti. İlk önce parkta baş başa yapılan uzun diyaloglarla ve sonra mektupla devam eden bu sorgulamalar, iki kahraman üzerinden çok kuvvetli mesajlar veriyor bizlere. Yine Stolts ve Olga evliliği üzerinden durağanlık ve mutluluğun ne olduğu çok güzel aktarılıyor. Kendi evliliklerini değerlendirirken kullanmış oldukları; “Mutlu değilim doğru. Mutluluğumun çok fazla oluşu mutluluk duymama engel oluyor,” ifadesi son derece çarpıcıydı. Aynı zamanda ortak arkadaşlarının düştüğü duruma üzülerek dışarıdan bir bakışla yapmış oldukları yorumların kitabın bütünlüğüne katkı sağladığını söyleyebiliriz.
 

Havva YORGANCI

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *