Havva Yorgancı
"Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan, fark et."
Körlük
Jose Saramago
Kırmızı Kedi Yayınları syf: 331, İlk Yayın Tarihi: 1995, Basım Tarihi: 2022, Okunma sayısı: 103,2 bin
Nobel Ödüllü Portekizli Yazar Jose Saramago Azinhaga, Santarém, Portekiz, Lizbon kentinin kuzeyindeki küçük bir köy olan Azinhaga (Ribatejo) 16 Kasım 1922 ‘da doğdu. Yoksul bir köylü ailenin oğlu olarak büyüdü. Ailesiyle birlikte taşındığı Lizbon'da öğrenim gördü. Öğrenimi sırasında kırsal kesimde çalıştı. Ekonomik sorunları nedeniyle okulu bıraktı. Makinistlik eğitimi aldı. Teknik ressamlıktan redaktörlüğe, editörlüğe ve çevirmenliğe kadar birçok işte çalıştı. Bir yayınevinde, yayın hazırlığı ve üretim departmanın da görev yaptı. Diario ve Lisboa gazetelerinde kültür editörü olarak çalıştı. Siyasi yorumlar yazdı. Portekiz Yazarlar Birliği'nin yönetim kurulunda görev üstlendi. 1976'dan sonra kendini tümüyle kitaplarına verdi. 1993'te Kanarya Adaları'nda Lanzarote'ye yerleşti. Pilar del Rio ile evlendi. İlk romanı Günah ülkesi (Terra do Pecado) 1947'de yayınlandı. Yazarın romanları ve denemelerinin yanı sıra iki şiir kitabı ve oyun kitapları da vardır. Saramago, 1998 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı. Yazarın biçemi gayet dikkate değerdir. Düz yazılarında, noktalama işareti olarak nokta ve virgülden başkasını kullanmaz. Anlatım dili de oldukça muzipçedir; bu da okuyucuyu yazara bağlayan bir diğer etkendir. Ünlü yazar 87 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Körlük toplumun içine düştüğü beklenmedik bir felaket sonucu yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi sistemler içinde insanların nasıl birçok şeye kayıtsız hale geldiklerini anlatır. Alışageldiğimiz nükleer savaş, sebebi bilinmeyen veya bir deney sonucu yayılan hastalıklar vs. gibi bilindik bir konu olmaması, aksine daha gerçekçi, herkesin hayatında en az bir kere kendi açısından düşündüğü, belki de en çok korkulan engellerden biri olarak görülen, tüm insanların çok net olarak rahatlıkla hissedebileceği şekilde bir kıyamet sonrası. Buna sebep olan ise ansızın ortaya çıkan "beyaz körlük" salgınıdır. Salgınla beraber insan yaşamının nasıl bir vahşete dönüştüğünü, örgütlenmiş insanların bir ekmek kırıntısı için hayatta kalma çabalarını, öldürücü olmasa da bütün etik değerleri yok ettiğini, umudun, ahlak anlayışının, sabrın, hoşgörünün günden güne tükenişini anlatıyor. Maddi körlüğün özelinde nasıl manevi körlük yaşadıklarını sonra nasıl bir zavallıya dönüştüğünü, sadece gözlerinin mi yoksa insanlığın mı kör olduğunu bizlere sunuyor. Romanda ilk olarak bir sürücü, ardından da diğer insanlar aniden kör olur. Bu korkunç durum karşısında, yetkililer paniklemekte ve karantina önlemleri almaktadır. Kahramanlarımız arasında, salgından etkilenmeyen bir kadın, kör olmadığını iddia eden bir doktor ve ona rehberlik eden bir adam bulunmaktadır. Bu üçlü, karantina altındaki şehirde yaşanan kargaşa ve insanların içgüdüsel tepkileriyle başa çıkmaya çalışırken, dayanışma ve insan doğasının gerçek yüzü hakkında derin düşüncelere dalar. Şehirdeki koşullar giderek kötüleşip, insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamak için savaşırken, ahlaki değerler ve insanlık halleri sorgulanır. İçlerindeki en karanlık düşünceleri ve en çirkin davranışları açığa çıkarırken, aynı zamanda bir umut ışığı da parlamaktadır: Bazıları, zorlu koşullarda bile insanlığın ve merhametin var olduğunu kanıtlar.
"Körlük", okuyucuları insan doğasının derinliklerine götüren, güçlü bir toplumsal eleştiri ve insanlık hallerinin çarpıcı bir portresidir. Saramago'nun benzersiz üslubu, okuyucuyu sarsarken aynı zamanda düşündürür ve kitabı unutulmaz kılar.