Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
3 Mayıs 1957 tarihinde Trabzon'da doğdu. İlk ve orta tahsilini aynı kentte yaptıktan sonra Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1979). Dört yıl lise öğretmenliği yaptı. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak girdi. (1985). Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü Halide Edib Adıvar'ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili konulu doktorasını tamamladı (1987). Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Şair Nigar Hanım konulu çalışmasıyla doçent oldu (1995). 1998'den itibaren aynı fakültede açılan Türkçe eğitimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Nazan BEKİROĞLU 4 Mayıs 2001'de profesör olmuştur.
Timaş Yayınları. Syf: 536. Basım Tarihi: 2021. İlk Yayın Tarihi: 2020.
Acının, gurbetliğin, vefanın, fedakârlığın, sevdanın, yolların kitabı bu. Öyle ki içinde kaybolup yine içinde kendinizi bulduğunuz bir hikâye. Bazı romanlar vardır, içinde sadece olay örgüsünü barındırmaz. O olayları besleyen tüm detaylara okuyucunun hâkim olmasını sağlar ve farkında olmadan çok şey öğretmiş olur. Savaşın o çok yüzlülüğü, o hırçınlığı, o tarifsiz acısı. Savaştan kaçan insanların çaresizliği. Evlatlarını savaşa yollayan anaların hayattan kopuşu. Ve geride kalanların, gidenlere dair umutları… Beklemenin günden güne yüreği ağırlaştırmasının yanında, umut etmenin o kabullenmeyişine tanıklık ediyoruz kitapta.
Trabzonlu bir ailede ölen anne babası tarafından anneannesine ve dedesine emanet edilmiş olan Zehra ve İsmail'i tanıyoruz ilk önce. Zehra kitabın başında çocuk denecek yaşta. Bir yandan da Azerbeycan Türkü olan ve Taht-ı Süleyman'da bilinen bir halı tüccarı Mirzahan'ın oğlu olan delikanlı Setterhan'ı tanıyoruz. İkisinin de başlarına gelmeyen zorluk kalmıyor. Aşk acısı, göç, savaş, memleket özlemi, sevdiklerini kaybetmek... Bir an ikisi hiç tanışamayacak zannediyorsunuz. Bu sayede sonunu bildiğiniz bir yaşam öyküsü sizi şaşırtmayı çok iyi başarıyor. Bu süreçte bir sürü karakter tanıyorsunuz ve hepsi de kendine has, bir o kadar da aynı acıların çilesine mensuplar. Gerçeklik tam kıvamında: Kimse kimseden farksız değil insan olarak, duygularımız hep ortak ama bir o kadar da bambaşka hayatlar yaşıyoruz, farklı bakıyoruz hayata. Bunu hatırlıyorsunuz okurken. Yemeklerinden çarşılarına, siyasi durumlarından dillere kadar bir sürü çeşitlilik okuyorsunuz. Ateşperestlerden, farklı mezhepten, tarikattan, Müslümanlara ve dinle alakası olmayan gruplara... Birden fazla inanç, felsefe geçiyor ayrıntılarda. Hiçbirini yermeden, kırmadan yazmış Nazan Hoca. Tiflis, İran, Trabzon, İstanbul, Batum, Şıraz, Yezd, Tebriz, Taht-ı Süleyman... Birçok coğrafya ve birbirine karışmış milletten insanları tanıyorsunuz. Peki kitap çok mu iyimser, çok mu neşeli? Hayır. Çok gerçekçi ve size yalnız olmadığınızı, insanların var olduklarından beri acı çektiğini, yorulduğunu, tükendiğini gösteren ama umudu da tattıran bir kitaptı Nar Ağacı.