"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
34,2549 %0.1
37,1235 %0.27
2.302.683 %-1.64
3.016,66 0,81
Ara
İşçi Haber Kültür Sanat Havva Yorgancı'nın kaleminden... Victor Hugo: Bir İdam Mahkûmunun Son Günü

Havva Yorgancı'nın kaleminden... Victor Hugo: Bir İdam Mahkûmunun Son Günü

"...Suçlu, yüreğiniz temiz mi?"

Bir İdam Mahkûmunun Son Günü

Victor Hugo

Victor Hugo 26 Şubat 1802'de Fransa'da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra kendini tümüyle edebiyata adadı. 1824 yılında Fransız coşumcularının (romantikler) yayın organı olan La Muse Française dergisini kurdu. Cenacle adını taşıyan coşumcu sanatçılar çevresinin üyesi ve onun odak noktası oldu. 1830-1843 arasında en verimli dönemlerinden birini yaşadı. Romanları, tiyatro yapıtları ve şiirleriyle başarıdan başarıya koştu. 1831'de Notre Dame de Paris (Paris'in Notredame Kilisesi) adlı büyük romanını yayımladı. 1841 yılında Fransız Akademisi'ne üye seçildi. Çok sevdiği kızı Leopoldine'nin 1843'de kazayla boğularak ölmesi üzerine 1852'ye dek yeni yapıt vermedi. 1848 Devrimleri'nden sonra parlemento üyeliğine seçildi. 3. Napoleon'un hükümet darbesini engellemeye çalıştı, başaramayınca 1851 yılında Belçika'ya kaçmak zorunda kaldı.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Syf: 120. Basım Tarihi: 2023. İlk Yayın Tarihi: 1829.

Victor Hugo romantik akımın en ünlü isimleri arasında yer alan, Fransa'nın en büyük yazarları arasında kabul edilir. Henüz 25 yaşlarında Place de Gréve meydanından geçerken bir giyotinle idam olayına tanık olur. Halkın toplanmış bir şekilde, giyotinle idam cezasını bekleyen bir adamın önünde merak ve heyecanla beklemelerine bir anlam veremez. Adamın boynu kesildikten sonra korkuya kapılan Hugo, halkın bu infazı alkış ve ıslıklarla kutlamasını ise hayatı boyunca unutamayacaktır. Daha sonra ülkede idamın kalkması için sesini duyuracak bir roman tasarlar ve henüz 27 yaşındayken ismini vermeden yayımlatır romanını ve bu kitap ülkede tam anlamı ile kaosa neden olur. Çünkü hâkimler ve devlet hiyerarşisi bu kitabın yasaklanmasını ve toplanmasını emretse de Hugo daha sonra bu kitabını ölüm cezasının insanlık dışı yönünü göstermek amacıyla yazdığını belirttikten sonra birkaç aydın kişinin ve halkın da desteğini alarak en azından Gréve meydanında yapılan giyotinle idamın 1832 senesinde son bulmasına vesile olur. Fransa'daki son idam mahkûmu Hamida Djandoubi'dir ve 10 Eylül 1977'de infaz edilmiştir. Fransa'da idam cezası 1981 yılında kaldırıldı. Kitap, bir delikanlının birisini öldürmek suçundan giyotin ile idam cezasına çarptırılması ile idam saatine kadar bulunduğu ruhsal bunalımlarını anlatır. Suçunun detayını paylaşmaz ancak cinayet işlediğini de inkar etmez. Avukatı temyize giderek idam cezasını ömür boyu kürek mahkûmiyetine dönüştürmeye çalışsa da delikanlı kürek mahkûmu olacağına idam cezasına çarptırılmayı tercih ettiğini söyler. Daha sonra bu düşüncesinden pişmanlık duyacaktır. Çünkü annesi, eşi ve bir de küçük kızını geride bırakmanın acısını yüreğinde hissettikçe hücreden kaçmanın planlarını kurar ancak bunun mümkün olmadığına inanarak kaderine mahkûm olur. Edebiyatın gerçekten de toplum düzenini yıkabileceğini çok etkileyici bir şekilde gösteriyor Hugo bize, okurken o kadar karakterle bütünleştim ki hadi be lütfen son anda karardan vazgeçilse Dostoyevski gibi idam cezası kürek cezasına dönüşse diye diye bitirdim kitabı. O medeni dediğimiz Avrupa'nın Fransa'sının ne kadar çağ dışı bir topluluk olduğunu Hugo önsözünde o kadar vurucu cümlelerle söylüyor ki etkilenmemek mümkün değil. Özellikle hassas bünyeniz varsa önsözü okumamanızı öneriyorum. Hugo 30 sayfalık bir önsöz yazmış ve ülkesini yerden yere vurmuş, özellikle giyotinle idamın kör bıçaklarla edildiğini ve boynu kopmayan suçluların boynunu bedenlerinden ayırabilmek için ayakları ve başından çekerek vahşice bir insanı katletmelerini, hem de son derece yasal ve halkın coşkuyla, alkışla bu durumu karşılamasını tüylerim diken diken okudum!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *