İzmir'in en eski yerleşimlerinden biri olan Ulucak Höyüğü'nde devam eden kazı çalışmaları, bölgenin tarihine ışık tutan önemli bulgulara ev sahipliği yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kemalpaşa Belediyesi ve Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nin desteğiyle yürütülen kazılarda, 8 bin 850 yıl öncesine ait izler gün yüzüne çıkıyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Özlem Çevik, çalışmalara ilişkin önemli bilgiler verdi.
Ulucak Höyüğü’nün Tarihi Önemi Nedir?
Ulucak Höyüğü, Batı Anadolu’nun ve İzmir’in en eski yerleşimlerinden biri olarak, M.Ö. 6 bin 850 yılına tarihleniyor. 1100 yıl boyunca kesintisiz olarak iskan edilmiş olan höyük, Batı Anadolu'nun en eski çiftçi köy yerleşimi olarak büyük bir öneme sahip. Prof. Dr. Özlem Çevik, "Ulucak Höyüğü, günümüzden 8 bin 850 yıl önceye ait bir yerleşim ve bu yıl kazılarda önemli buluntulara ulaşıyoruz" diye belirtti. Çevik, bu yılki kazıların Bakanlığın "Geleceğe Miras" projesi kapsamında uzun bir dönemi kapsadığını söyledi.
Kazılarda gün yüzüne çıkan buluntular, özellikle binanın bilinçli olarak yakılıp, içerideki nesnelerin de bilinçli bir şekilde bırakıldığını gösteriyor. Prof. Dr. Çevik, "Yanmış bir bina ve içinde geniş bir envanter ele geçirdik. 10'dan fazla kap, bol miktarda tahıl ve ilginç şekilde kaplumbağa kabuğu ve kemik spatulalar bulundu. Bu buluntuların rastlantısal olmadığı, bilinçli olarak bırakıldığına inanıyoruz" dedi.
Ulucak Höyüğü’nde, terk ritüelleriyle ilgili çarpıcı buluntular ortaya çıkıyor. Çevik, "Binaların, inşa edilip yaşamaya başladıklarında, insanlar gibi düşünülüp, kullanım süresi tamamlandığında 'ölüyor'. Binaların yakılmadan önce içine belirli nesneler bırakılıyor" diye belirtti. Bu ritüel, aynı zamanda binaların 'insan gibi' düşünüldüğünü ve antropomorfize edildiklerini gösteriyor.
Kaplumbağa ve Kemik Oraklar: İlginç Buluntular
Bu yılki kazılarda, kaplumbağa kabuğu ve kemik orakların bulunması dikkat çekici. Prof. Dr. Çevik, "Kaplumbağaya vurgu yapılması, çok batıda, Şanlıurfa'daki Nevali Çori Höyüğü'nde görülen bir tema. Bu kadar batıda kaplumbağaya vurgu yapılması oldukça ilginç" dedi. Ayrıca, kemik orakların ve kesici taşların bulunması, bölgenin eski insanlarının tarımsal faaliyetlerde kullanılmış olduğunu gösteriyor.
Kazılarda bulunan çömlek kırıkları, taş malzemeler ve buğday gibi tarım ürünleri, Ulucak Höyüğü’nün geçmişine dair önemli bilgiler sunuyor. Prof. Dr. Özlem Çevik, kazıların bölgenin erken tarıma dayalı kültürünü ve ritüel pratiklerini anlamaya yönelik büyük katkılar sağladığını belirtti.
Ulucak Höyüğü’nde yapılan bu kazı çalışmaları, İzmir’in kültürel ve tarihsel mirasına büyük katkı sağlıyor. Geçmişe dair bilinmeyenleri ortaya çıkaran bu buluntular, aynı zamanda bölgenin insanlık tarihindeki önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Çevik, "Bu kazılar, tarih yazımında önemli bir yer tutacak ve daha fazla bilinçli araştırma yapma imkanı sunacak" dedi.
Ulucak Höyüğü’nde yürütülen kazı çalışmaları, hem arkeolojik hem de kültürel açıdan oldukça değerli buluntulara ev sahipliği yapmaya devam ediyor.