"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
17°
34,2813 %-0.01
37,0660 %0.09
2.319.684 %-0.282
3.025,01 -0,10
Ara
İşçi Haber Kültür Sanat Kazım Koyuncu hayata veda edeli 19 yıl oldu

Kazım Koyuncu hayata veda edeli 19 yıl oldu

Sanatçı Kazım Koyuncu’nun hayata vedasının üzerinden üzerinden 19 yıl geçti. Albümlerinde Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eserlere de yer veren Koyuncu, şarkıları ve kişiliğiyle milyonların sevgisini kazandı.

"Şair ceketli çocuk" olarak tanınan, devrimci sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 19 yıl geçti.

Müzisyenliğinin yanı sıra söz yazarlığı ve oyunculuk da yapan Koyuncu, Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eseleri de seslendirdi. 

Koyuncu, Karadeniz Sahil Yolu inşaatına karşı Rize ilinin Fındıklı ilçesinde düzenlenen eylemlere de destekte bulunmuştu.

Bir röportajında "Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem" ifadelerine yer vermişti.

2004 yılında kanser teşhisi konulan devrimci sanatçı, 25 Haziran 2005'te hayata gözlerini yumdu.  

MÜZİĞE MANDOLİNLE BAŞLADI

Kazım Koyuncu 7 Kasım 1971 tarihinde Artvin’in Hopa ilçesinin Pançol (Yeşilköy) köyünde dünyaya geldi. Altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olan Koyuncu, üniversite yıllarına kadar Hopa’da yaşadı. “İnsanların okuduğu şeylerden bir vicdan oluşur” diyen Koyuncu, ilkokul yıllarından beri okumaya meraklıydı. Müzikle ve kitaplarla iç içe bir çocukluk geçiren Koyuncu için oldukça zorlu geçen yıllar da oldu. Belki de en büyük zorluk Kazım Koyuncu’nun babası Cavit Koyuncu’nun 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi sonrası Erzurum’da altı ay boyunca hapis yatmasıydı.

Müziğe, ortaokul yıllarında mandolin çalarak başlayan, ortaokul ve liseyi Hopa’da okuyan Kazım Koyuncu, üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazanınca İstanbul’a taşındı. Kazım Koyuncu üniversitede sadece bir sene okuduktan sonra okuldan ayrıldı. Koyuncu, bu dönemde 1989 senesindeki 1 Mayıs yürüyüşü için bildiri dağıtırken gözaltına alındı ve altı ay boyunca hapis yattı.

Kazım Koyuncu, üniversite yıllarında müzik çalışmalarına ağırlık verirken, 1992'de Ali Enver ile "Dinmeyen" müzik grubunu kurarak ilk profesyonel çalışmalarına imza attı.

KENDİ TARZINI OLUŞTURDU

1993'te sadece müzik yapmaya karar veren Koyuncu, bir dönem tiyatro oyunlarına müzik hazırladı, Karadeniz müziğini rock müzikle birleştirip kendi tarzını oluşturdu. Arkadaşlarıyla "Zuğaşi Berepe" grubunu kuran sanatçı hem yeni grubuyla hem de "Dinmeyen" grubuyla çalıştı.

Grubuyla ilk albümü "Va Mişkunan"ı (Bilmiyoruz) 1995'te yayınlayan ve yeni tarzıyla müzikseverlerin beğenisini kazanan sanatçı, Dinmeyen grubuyla 1996'da "Sisler Duvarı" albümünü, Zuğaşi Berepe ile 1999'da "İgzas" adlı ikinci albümü müzikseverlerle buluşturdu.

"VİYA" 2001'DE MÜZİKSEVERLERLE BULUŞTU

Karadeniz müziğinin sert ve duygusal yapısını eserlerine taşıyan Koyuncu'nun, "Dido" adlı şarkısının da yer aldığı ilk kişisel albümü "Viya!", 2001'de müzik marketlerde yerini aldı.

"Gülbeyaz" dizisinin müziklerini yapmaya başladığı 2002'de daha çok tanınan ve konser programları da artan sanatçı, 2004'te ikinci solo albümü "Hayde"yi çıkardı.

Albümlerinde Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eserlere de yer veren Koyuncu'ya 2004'te kanser teşhisi konuldu.

Doktorların fazla yorulmaması gerektiğini söylemesine rağmen konserlerine devam eden ve son konserini 4 Şubat 2005'te Taksim'deki Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde veren Koyuncu'nun "Ha kanser ha konser" sözleri akıllarda kaldı.

"ŞAİR CEKETLİ ÇOCUK" OLARAK TANINDI

Türkiye'nin her bölgesinde ve yurt dışında da yoğun hayran kitlesine sahip olan ve "Şair Ceketli Çocuk" olarak da tanınan sanatçı, bir açıklamasında, "Çocukken şiirle güzel oynuyordum. Şairlerle çok uğraşıyordum. Bir ceket yaptırmak istedim o zamanlar, İstanbul'a gelirken, şair ceketi..." ifadelerini kullanmıştı.

Sanatçı Koyuncu, verdiği bir röportajda her şeyin gençken yapılabileceğine inandığını belirterek, şunları anlatmıştı:

"Belirli bir yaştan sonra, hayatla bire bir bağlantı içerisine girdikten sonra o hayata bir şey katamayacağımızı düşüyorum. Bu biraz ağır bir konuşma olabilir ama askerliğini bitirmiş, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, çalışan bir insan risk almaz. Çok bağımsız çok acayip fikirler kurup onların peşinden gitmez. Oysa hayatı bir ileriye götüren şey hayallerimiz. Hayallerimizi gerçekleştiren şey ise cesaretimiz. Gençken insan cesur olabiliyor. Ben onların hayatını çok önemsiyorum. Çünkü hayat oradan yeni bir şekil alabilir. Onların fikirlerinden, yanlışlarından ve doğrularından hayat bir yere ulaşabilir. Yetişkinlerin doğrularıyla gençlerin yanlışları arasında çok büyük bir fark yok yani en kötü olasılıkla yetişkinlerin yaptıkları doğrular kadar önemlidir, gençlerin yanlışları."

33 YAŞINDA HAYATA GÖZLERİNİ YUMDU

Koyuncu, yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 25 Haziran 2005'te tedavi gördüğü hastanede 33 yaşındayken hayatını kaybetti. Cenazesi dünyaya geldiği Yeşilköy'deki köy mezarlığına defnedildi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *