Kent merkezine 30 kilometre, 33 yıldır kazı çalışmalarının yürütüldüğü Ayanis Kalesi'ne ise 3 kilometre mesafedeki Garibin Tepe'de definecilerin kaçak kazı yaptığı belirlenen bölge, ilk etapta İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekiplerce koruma altına alındı.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Erol Uslu, Van Müze Müdürü Fatih Arap, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarından 6 kişilik uzman ekip, bölgede inceleme yaptı.
Kaçak kazı sırasında açılan küçük girişten içeri giren uzmanlar, yerin 6-7 metre derinliğinde uzunlukları 10-15 metre arasında değişen koridorlarla birbirine bağlanmış, birçok odadan oluşan büyük bir anıtsal yapı grubuyla karşılaştı.
Bir buçuk metre genişliğinde ve bir metre yükseklikte labirent şeklindeki duvarların bir kısmında üç sıra şeklinde insan ve hayvan figürleri ile çeşitli bezemeler olduğu tespit edildi.
Urartular dönemine ait olduğu belirlenen tarihi yapı ve üzerindeki bezemeler yeraltı görüntüleme cihazları ve termal kameralarla kayıt altına alındı, bölgede Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Van Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Mehmet Işıklı'nın bilimsel danışmanlığında kurtarma kazısına başlandı.
Başkent ilan ettikleri Van'da yıllarca hüküm süren Urartulara ait yeni bilgilerin elde edilmesini sağlaması beklenen yapı grubu, AA ekibince ilk kez görüntülendi.
"Tamamen koruma altına alındı"
Kültür ve Turizm İl Müdürü Erol Uslu, bölgede 1994'te tescil ve belgeleme çalışmalarının yapıldığını söyledi.
Kaçak kazıyla gündeme gelen alanın koruma altına alındığı bilgisini veren Uslu, şunları kaydetti:
"Burada bilimsel olarak çalışmalar yürütülecek. Bir yol haritası çıkarılacak. Bu alanı bilimsel anlamda gün yüzüne çıkarmak ve dünya literatürüne kazandırmak için buradayız. Kent için çok önemli bir destinasyon noktası olacak. Yapılacak kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılacak bulgularla turizme kazandırarak dünyanın ilgisini buraya çekebiliriz. Kültürel anlamda çok değerli bir mekan. Burada tamamen kültürel ve tarihi mekanlar var. Toprağın mirası konumundaki tarihi bulguları toplumun mirası haline getirmek istiyoruz. Bu yıl bilimsel bir arkeolojik kazıyı imkanlar dahilinde yapmayı planlıyoruz. Şu an için kurtarma kazısına başladık."
"Urartu kültür ve arkeolojik dünyasında çok az örneği bulunuyor"
Prof. Dr. Mehmet Işıklı da yaptıkları ilk incelemelerde Urartu dönemine ait önemli bir anıtsal yapı grubuyla karşılaştıklarını belirtti.
Alanın Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla koruma altına alındığını ve bilimsel çalışmalar için gerekli yasal zeminin hazırlandığını anlatan Işıklı, "Duvarlarda kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan resimler var. Bunlar gerçekten özel ve ünik resimler, çünkü Urartu kültür ve arkeolojik dünyasında çok az örneği bulunuyor. Buradaki örnekler çok iyi korunmuş ve anıtsal bir mimarinin örnekleri olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle biz arkeologlar heyecan içindeyiz." diye konuştu.
Kazılar tamamlandığında bölgenin Urartu arkeolojisi ve kentin turizmi açısından önemli destinasyon noktalarından biri olacağını ifade eden Işıklı, şöyle devam etti:
"1994'te buraya yakın bir yerde parçalar halinde büyük bir aslan heykeli bulunmuştu. O zaman burada bir yapı grubunun olması gerektiğini söylemiştik. Şimdi ise kaçak kazılarla mimari eser parçaları ortaya çıkmış. Çok görkemli bir anıtsal yapı grubu var. Bu yapı grubunun nasıl bir mimariye sahip olduğunu ancak kazılarla anlayabileceğiz. Ortaya çıkan aslan heykeli parçaları, yüzeyde bulduğumuz mimari blok parçaları ve kaçak kazıyla tespit edilen duvar resimleri burada olağanüstü güzellikte bir Urartu mimarisinin olduğunu gösteriyor."
"Bezemelerde üç renk kullanımını tespit ettik"
İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarında görevli Yüksek Konservatör-Restoratör Özlem Toprak Cihan, birbiriyle bağlantılı uzun tüneller şeklindeki yapıda titizlikle incelemelerde bulunduklarını aktardı.
Definecilerin kaçak kazıda bazı duvarlara zarar verildiğini anlatan Cihan, "Duvar resimleri ve buluntular üzerindeki bağıl nem ve sıcaklık ölçümlerini yaptık. İlk olarak dışardan ölçüm aldık. İçerdeki bağıl nemle karşılaştırmalar yaptık. Bunun için anlık nem ölçer, gece ve gündüz arasındaki sıcaklığı ölçen cihazlar, termal kamera ve duvarın içindeki nemi ölçen cihaz kullandık. Duvarların nem haritasını belirledik." dedi
Kazıya başlamadan önceki tüm tespitleri ve belgeleme çalışmalarını yaptıklarını belirten Cihan, şu bilgileri verdi:
"Kazı ekibiyle eşzamanlı bir çalışma yürütüyoruz. Uzun koridorlar var. Çok dar mekanlar var. Küçük bölümde resimler var. Korunması gereken en önemli bölüm resimler ve kerpiç duvarlar. Resimler üç bölümden oluşuyor. Her bölümde farklı bezemeler var. Ortasında desen içinde bir insan figürü var. Yanında da mitolojik olabileceği düşünülen bezemeler yer alıyor. Bezemelerde üç renk kullanımını tespit ettik. Buradan örnekler alıp, laboratuvar ortamında gerekli incelemelerini yapacağız."
Van Müze Müdürü Fatih Arap, "Alanda günlerce kaçak kazı yapılmış ama artık İl Jandarma Komutanlığı ekipleri gece gündüz burada nöbet tutuyor. Yakında uzun soluklu bir kazı süreci başlayacak. Birkaç yıl içinde turizme kazandırılan önemli mekanlardan biri olacağını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.