ANKARA (AA) - FUAT KABAKCI/ MEHMET ŞAH YILMAZ - Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) aracılığıyla "Türkiye Bursları" kapsamında Türkiye'de eğitim alan uluslararası öğrenciler, memleketlerinin ramazan geleneklerini anlattı.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin Bahçe Bitkileri Bölümünde doktora yapan Sudanlı Salwa İbrahim, AA muhabirine, ramazanda Sudan'daki hava şartlarının Türkiye'den daha sıcak geçtiğini belirterek, "Herkes iftarda daha fazla su içiyor, yemekleri sahurda yiyebiliyor. Ramazandan önce tabi ramazan hazırlıkları başlıyor. Bir sürü yemekler, şerbetler hazırlanıyor. Ramazan gelince sofrada bol bol ve çeşitli yemekler olabiliyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'ye benzer şekilde sahur için davul çalındığını ve teravihlerin camilerde kılındığını söyleyen İbrahim "Biz farklı bir şey yapıyoruz iftarda. İftar vakti gelince erkekler yolda sofra kurup, yolda iftara yetişemeyenleri iftara davet ederler. Kadınlar da iftarı evde yapıyor. Ramazanda her şey paylaşılıyor." diye konuştu.
İbrahim, yaklaşık 5 yıldır Türkiye'de yaşadığına değinerek, "Ramazanı Türkiye'de çok sevdim gerçekten, özellikle de ramazan pidesini." dedi.
Türkiye'de insanların ramazanda sürekli beraber vakit geçirdiğini belirten İbrahim "Bir yabancı olarak tek başıma hiçbir zaman iftar yapmadım. (Türkler) Sürekli davet ediyor. Yani bizi hiç yalnız bırakmıyorlar, bize karşı çok yardım severler. Kesinlikle kendimi yabancı hissetmiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
- Kazakistan’ın ramazan adeti "Jarapazan"
Ankara Üniversitesinde Çocuk Gelişim Bölümünde Yüksek Lisans yapan Kazakistanlı Feruza Lamayeva, Türkiye'ye geçen haziranda geldiğini ve burada ilk ramazanını geçirdiğini anlattı.
Ülkesinde ramazan ayında insanların gece saatlerinde kalktığını ve çeşitli yöresel yemekleri pişirdiğini belirten Lamayeva "Bunları komşularımıza, akrabalarımıza dağıtırız. İlk önce hasta ve yaşlı akrabalarımızı ziyarete gideriz sonra ziyaret sırası yaşa göre değişir." dedi.
Lamayeva, ramazanın en önemli etkinliklerinin birlikte iftar yapmak olduğuna dikkati çekerek, "(Kazakistan'da ramazan adetlerinden) 'Jarapazan' diye bir şey var. Küçük çocuklar kapıları çalar, şarkı gibi bir şeyler söyler. Bu, bizim onlara tatlı ve yemek vermemiz anlamına gelir. Her gün olur. Ramazan Bayramı'nda birkaç kez bile olur." ifadesini kullandı.
Türkiye'de bulunduğu sürede edindiği izlenimleri paylaşan Lamayeva "Burada Ramazan Bayramı'na çok önem veriliyor. Bu çok güzel bir şey. İnsanlar yemeklerini paylaşıyor, birlikte olmaya çalışıyor. Aslında kültürlerimiz çok benziyor ama Türkiye'de bu bayram çok güzel yaşanıyor." diye konuştu.
- Kosova’da ramazana özel "Pitayka" yemeği
Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okuyan 3. sınıf öğrencisi Kosovalı Enes Kryeziu, Türkiye'ye 2019’da geldiğini ve memleketinin Kosova'nın Prizren şehri olduğunu söyledi.
Prizren'de ramazanın çok güzel geçtiğini belirten Kryeziu, şu ifadeleri kullandı:
"Orada ramazan ayının geldiğini fark edersiniz çünkü çok büyük sofralar kurulur. Bizim orada şadırvan kurulur. Sahur zamanında davullar çalar, beraber yemek yeriz. Ramazan şenlikleri olur. Bu bizi çok mutlu ediyor. Yiyecek olarak bizim Pitayka var. Sadece ramazan ayı içinde yapılır. Biz en çok bunu severiz. Ramazan ayı geldiği zaman daha da beraber oluruz."
Kryeziu, Türkiye’de bulunduğu sürede de kendisini ülkesinde yaşıyor gibi hissettiğini vurguladı.
- "Gençler sahura kadar bekler, sıra kimdeyse davulu o çalar"
Yunanistan’ın Gümülcine kentindeki Batı Trakya Türklerinden Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde okuyan 3. sınıf öğrencisi Furkan Nizam da bu yıl ramazanın okul zamanına denk gelmesi nedeniyle memleketine gidemediğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu da bir burukluk yaratıyor açıkçası. Burada maalesef derslerden gidemedik. Bizim orada bulunan Türk köyleri ve mahallelerinde her gün toplu iftarlar olur. Bu toplu iftarlar beni daha mutlu ediyor. Bu yüzden ailecek oradaki iftarlara katılırız."
Sahur için mahalledeki gençlerin kendi aralarında organize olarak davul çaldığını anlatan Nizam, "(Gençler) Sahura kadar bekler, sıra kimdeyse davulu o çalar sonra sırasını devreder. Bu şekilde sahura kadar pek uyumayız." dedi.