"Haberin İşçisi"
İstanbul
Hafif yağmur
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0278 %0
41,1642 %-0.17
3.772,73 % 0,13
3.162.377 %-0.983
İşçi Haber Özel Haber Ramazan’ı çocuklara nasıl anlatabiliriz? Uzmanından ailelere öneriler

Ramazan’ı çocuklara nasıl anlatabiliriz? Uzmanından ailelere öneriler

Ramazan Bayramı, çocukların manevi değerleri keşfetmeleri ve toplumsal bağları güçlendirmeleri için önemli fırsatlar sunar. Ancak bu süreç, çocukların yaşına ve gelişim seviyesine uygun şekilde anlatılmalı, zorunluluk haline getirilmeden, doğal bir öğrenme süreci olarak ele alınmalıdır. Peki, Ramazan’da sabır, paylaşma ve nezaket gibi kavramları çocuklara nasıl anlatabiliriz? Psikolog ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Esra Eda Erol, ailelere bu konuda önemli tavsiyelerde bulundu.

Okunma Süresi: 3 dk

ÖZEL HABER- DİLARA ADAK

Psikolog ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Esra Eda Erol, Ramazan ve bayram dönemlerinde çocuklara sabır, paylaşma ve nezaket gibi değerlerin nasıl kazandırılabileceğini anlattı. Çocukların bu süreci baskı hissetmeden, olumlu duygularla deneyimleyebilmesi için ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.

Çocukların Ramazan ayını anlamlandırabilmeleri için aileler nasıl bir yaklaşım benimsemelidir?

Çocuklar erken yaşlarda soyut kavramları anlamakta zorlanır. Ramazan’ın manevi boyutunu kavramaları genellikle 6-7 yaş itibarıyla başlar. Bu yaş grubundaki çocuklar için Ramazan, sabır, yardımlaşma ve paylaşım gibi değerleri öğrenmek adına önemli bir fırsattır. Ancak tam anlamıyla oruç tutmak ve Ramazan’ın derin anlamını kavrayabilmek, 9-12 yaşları arasında gelişir.

Ailelerin çocuklara bu süreci bir zorunluluk veya baskı unsuru olarak değil, birlikte geçirilen özel ve anlamlı bir dönem olarak sunması gerekir. Çocuklar, gözlem yaparak öğrenirler. Aile sofralarında bir araya gelmek, iftar heyecanını paylaşmak ve sahur için uyanan ebeveynlerini gözlemlemek, onların sosyal ve duygusal gelişimine katkı sağlar.

Sabır kavramı da sadece aç kalmakla ilişkilendirilmemelidir. Çocuklara sabrın, bir şeyi bilinçli olarak erteleyebilmek ve başkalarını düşünerek hareket etmekle ilgili olduğu anlatılmalıdır. Ramazan, çocukların paylaşma ve dayanışma duygularını geliştirmeleri açısından da önemli bir süreçtir.

Bayramın çocuklar için manevi değerlerle birlikte olumlu duygularla hatırlanması için aileler nasıl bir tutum sergilemeli?

Bayram, çocukların aidiyet duygusunu geliştiren, toplumsal bağları güçlendiren ve paylaşma kültürünü deneyimlemelerine olanak tanıyan özel bir dönemdir. Ancak bu sürecin onlar için baskıya dönüşmemesi gerekir.

Ebeveynlerin, bayramı bir kurallar bütünü yerine keyifli ve anlamlı bir zaman dilimi olarak sunması önemlidir. Çocuklar, bayramı sadece anlatılanlarla değil, gözlemleyerek ve deneyimleyerek öğrenir. Bu nedenle, bayram sürecinde ebeveynlerin sergilediği olumlu duygu durumu, çocukların da bayrama dair sıcak ve güven verici duygular geliştirmesini sağlar.

Çocukların bayram ziyaretlerinde söz hakkına sahip olması, bayramlaşma süreçlerine katılımının teşvik edilmesi, onların aidiyet duygularını pekiştirir. Ayrıca, fiziksel temas konusunda çocuklara baskı yapılmaması gerektiğinin de altı çiziliyor. Mahremiyet haklarının bayram gelenekleri kadar değerli olduğu hissettirilmelidir.

Bayramlaşma sürecinde çocuklara, geleneklere saygı çerçevesinde fakat zorlamadan sevgi ve nezaket kavramları nasıl öğretilebilir?

Bayramlaşma sırasında nezaket ve saygı, çocuklara emir cümleleriyle değil, örnek olunarak öğretilmelidir. Ebeveynlerin sergilediği nazik ve saygılı davranışlar, çocuklar için en etkili öğrenme modelidir. Özellikle bayram ziyaretlerinde, çocuklara selamlaşma konusunda alternatifler sunulması önemlidir. “İstersen el sallayabilirsin, gülümseyebilirsin ya da sadece ‘Bayramın kutlu olsun’ diyebilirsin” gibi seçeneklerle, çocukların kendi tercihleri doğrultusunda hareket etmesi sağlanabilir.

Fiziksel temas konusunda da çocuklara baskı yapılmaması gerektiğini belirten Esra Eda Erol, çocukların zorla sarılmaya, öpmeye veya öpülmeye maruz bırakılmaması gerektiğini vurguluyor. Şeker veya bayram harçlığı karşılığında çocukları fiziksel temasa teşvik etmek, onların sınırlarının ihlal edilmesine ve yanlış mesajlar almasına yol açabilir. Bunun yerine, bayramlaşma için farklı alternatifler göstererek çocukların kendilerini rahat hissedecekleri bir ortam yaratılmalıdır.

Aileler, çocuklarının tercihlerini ve sınırlarını gözettiğinde, onların hem sosyal becerileri gelişecek hem de kendilerini daha güvende hissedeceklerdir. Çocukların bayramı keyifli bir şekilde hatırlaması için, zorunluluklar yerine seçim yapma haklarının tanındığı bir deneyim sunulmalıdır.

Ramazan ve bayram, çocuklar için sadece dini ritüeller değil; sabır, paylaşım, nezaket ve aidiyet duygularının geliştiği bir süreç olmalıdır. Ailelerin bu dönemi bilinçli yönetmesi, çocukların gelecekte daha duyarlı ve bilinçli bireyler olmalarına katkı sağlayacaktır.