Madencilik sektörü, iş güvenliği ve sağlık açısından yüksek riskler barındıran bir alandır. Şantiye ortamında mühendisler, yalnızca teknik bilgilerini değil, aynı zamanda kriz yönetimi, işçi sağlığı ve güvenliği gibi konularda da uzmanlıklarını devreye sokarlar. Şantiye sahalarında gerçekleşen her türlü kaza, yalnızca iş gücünü değil, iş gücünün sağlığını ve moralini de tehdit eder. Özellikle madenlerde, riskler her geçen gün daha karmaşık hale gelirken, güvenlik kültürünün ihmal edilmesi, pek çok sorunu doğurabilmektedir. Bu nedenle iş güvenliği, yalnızca mevzuatla sağlanabilecek bir olgu değildir. Güvenlik, şantiye kültürünün bir parçası haline gelmeli, çalışanların ve mühendislerin sürekli bilinçlendirildiği bir sistematikle işlemelidir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünya genelinde her 15 saniyede 160 işçi iş kazası geçiriyor, her gün yaklaşık 6.400 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybediyor (TMMOB Makine Mühendisleri Odası, 2018). Bu, iş güvenliğinin ihmal edilmesinin sadece ülke ekonomilerine değil, bireylerin hayatlarına da büyük etkilerinin olduğunu gösteriyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oranı son derece yüksek. Türkiye’de ise şantiyelerde iş güvenliği konusunda eksiklikler hala büyük bir sorun teşkil etmekte. İş kazalarının çoğu, güvenlik önlemlerinin yetersizliği, işçilerin eğitim eksiklikleri ve genellikle işveren baskıları ile doğrudan ilişkilidir.
Bununla birlikte şantiye işletmesinin organizasyonel yapısı da büyük önem taşır. Hiyerarşik yapılanma, şantiyede işlerin etkin ve verimli bir şekilde yürümesini sağlayan temel unsurlardan biridir. Ancak, bu hiyerarşi yalnızca alt-üst ilişkileri belirlemekle kalmamalıdır; aynı zamanda işçilerin haklarını savunmak, güvenlik önlemlerini geliştirmek ve her aşamada işçi sağlığını gözetmek gibi sorumlulukları da kapsar. Hiyerarşinin doğru kurulması, iş kazalarının önlenmesinde kritik bir rol oynar. Şantiye mühendisliği, birçok farklı sorumluluğu bünyesinde barındıran bir alandır. Mühendisler, yalnızca teknik bilgiye sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kriz yönetimi, iş güvenliği ve çevre gibi konularda da derinlemesine bilgi sahibi olmalıdırlar. Özellikle maden gibi tehlikeli sektörlerde, mühendislerin sadece inşaat değil, çalışanların sağlık ve güvenliğini koruma sorumlulukları da vardır.
İş Güvenliği ve Sağlığı
İş kazaları ve meslek hastalıkları, sektördeki en önemli sorunlardan biridir. İş sağlığı ve güvenliği, sadece iş yerinde uygulanan standartlarla sınırlı değildir; aynı zamanda güvenlik kültürünün her düzeyde yerleşmesi, bilinçli bir çalışan profili oluşturulması gerekmektedir. Hiyerarşik yapılar, güvenlik ve işçi haklarını koruma konusunda önemli bir rol oynar. Ancak sahada çoğu zaman iş güvenliği formaliteye dönüştüğü için, kazaların önlenmesi güçleşmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verileri, dünya genelinde her 15 saniyede 160 iş kazasının yaşandığını ve bu kazaların genellikle gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun olduğunu göstermektedir. Bu nedenle iş güvenliğini sağlamak adına yalnızca yasal düzenlemeler değil, güvenlik kültürünün de doğru bir şekilde yerleşmesi gerekmektedir.
İşçi-Mühendis İlişkisi ve Hiyerarşi
Şantiyelerdeki hiyerarşik yapı, işlerin verimli yürütülmesinde kritik bir rol oynar. Ama bu yapı genellikle emir-komuta ilişkisine dayalıdır. Mühendisler, sadece teknik yöneticiler değil, aynı zamanda işçilerin haklarını savunan, güvenliklerini sağlayan pozisyondadırlar. İş güvenliğini sağlamak için işçilerin bilinçlendirilmesi ve haklarının savunulması gerekmektedir. Türkiye'deki şantiye kültüründe işçi-mühendis ilişkileri genellikle eksik kalmakta, bu da güvenlik ve işçi sağlığı konularında sorunlar yaratmaktadır.
Mühendislerin sahadaki en büyük zorlukları arasında mesleki tükenmişlik yer almaktadır. Bir mühendis, yalnızca teknik yönleriyle değil, aynı zamanda idari, hukuki ve mali sorunlarla da başa çıkmak zorundadır. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve işveren baskıları mühendislerin tükenmişlik yaşamasına sebep olabilmektedir. Bu tür zorluklar, mühendislerin motivasyonunu etkilerken, meslekten soğumalarına da yol açabilir.
İş Güvenliği ve Riskler
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için şantiyelerde etkin iş güvenliği uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ancak, çoğu zaman güvenlik önlemleri, yalnızca kağıt üzerinde var olmaktadır. Bu durum, sahada güvenli bir çalışma ortamı oluşturulmasını engeller. Güvenlik önlemlerinin eksiksiz uygulanabilmesi için işçilerin bilinçlendirilmesi, mühendislerin sorumluluklarının ve haklarının korunması, işverenlerin denetlenmesi gerekmektedir.
Bu zorlukların ve tehlikelerin gölgesinde, sahada çalışan mühendisler, her gün karşılaştıkları güvenlik sorunları ve işçi sağlığına yönelik tehditler arasında denge kurmak zorundalar. Fakat çoğu zaman bu sorumluluklar, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda şantiye kültürünün bir parçası haline gelmesi gereken bir güvenlik bilinciyle çözüme kavuşturulabilir. Bu noktada, bir mühendis olarak sahada karşılaşılan gerçek zorlukları ve güvenlik alanındaki eksiklikleri daha yakından anlayabilmek için, maden mühendisi Eyüp Altun’la yaptığımız röportajda, şantiye ortamındaki dinamikleri ve güvenlik kültürünü detaylı bir şekilde ele aldık.
Şantiye ortamında mühendislik yapmanın en görünmeyen, dışarıdan bakıldığında hiç anlaşılmayan tarafı nedir?
Şantiye mühendisliği, sadece teknik bilgiyle değil, kriz yönetimiyle, işçi sağlığı ve güvenliğiyle, çevresel etkilerle ve sosyal dinamiklerle iç içe bir süreçtir. Dışarıdan bakıldığında sadece proje yönetimi gibi görünse de, aslında sahada çalışanların haklarını korumaktan, doğayla uyumlu bir üretim süreci tasarlamaya kadar birçok görünmeyen sorumluluk içerir.
Bir mühendis olarak sahada en çok hangi durumlarda çaresiz hissediyorsunuz?
Çaresizlik en çok işçi sağlığı ve güvenliği göz ardı edildiğinde hissedilir. Yönetmeliklere, bilimsel doğrulara uygun çalışma koşulları sağlanmadığında, mühendisler büyük bir vicdani yük altında kalır. İşçilerin hayatını riske atan şartlarla mücadele etmek bazen tek başına mümkün olmuyor ve bu çaresizlik duygusu yaratıyor.
İşçilerle iletişim kurarken karşılaştığınız en büyük zorluklar neler? Bir mühendisin, bir şefin işçiyle ilişkisi sizce nasıl olmalı?
Mühendis ve işçi arasındaki ilişki, hiyerarşik değil, dayanışmacı olmalıdır. Ancak Türkiye’deki şantiye kültürü maalesef çoğu zaman emir-komuta ilişkisine dayalı. Oysa mühendis, işçinin çalışma koşullarını iyileştiren, güvenliğini sağlayan, hakkını savunan bir pozisyonda olmalıdır. En büyük zorluk, işçilerin haklarını bilmemesi veya işverenin baskısı nedeniyle bu hakları savunamamaktır.
Şantiyelerde iş güvenliği konusu kağıt üstünde ve sahada nasıl işliyor?
Kağıt üstünde her şey düzgün gibi görünse de, sahada maalesef birçok eksiklik var. İş güvenliği çoğu zaman bir formalite gibi ele alınıyor. Gerçek güvenlik kültürü oluşturulmadığında, kazaların önüne geçmek zorlaşıyor. İş güvenliği kurallarına tam uyum ancak işçi ve mühendislerin bilinçlendirilmesi, işverenin denetlenmesi ve yasal sorumluluklarını yerine getirmesiyle sağlanabilir.
Şantiyelerde mühendisler için en büyük mesleki tükenmişlik sebebi nedir? Sizi bu meslekten soğutan, keşke böyle olmasaydı dediğiniz şeyler neler?
En büyük tükenmişlik sebeplerinden biri, mühendisin sadece teknik bir pozisyonda değil, aynı zamanda idari, hukuki ve mali sorunlarla da başa çıkmak zorunda olmasıdır. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve işveren baskısı, mühendislerin motivasyonunu düşürüyor. En üzücü olan ise, mühendislerin haklarının yeterince korunmaması ve emeklerinin karşılığını alamamalarıdır.
Türkiye’de mühendislerin yetki ve sorumluluk dengesi sizce nasıl? Bürokratik süreçler, işveren baskısı veya sahadaki güç dengeleri mühendislerin kararlarını nasıl etkiliyor?
Yetki ve sorumluluk dengesi maalesef mühendislerin aleyhine işliyor. Çoğu zaman büyük sorumluluklar verilirken, karar mekanizmalarında söz hakkı tanınmıyor. İşveren baskısı, ekonomik kaygılar ve mevzuatların eksiklikleri mühendislerin teknik doğrulara göre hareket etmesini zorlaştırıyor. Bürokrasi ise birçok süreci yavaşlatıyor ve sahada hızlı, etkili karar almayı engelliyor.
Şantiye mühendisliğiyle ilgili medyada, kamuoyunda hiç konuşulmayan ama sektör içinde herkesin bildiği, sürekli yaşanan ve düzeltilmesi gereken bir gerçek var mı?
Evet, en büyük gerçeklerden biri, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının yeterince gündeme gelmemesi. Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi hayatını kaybediyor veya sakat kalıyor. Bu durumun önüne geçmek için mühendislerin ve işçilerin sendikal örgütlenmesinin desteklenmesi, iş güvenliği denetimlerinin bağımsız hale getirilmesi ve işverenlerin sadece kâr odaklı değil, insan odaklı bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.
Sonuç olarak, şantiye ortamındaki güvenlik kültürünün güçlendirilmesi ve işçi sağlığına verilen önemin artırılması, sadece kazaların önlenmesi açısından değil, aynı zamanda sektördeki verimliliğin ve işçi motivasyonunun artırılması açısından da kritik bir rol oynamaktadır. Bu süreçte mühendislerin sorumlulukları büyük, ancak şantiye kültürünün ve iş güvenliği bilincinin topyekûn bir yaklaşım ile iyileştirilmesi, uzun vadede daha sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları sağlayacaktır.