"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5172 %0.08
36,1851 %-0.17
3.380.956 %3.384
2.964,87 0,10
Ara
İşçi Haber Sağlık Doktorlar 'Doktorluktan men yasasına' karşı çıkıyor!

Doktorlar 'Doktorluktan men yasasına' karşı çıkıyor!

Doktorlar, 20 Mart 2023 tarihinde 261 sayılı kanun teklifinde yer alan maddelere tepki göstermeye devam ediyor.

AK Parti tarafından sunulan kanun teklifine karşı çıkan doktorlar, sosyal medyada bir araya gelerek tepkilerini ortaya koydu. Twitter'da #doktorluktanmenyasasınahayır etiketiyle düzenlenen etkinliğe binlerce doktor katıldı. Etkinlik kısa sürede ülke gündeminde yerini aldı. 

Hekimsen, 20 Mart 2023 tarihinde 261 sayılı kanun teklifinde yer alan maddelere tepki olarak şu paylaşımda bulundu:

Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 20 Mart 2023 tarihinde 261 sayılı kanun teklifinde başta hekimlerle ilgili göreceli ve subjektif ifadelerle dolu bir metin hazırlanmıştır. Hazırlanan bu metni Hekimsen; tıp bilimi, objektif ilkeler, adalet, hekimlik mesleğinin geleceği ve Türk sağlık sisteminin devamlılığı açısından asla kabul etmemektedir.

Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 20 Mart 2023 tarihinde 261 sayılı kanun teklifinde başta hekimlerle ilgili olmak üzere göreceli ve subjektif ifadelerle dolu bir metin hazırlanmıştır. Hekimsen Sendikası olarak bu metni incelediğimizde metnin, birçoğu Tıp bilimi ile ilişkisi olmayan milletvekilleri tarafından (Tespit ettiğimiz kadar 144 imza sahibinden yalnızca 7’si hekimdir) hazırlandığını; Tıp bilmeden doktor olunamayacağını, bu konularda da fikir yürütülemeyeceğini hala anlamamış bir çalışma grubu ile karşılaştığımızı gördük. Aralarında nadir olmakla birlikte hekim olanlar da, biz hekimleri temsil etmekten belli ki çok uzakta kaldılar.

Bizim siyasete girdiğimiz düşünülmesin, bu sendika ne kadar objektif ve yapıcıdır bilinsin diye seçime kadar sendikal eylem yapmayacağımızı açıklamış durumdayız. Bu durumu suistimal eder gibi apar topar bir tasarı hazırlanmıştır. Bir tasarruf hazırlanırken muhatap dikkate alınır. Biz hekimler hakkında bir tasarrufta bulunulacaksa bunun bize tıbben izah edilmesi; tasarının adaletli ve objektif olarak hazırlanması gerekmektedir. 20 Bin’den fazla hekim üyesi bulunan, mevcut mevzuatın düzeltilmemesi sebebi ile üyelerinin en az %30’unu resmi olarak kaydettirememiş bir sendikaya özür borçlu olunduğu unutulup; bugüne kadar yapılan haksızlıklar görmezden gelinip üstüne bir yenisi eklenmiş durumdadır.

En son olarak çıkan bu teklifte ise:

‘Genel Gerekçe’ bölümünde tıp disiplinleri ile diğer meslek grupları arasındaki çalışma ‘disiplinler arası ekip çalışması’ olarak adlandırmıştır. Bu ifade kavram karmaşası içermektedir.

‘Anayasa Mahkemesinin 21/06/2022 tarihli ve E.2022/43-K.2022/81 sayılı Kararı ile 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununda yer alan "sözleşmenin feshini gerektiren nedenler,” ibaresi iptal edildiğinden ve iptal hükmü 5/5/2023 tarihinde yürürlüğe gireceğinden bu konuda hukuk boşluğuna mahal verilmemek üzere karar gerekçesi istikametinde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının sözleşmelerinin feshine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenmektedir.’, denilerek 5/5/2023 tarihine kadar sabredilemeden Aile Hekimlerine cezaları tanımlamıştır. 

‘Hekimler ile diğer sağlık meslek mensuplarınca yapılan tıbbî uygulamalar sebebiyle yargı kararına istinaden idarece ödenen tazminatın Devlet üzerinde kalmayarak sigorta şirketleri tarafından karşılanmasına,’, denilerek imkansız bir durum teklif edilmiştir zira defalarca izah ettiğimiz gibi malpraktis yasasında birçok hata ile beraber kaybedilen uzuvların bir bedeli yoktur. Bu bedel görecelidir ve bu durumda talep edilen bedel, sigortalanmış bedel miktarlarını aşabilmektedir.

Madde 2, 4 ve 7 aynı maddenin tekrarı olmuştur.

4924 sayılı kanuna bağlı çakılı kadro olarak çalışan hekimlere COVID-19 gibi olağandışı durumlar ve tüm askeri durumlar için yurt içi ve yurt dışı 2 aya kadar görevlendirme kapısı açılmıştır. Bu şekilde eleman temini yapmanın güç olduğu bölgelerimizdeki hekimler de görevlendirilecek ve hekimlerimizin bulundukları bölgede hizmet açığı ortaya çıkacaktır.

Uzman diş hekimleri ve uzman eczacılarda 4924’lü kadrolara başvurabileceklerdir. Bunu olumlu bulduğumuzu açıklamak istiyoruz.

Birçok göreceli ifade içinde, "Ebeler, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde gerekli desteği verir, yenidoğana ve bebeğe bakım sağlar. Normal doğum ve riskli durumlarda tıbbi bakım ve desteğe erişimin sağlanmasında, kadın sağlığının korunması, üreme sağlığı ve çocuk bakımı konularında aile ve topluma verilecek danışmanlık ve eğitim hizmetlerinde görev alır.”, hakkı getirilmiş ancak Sağlık Müdürlüklerinde ebeler tarafından hekimlere ders verdirilmeye kalkılmıştır. 

Madde 29: 4924 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Sözleşmeli personele uygulanacak disiplin cezaları hakkında bu Kanunda yer alan hükümler dışında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili maddelerine göre işlem yapılır. Aylıktan kesme cezası, sözleşmeli personelin brüt ücretinin 1/30-1/8 arasında kesinti yapılması; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, sözleşmeli personelin ücretinin belirlenmesinde esas alınan kıdem süresinde indirim yapılması; Devlet memurluğundan çıkarma cezası ise sözleşmenin feshedilmesi suretiyle uygulanır. Sözleşmeli personele disiplin cezalarının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” ‘Devlet memuru olarak çalışmaktayken bu Kanun çerçevesinde sözleşmeli personel statüsüne geçenler, sözleşmelerinin Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesini gerektiren bir fiil nedeniyle sona ermemiş olması kaydıyla sözleşme süresinin bitiminde talepleri halinde 657 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre söz konusu statüye geçerken çalıştıkları ildeki Devlet memurluğu kadrolarına; bu ilde durumlarına uygun kadro bulunmaması halinde Bakanlıkça uygun görülen ildeki Devlet memurluğu kadrolarına naklen atanırlar.”, denilerek 657 sayılı yasa ile verilen disiplin cezaları ki; Başta Aile Hekimliği ve 4924 sayılı yasa gereği çalışan sözleşmeli personelimize uygulanacaktır. Şunu ifade etmeliyiz ki, sözleşmeli personele uygulanan disiplin cezaları çok ciddi olarak sendikal kayırma ve haksızlıklarla dolu durumdadır. Bu durum sözleşmeli personelimizi ileri derecede rahatsız etmektedir zira zaten verilen cezalar başta aile hekimliklerinde çok fazla ve teşvikleri de keser mahiyettedir. Ödül yerine ceza veren ve bununla devamlı korkutan bir baskı politikası, kanunlara eklenmiştir.

Yine Aile Hekimliğinde bölge gelişmişlik katsayısı bakanlıkça henüz uygulanmamış bir bölümdür ki, buna da "Bakanlıkça karşılanmadığı takdirde" ibaresi eklenmiştir. Yani hem bu hem de teşvik yerine olan maaş eksiltme uygulamaları durmaktadır. Ekip arkadaşını seçme hakkı elinden alınmış Aile Hekimleri’ne sadece, "Aile sağlığı çalışanının seçiminde aile hekiminin de görüşü alınır.”, hakkı verilmiştir.

Şimdi ise kanun taslağından esas rahatsızlık sebeplerinin başı olan 36. Madde ki;

Madde 36: 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 23’üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 23: (1) Kurulun görevleri şunlardır:

a) Sağlık meslekleri ile sağlık hizmetlerinde görev alan diğer mesleklerin etik ilkelerini belirlemek. Yeni bir sağlık mesleğinin veya dalının ihdas edilmesi konusunda ve sağlık mesleklerinin standartları ve eğitim müfredatı ile sağlık hizmetlerinde görev alan diğer meslekler hakkında resen veya talep üzerine görüş bildirmek.’ Olarak tanımlanan kurul şunları yapacaktır.

1)İlgili mevzuatın, meslek standartlarının ve etik ilkelerin ihlali hâlinde fiil ve hallerin niteliğine ve ağırlık derecesine göre fiil ile ceza arasında adil bir denge gözeterek aşağıda belirtilen cezalan vermek.

1) Meslek icrasından geçici olarak men: Meslek icrasının 15 günden 3 yıla kadar yasaklanmasıdır. Bu cezayı gerektiren fiil ve haller şunlardır:

‘aa) Usulüne uygun olarak alınmış uzmanlık veya sertifika ve benzeri yetki belgesi olmaksızın meslek veya uzmanlık alanı dışında tıbbî uygulamalarda bulunmak veya kendini böyle tanıtmak,’ bu şık başta doğru gibi görünmekte ancak bir hekimin aldığı eğitimle yapabileceği işler tam olarak tanımlanmadığından göreceli olarak tıbbi uygulamalarına zarar verebilecektir. Mesela bir Aile Hekimi uzmanına RIA takma eğitimi uzmanlığı içinde verilir ve bunu bilmek zorundadır. Ama bunu bilmeyen Bakanlığın ilgili müdürlükleri ayrıca bir RIA sertifikası almasını isterler. Aile hekimliği uzmanı bunu uzmanlık eğitimimde var olduğu için yaparsa ceza alabilecektir.

‘bb) Meslek icrası esnasında ölüme veya engelliliğe neden olmaksızın sağlığın kısa süreli ve geçici olarak bozulmasına yol açmak,’, bu şıkta ise ‘sağlığın kısa süreli ve geçici olarak bozulmasına yol açması’ açıklanmamıştır. Yani bir anestezi sonrası kişinin uyanması gecikirse veya bir enjeksiyon sonrası bir şişme ve kızarıklık veya bir bulantı ilacının geçici komplikasyonu bu maddeye göre ceza gerektirir. Esas olarak bu cezaların bir yönü de tekrarı veya diğer cezaların bulunması durumunda meslekten men cezasının verilebilir olmasıdır. Yani subjektif veya beklenen bir komplikasyon bu cezayı almaya tıbben değil ama hukuken yetecektir.

‘cc) Meslek icrası esnasında bir kişinin ağır engelliliğine veya ölümüne neden olmak,’ Bu tür durumlar zaten malpraktis kapsamında değerlendirilir ve bir cezası vardır ancak bu kanun bu ceza hariç bir ceza daha vermektedir. TCK’ya göre bir suçun bir cezası olur yani bu madde hukuksuzdur.

‘çç) Personele, hastalara ve hasta yakınlarına fiili saldırıda bulunmak’, bu durum kendini koruyan hekimlere de uygulanacaktır. Yani dayak yemek serbest, kendini korur savunur mücadele eder fiilen bunun için saldırırsa suç işlemiş olacaktır. Bu durumda hekim kendini savunursa ceza alacaktır. Yani yasa ile “dayağı ye otur” denmektedir.

‘dd) Meslek icrasına ilişkin mevzuata aykırı işlem ve uygulama yapmak,’, bu bile uygulamada subjektif olarak değerlendirilecek bir durumdur. Yani ceza vermek için bu madde kullanılabilecektir.

 ‘ee) Sağlık mesleğinin icrasından doğmakla birlikte meslekten sürekli olarak men cezası verilmesini gerektirmeyen ceza hukuku kapsamında bulunan suçlan işlemiş olmak.’ İşte bu da yine göreceli bir tariftir ki, anlaşılmakta güçlük olan bu ifade sonuçta ceza vermeye yeterlidir.

 ‘2) Meslekten sürekli olarak men cezası: Bir daha izin verilmemek üzere, sağlık mesleğinin icra edilmesinin yasaklanmasıdır. Sürelerinin toplamı üç yıldan az olmamak kaydıyla aynı veya farklı fiiller nedeniyle beş yıl içinde üç defa geçici olarak meslek icrasından men cezası almış olmak, meslek icrasına engel olan bir suç nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş olmak meslekten sürekli olarak men cezası verilmesini gerektirir. Kurul meslekten men cezası verilmesini gerektiren fiilin mahiyetine ve ağırlık derecesine göre, sağlık meslek mensubunun başka meslek veya görevlerde dahi sağlık hizmetine hiçbir şekilde katılmamasına da karar verebilir.’, sadece 5 yıl içinde 3 kez bu göreceli ve subjektif suçları işlemek meslekten men edilmeye yetecektir. Hangi meslekte bu kadar göreceli ve subjektif tanımlar üzerinden meslekten men cezası verilmektedir? ‘Önce zarar verme’ prensibi ile hareket eden hekimlere ceza verilmeye mi çalışılmaktadır. Hangi hakim yanlış kararı nedeniyle ceza almaktadır. Hatta geçmişte tayin olmak için kazandıkları puan savcı ve hakimler için temyize giden dosya sayısının fazlalığı ile alakadar iken soyut, doğru dürüst tanımlanmamış, göreceli bir kanun maddesi ile hekimlere ceza mı verilecektir. 

Hekimler seçim öncesi kışkırtılmaktadırlar. Bu kışkırtma suyu bulandırıyorsun diyecek görünmektedir. Hekimsen sendikasının başta hekimlerin hakkını almak tüm sağlık sisteminin kusursuz çalışması için yaptığı bu kadar eylemi hatırlatmak isteriz.

Her ne kadar seçimlere kadar eylem yapmayacağız açıklamasını da yapmış olsak bu durum politikamızı yeniden gözden geçirmemize sebep olacaktır. Yetkililer hekimleri temsil eden sivil toplum örgütlerini muhatap kabul etmek zorundadırlar. Bu hem mevzuatımız hem insanlığımız ve medeniyetimiz açısından elzemdir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *