Araştırmaya liderlik eden São Paulo Üniversitesi’nden Dr. Bruna Silverio, keşfedilen virüsün spike protein yapısının, insan hücrelerine tutunabilecek özelliklere sahip olduğunu ifade etti. Dr. Silverio, bu durumun, virüsün insanlara bulaşabilme ihtimalini gündeme getirdiğini belirterek, "Şu anda virüsün insanlara bulaşıp bulaşamayacağını kesin olarak bilmiyoruz. Ancak spike proteininde, MERS-CoV’un kullandığı reseptörle etkileşime girebilecek unsurlar tespit ettik" dedi.
Virüsle ilgili daha fazla deney yapılması planlanıyor. Hong Kong’da gerçekleştirilecek laboratuvar çalışmaları ile bu virüsün insan hücrelerine enfekte etme potansiyeli değerlendirilecek. Şu an için, virüsün insanlara bulaşıp bulaşamayacağı kesinleşmemiş olsa da, bu tür araştırmalar gelecekteki olası bir pandeminin önüne geçilmesi adına büyük önem taşıyor.
Virüs Çin’e Gönderilecek: Laboratuvar Güvenliği Endişesi
Araştırma kapsamında keşfedilen yedi yeni virüs, daha ayrıntılı testler için Çin’e gönderilecek. Ancak bu durum, laboratuvar çalışmalarının güvenliği ve olası riskleri konusunda bazı endişeleri beraberinde getirdi. COVID-19 pandemisinin laboratuvar çalışmalarıyla ilişkilendirildiği ve dünya çapında güvenlik önlemlerinin artırıldığı bu dönemde, bu tür deneylerin daha dikkatli ve titiz bir şekilde yapılması gerektiği vurgulanıyor.
MERS'e Benzeyen Belirtiler: Yüksek Ateş ve Solunum Yolu Hastalıkları
Yeni tespit edilen virüsün MERS'e benzer özellikler taşıdığı belirtiliyor. MERS, hayvanlardan insanlara ve insandan insana bulaşabilen bir solunum yolu hastalığıdır. Yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, ishal ve kusma gibi semptomlarla kendini gösteren hastalık, ağır vakalarda ölümcül olabilir. Şimdiye kadar dünya genelinde 2.613 MERS vakası bildirilmiş ve 943 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu benzer belirtiler gösteren yeni koronavirüsün, insanlara bulaşıp bulaşmayacağı ise henüz kesinlik kazanmış değil.
Araştırmalar, 15 farklı yarasa türünden alınan 423 örnek üzerinde yapıldı. Yapılan genetik analizler, keşfedilen yedi koronavirüs türünün daha önce bilinen hiçbir patojene benzemediğini ortaya koydu. Virüsler, özellikle Güney Amerika ve Meksika’da bulunan “kadife kuyruklu serbest yarasa” ve “büyük meyve yarasası” türlerinde tespit edildi. Virolog Dr. Ricardo Durães-Carvalho, yarasaların önemli viral taşıyıcıları olduğunu belirterek, bu hayvanların epidemiyolojik gözetim altında tutulmasının kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
Çin’deki Koronavirüs Keşfi ile Benzerlik Gösteriyor
Bu yeni keşif, Çin’de üç hafta önce açıklanan başka bir koronavirüs bulgusunun ardından geldi. Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde yapılan araştırmalarda, HKU5-CoV-2 adlı yeni bir koronavirüs türü keşfedilmişti. Bilim insanları, bu virüsün COVID-19’a oldukça benzediğini ve olası bir salgın riskine karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etmişti. Bu benzer keşifler, dünya çapında COVID-19 sonrası yeni pandemiler için alarm zillerini çaldırıyor.
Gelecek Laboratuvar Testleri Ne Anlama Geliyor?
Yeni keşfedilen bu virüslerin insanlara bulaşıp bulaşmayacağı, önümüzdeki süreçte yapılacak daha kapsamlı laboratuvar deneyleriyle netlik kazanacak. Virüslerin taşıdığı potansiyel risklere karşı, dünya genelinde yeni sağlık önlemleri alınması gerektiği ve laboratuvar çalışmalarının güvenli bir şekilde yapılması gerektiği her geçen gün daha fazla önem kazanıyor.