Tez-Koop-İş sendikası İstanbul 1 No.lu Şube üyesi işçiler, LC Waikiki’nin işten attığı Seher Güllübudak’ın işe geri alınmasını ve firma yönetiminin sendika karşıtı tutumuna son vermesini istedi.
İstanbul Güneşli’de bulunan LC Waikiki Genel Merkezi önünde bir araya gelen Tez-Koop-İş sendikası İstanbul 1 No.lu Şube üyesi işçiler adına basın metnini okuyan Genel Başkan Danışmanı Sinan Kahraman, LC Waikiki işçilerinin daha iyi şartlarda çalışabilmek için sendikalaştığını ancak yönetimin bunu engellediğini ifade etti. Kahraman, “Örgütlenme çalışmalarının hemen başında öncü işçi Deniz Sak işten çıkarılmış, daha sonra öncü işçilerden sendikamız üyesi Sehergül Güllübudak’ın iş akdi uydurma tutanaklar ve asılsız gerekçelerle feshedilmiştir” dedi.
LC Waikiki’nin bugün 44 ülkede 919 mağazası bulunduğunu belirten Kahraman, “Waikiki, 2023 yılına kadar Avrupa’nın en başarılı üç moda perakendecisinden biri olmayı hedeflemektedir. Siz bu başarıyı nasıl, ne şekilde ve kiminle elde ettiniz?” diye sordu.
Kahraman, LC Waikiki depolarındaki kötü çalışma koşullarını şöyle sıraladı:
İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği koşullarına uyulmuyor. Çok ağır kolilerin kaldırılması ve paketlenmesi sırasında işçiler sakatlanmalara ya da kısa bir süre sonra ortaya çıkan bel fıtığı rahatsızlığına maruz kalmaktalar. Bu durum işveren ve vekilleri tarafından umursanmadığı gibi işçiler yavaş çalıştığında daha hızlı çalışması için uyarılıyor.
İşçiler hastalandığında rapor almaları halinde işveren vekilleri tarafından tepki gösteriliyor. İşçiler raporlu geçen günleri karşılığında primlerinin kesileceği yönünde tehdit ediliyor. 1 günlük rapor karşılığında işçilerin 5 günlük prim kazancı kesiliyor.
Son zamanlarda zorunlu mesai adı altında işçiler çalışmaya zorlanıyor. Mesaiye kalmayan işçiler hakkında tutanak tutuluyor. Bu işçilerin prim kazancından kesinti yapılıyor.
Çoğunlukla kadın işçiler tarafından yapılan paketleme, etiketleme ve alarm takma işinde kadın işçilerden yüksek adetli sayılar isteniyor. Bu çalışma temposu nedeniyle birçok kadın işçinin bileklerinde ve parmaklarında ödem oluşuyor. Eksik sayı verdikleri zaman çalışanlara geri bildirim veriliyor, bu da onların primini etkiliyor. Daha düşük kazanç elde etmelerine neden oluyor. Yani yemeğe, dinlenmeye, tuvalete gitme; hastalanma, rapor alma. Yeter ki sayıyı yetiştir.
Kadın çalışanların diğer önemli bir sorunu ise işyerinde kreşin olmaması. Esenyurt depoda (dış depolar dahil) yaklaşık 6 bin işçi çalışıyor. Bu çalışanların yaklaşık 2 bin 500’ü kadın. 'Primim kesilmesin, kazancım düşmesin' diye zorunlu mesaiye kalan kadın işçiler, çocuklarını neredeyse hiç göremiyor. Kreş sorununu ise işveren, ‘Ben çocuklarınızın sorumluluğunu alamam’ diyerek görmezden geliyor, geçiştiriyor.
Depoda çalışırken bel fıtığı olmuş ya da ödem nedeniyle parmağından veya bileğinden ameliyat olmuş işçilere, fiziksel koşullarına uygun iş verilmiyor. Bir şekilde çaresiz bırakılan işçiler, işveren tarafından sözde ‘haklarınızı veriyorum’ diyerek anlaşmaya zorlanıyor. Açıkça mobbing yapılarak işyerinden ayrılmaya zorlanan bu işçiler çıkış yapmak zorunda kalıyor.
Son bir yıl içerisinde işyerinde kaizen sistemi (sürekli iyileştirme) devreye sokuldu. Bu sistem sonucunda işçilerden daha yüksek performans göstermeleri, bunun sonucunda ise daha fazla sayıda iş üretmeleri beklenmektedir. Bu çalışma sisteminin sonucunda şirketin kâr marjının artmasına rağmen, ‘hedef tutmadı’ denilerek işçilerin aylık prim gelirlerinden kesintiler yapılmaktadır. Yani üretim arttığı halde prim gelirlerimizde herhangi bir artış yapılmamaktadır.
Yöneticiler tarafından oluşturulan sosyal medya hesapları aracılığı ile sendikalara karşı olumsuz propaganda yapılıyor. Bu sosyal medya hesaplarında sendikaya üye olmak isteyen işçiler aşağılanıyor, hainlikle suçlanıyor, yemek yediği kabı pisleyen insanlar olarak ifade ediliyor. Bu durum işçiler tarafından yönetime iletildiğinde 'bizim bunlardan haberimiz yok' diyerek geçiştiriliyor.
05 Şubat 2019 tarihinde sendikamız Tez-Koop-İş tarafından Esenyurt depo önünde iş çıkışı yapılan basın açıklamasını izleyen işçiler hakkında tutanak tutulmuş, işçilerin normal saatte işyerinden çıkmalarına izin verilmemiş, işçiler turnikelerde bekletilmiştir. Basın açıklaması yapıldığı için işçilerin aşağıya servis alanlarına inmelerine izin verilmemiştir.
Kahraman, işten atılan Seher Güllübudak’ın işe geri alınmasını, işçilerin sendikalaşma hakkına engel olunmamasını istedi. (Evrensel)