İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Akşener'in açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
21 yıl boyunca milletimizin altın terini ganimet görüp hak yediler, ama doymadılar. 21 yıl boyunca toprağımızın suyunu sıkıp rant yediler, doymadılar. 21 yıl boyunca cumhuriyetimizin değerlerini birer birer satıp yediler, ama doymadılar.
BAYRAM İKRAMİYESİ ARTMADI, AZALDI
Mesela 2018 yılında, bir emeklinin, bayram ikramiyesi aylık asgari net ücretin, yüzde 62 buçuğuna denk geliyordu. Bugün ise, bu oran asgari ücretin, yüzde 17 buçuğuna düştü. Yani, beşte birinden bile az. Durum, böylesine ibretlikken ben de şimdi, buradan sormak istiyorum emeklinin, bayram ikramiyesi, gerçekten artmış mı? Açıkça görüyoruz ki artmamış, tam tersi azalmış, kuşa dönmüş.
Yani Sayın Erdoğan’ın, 'emeklilerin yılı' ilan ettiği, 2024’te emeklilerimize yine, çile reva görülmüş emeklilerimize yine, yokluk layık görülmüş. Emeklilerimiz yine, açlığa mahkûm edilmiş.
Nitekim, bu çerçevede Meclis grubumuz, komisyonda, bir kanun teklifi verdi ve emekli bayram ikramiyesinin 7000 liraya çıkartılmasını önerdi. Ayrıca ben de buradan iktidara bir kez daha, çağrıda bulunuyorum göstermelik zamlar, göstermelik ikramiyeler, göstermelik vaatler yetmez. Emeklilerimizi, daha fazla enflasyona ezdirmeyin ve gerçek bir adım atın.
"SEYYANEN 11 BİN LİRA ZAM YAPILSIN"
Mayıs ayında, söz verdiğiniz ama sözünüzden dönüp, yapmadığınız zammı da, hesaba katarak ocak ayı için, tüm emekli maaşlarına, seyyanen, 11 bin lira zam yapın. Böylece hem, en düşük emekli maaşını, asgari ücret seviyesine, çıkarmış olursunuz hem de, emekli maaşları arasındaki farkı, adil şekilde, korumuş olursunuz. Bunun da yanında kök maaş işinden de, derhal vazgeçin. Yüksek ücret üzerinden ve yüksek günle prim ödeyenleri, daha fazla cezalandırmayın.
Sayın Erdoğan, bir seçim dönemi klasiği olarak yine çıkıp, milletimizi, tehdit etmeye başladı. Geçtiğimiz gün Ordu’da, utanmadan çıkıp, dedi ki 'Bizim olmadığımız, bir büyükşehir belediyesi; Doğal gazı, nasıl getirecek? Biz varsak, doğal gaz var. Biz yoksak, doğal gaz yok' Ne diyelim, Allah akıl fikir versin. Aynı ana muhalefet gibi görüyoruz ki iktidarın da, sinirler gergin, asaplar bozuk. Malum Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız, Enver Yılmaz Bey’in gördüğü, büyük ilgiden ötürü; arkadaşların psikolojileri, epey bir bozulmuş. Valla hiç kusura bakmasınlar bozmaya devam edeceğiz.
"MİLLET YOKSA SEN DE YOKSUN SAYIN ERDOĞAN"
Sayın Erdoğan, bir seçim dönemi klasiği olarak; yine çıkıp, milletimizi, tehdit etmeye başladı… Geçtiğimiz gün Ordu’da, utanmadan çıkıp, dedi ki; “Bizim olmadığımız, bir büyükşehir belediyesi; Doğal gazı, nasıl getirecek? Biz varsak, doğal gaz var. Biz yoksak, doğal gaz yok.” Ne diyelim, Allah akıl fikir versin…
Aynı ana muhalefet gibi; Görüyoruz ki; İktidarın da, sinirler gergin; asaplar bozuk…
Malum; Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız, Enver Yılmaz Bey’in gördüğü, büyük ilgiden ötürü; arkadaşların psikolojileri, epey bir bozulmuş. Valla hiç kusura bakmasınlar; bozmaya devam edeceğiz.
Yalnız bu vesileyle; buradan, kendisini düzeltip; bir şeyi de, hatırlatmak istiyorum:
Asıl, millet varsa, sen varsın; millet yoksa, sen de yoksun, Sayın Erdoğan! Dolayısıyla, senin yokluğunda; ne Ordu, ne de Ordulu kardeşlerim, emin ol, hiçbir şey kaybetmez!
"SORULARI DEĞİL HAYATLARI ÇALANLAR AKLANDI"
2020 yılında, bir rezalet ortaya çıkmıştı. Düzenlenen bilirkişi raporuyla; ÖSYM’nin, 2010 ile 2015 yılları arasında gerçekleştirdiği, tüm sınavların; sorularının sızdırıldığı tespit edilmişti. Bunun sonucunda ise; dönemin ÖSYM Başkanı, Ali Demir; “fetö üyeliği” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla; 18 yıl 6 ay hapis istemiyle, tutuklanmıştı.
Bu hafta ise; birden bire, bir şey oldu. Ve biz, bu kişinin, bir anda, beraat ettiğini; sadece, görevini kötüye kullanma suçundan; 1 yıl 15 gün ceza aldığını; hükmün açıklanmasının da, 5 yıl ertelendiğini öğrendik… Rezalete bakar mısınız?…
Şimdi buradan, sormak istiyorum: Hayırdır muhteremler, ne değişti? Bir neslin, yalnız sorularını değil; yıllarını, hayallerini, gençliğini çalanlar; ne değişti de, aklanıverdi?
Bilirkişi raporu ortadayken; bu kişi, soruların çalınmasından, ne oldu da, aklandı? Başında bulunduğu kurumun; fetöye çalışmasından, ne oldu da aklandı? 5 yıl boyunca, gençlerin geleceğiyle oynanmasından; ne oldu da aklandı?
Değerli arkadaşlarım; Burada asıl yapılmak istenen ne, biliyor musunuz? Her zaman yaptıkları gibi; ucu kendilerine dokunan, bir meseleyi daha sulandırmak. Yapılan aslında, Ali Demir’i aklamak değil; Suçun, cinsini değiştirip; olayın üzerini örtmek.
Yani; İşlenen suçu; bir terör örgütünün; devletimizin, tüm kurumlarına sızmasına, yol vermek olarak değil; Ak Parti’nin, alışık olduğu; “akraba kayırmak”; veya, “eşine ihale vermek” gibi; “görevini kötüye kullanma” suçu olarak gösterip; 1 yıl 15 gün ceza vererek; meseleyi, oldu bittiye getirip, kapatmak…
Biz de, bu kepazelik vesileyle, öğrenmiş olduk ki; Ülkemizde, gençlerin, 5 yılını çalmanın cezası; 1 yıl 15 gün ediyormuş. Fetö’nün, devlet kurumlarına sızmasına; yardım ve yataklık etmenin cezası; 1 yıl 15 gün ediyormuş. Milletin hakkına girmenin; Emeğini çalmanın;
Ahını almanın cezası; 1 yıl 15 gün ediyormuş! Yuh olsun, yazıklar olsun! Ama ben, şimdiden söyleyeyim. O yüzden, herkes iyi bilsin ki; Onlar unutsa da; biz unutmayacağız! Onlar unutturmaya çalışsa da; biz unutturmayacağız! Onlar affetse de; biz asla affetmeyeceğiz! Milletimiz, asla affetmeyecek! Bu vatanın şerefli evlatları, asla affetmeyecek!
"ALLAH MUHABBETLERİNİ ARTIRSIN"
Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, Sayın Erdoğan; tam 12 yıl sonra, Mısır’a gitti.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yle buluştu. 2022 Dünya Kupası’nda, Katar’da yakaladıkları, derin muhabbeti; bu sefer de, sıcak bir görüşmeyle taçlandırdılar. Ne diyelim? Allah muhabbetlerini artırsın.
Biz, İYİ Parti olarak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, çıkarları doğrultusunda; Mısır’la ilişkilerimizin, iyileştirilmesinden; ancak ve ancak, memnun oluruz.
Ama bazı soruları da, sormamız gerekiyor: Madem bu ilişkiler, hiçbir şey olmadan, kendi kendine iyileşecekti; O zaman ülkemiz, neden 11 yıl kaybetti? Madem; “katil Sisi”, “kardeşim Sisi” oluverecekti; O zaman; Doğu Akdeniz’de elimiz, neden zayıflatıldı? Mısır’la Yunanistan’ın anlaşmasına, neden alan açıldı? Madem; İhvancılar, bir kenara itilecekti; Rabia da, böylesine kolay unutulacaktı; O zaman, Mavi Vatan’daki çıkarlarımız;
Neden tehlikeye atıldı? Aslında, bu soruların cevapları, herkesin malumu…
Ülkemiz, tüm bu zararı; Sayın Erdoğan’ın, şahsi tercihleri, dostluk ilişkileri; yani aslında, paşa gönlü öyle istediği için yaşadı. Bu kadar basit.
Biz, İYİ Parti olarak; İktidar şakşakçılarının aksine; atılan bu adımın; usta bir satranç hamlesi, veya stratejik bir planın parçası değil; reel şartların, iktidara dayattığı, bir zorunluluk olduğunu; açıkça görüyoruz.
O nedenle de; süreci, yakından takip etmeye, devam edeceğiz. Dış politikada, daha önce, nicesine şahit olduğumuz; vahim hatalara, bu sefer mahal verilmeden; Mısır’la olan ilişkilerimizin; ortak tarihe sahip iki ülkenin, müşterek çıkarları doğrultusunda; sağlıklı, sürdürülebilir ve karşılıklı faydaya dayalı bir biçimde; normalleşmesi konusunda da; katkılarımızı, önerilerimizi, dile getirmeye, devam edeceğiz.
İYİ Parti olarak, öyle bir dönemden geçiyoruz ki; Hakkımızda, ahkam kesen kesene…
Çamur atan atana… Parmak sallayan sallayana… Biliyorsunuz, tüm bu kuru gürültünün, sebebi de; Biz bu kararımızı açıklayalı, aylar oldu. Ama, ne hikmetse; ne zaman, yeni bir adayımızı açıklasak; ya iktidar, ya da ana muhalefet; her defasında, atak geçiriyor.
Aylardır, bir türlü, durumu hazmedemediler. Bildiğiniz, travma sonrası stres bozukluğu yaşıyorlar…