Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Erenler Mahallesi'ndeki kentsel dönüşüm alanlarını incelemesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin kadim şehirlere sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'nin iki önemli kusuru bulunduğunu belirten Özhaseki, "Her güzelin bir kusuru olduğu gibi bu coğrafyanın da iki kusur var. Birisi fitne odakları, hiç bitmek bilmez, hepsi yerin altında. Aynı ülkeler tarafından desteklenir, amaçları aynıdır. PKK'sından IŞİD'ine, FETÖ'sünden DHKP-C'sine hepsi aynı ülkeler tarafından desteklenir. Amaçlar da tektir. 50 yıldır mücadele ediyoruz, çok şükür galip gelen Türk devleti oldu. Onları toprağa gömdük, bir daha da çıkamayacaklar Allah izin verirse." diye konuştu.
Türkiye'nin ikinci kusurunun ise depremsellik olduğuna işaret eden Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim gerek ana karamızda gerekse denizlerimizde son yüzyılda meydana gelen 6 ve üzerindeki şiddette yıkıcı deprem sayısı 231. Yani bu memlekette her sene iki veya üç yıkıcı şiddette deprem oluyor. Ölen insan sayımız 130 bin. Maddi hasar milyarlarca dolar. Bilinen çok net fay hatları var, birisi Erzincan, Van Gölü civarından başlayan, Tokat'ı, ilçelerini de içine alarak Bolu'dan, Abant'tan Marmara'ya kadar devam eden Kuzey Anadolu Fay Hattı. Daha önce 1939'da, 1942'de bu şehirde de epeyce hasar meydana getirdi. İkincisi de neredeyse aynı yerden başlayarak Akdeniz'e doğru inen Doğu Anadolu Fay Hattı. İçine Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Hatay'ımızı alıyor. Biri de Ege Bölgesi, İzmir başta olmak üzere çok riskli. Hiç kimse bu ülkede, 'Bizimki üçüncü derece, bizimki dördüncü derece. Bir şey olmaz.' gibi bir hisse kapılmasın. Şu anda 500'e yakın kırılmamış fay hattı var ülkemizde."
"HER NE YAPIYORSAK MUTLAKA DEPREM GERÇEĞİNİ BİLEREK HAREKET ETMEMİZ LAZIM"
Yaşanan depremlerden ibret alınması gerektiğini vurgulayan Özhaseki, şunları kaydetti:
"Her ne yapıyorsak mutlaka deprem gerçeğini bilerek hareket etmemiz lazım. Evlerimizi, konutlarımızı, iş yerlerimizi, bahçede yaptığımız küçük bir kulübeyi, ahırı bile deprem riskini bilerek ve görerek ona göre yapmamız icap ediyor. Bu işin tek çözümü var, o da kentsel dönüşüm. 2012'de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatıyla bir yasa çıktı. Şu ana kadar 2 milyon 250 bin konut değişti, dönüştü, 452 bininin de inşaatı devam ediyor. Bu bizi kesmediği için Meclis'imize getirdik. Orada yeni yasalar çıkardık, yeni bütçeler ayırdık. Tüm Türkiye'de şu anda kentsel dönüşüm yapabilmek için büyük bir seferberlik ilan ettik. Her tarafa koşuyoruz, her bir tarafa yetişmeye çalışıyoruz ama şunu hepimizin bilmesi lazım. Kentsel dönüşümün doğru ve hakkıyla yapılabilmesinin tek şartı şu üç grubun bir araya gelmesi. Bir bakanlık, iki belediye, üç vatandaş."
Özhaseki, AK Partili belediyelerin dışında kentsel dönüşüm işine soyunan kimse bulunmadığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bir belediye başkanı, 'Gerçekten vazifemi yaptım arkadaş, ben müsterihim' diyecekse, kendi bölgesinde kentsel dönüşümü yapmak zorunda. Bunu yapmıyorsa bizim özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyeler gibi yandaş sanatçılar çağırıp büyük paralar veriyorsa 'Beni parlatın' diye organizasyon firmalarına milyonlarca lira akıtıyorsa emin olun hesabını veremezler. Ben nihayetinde 20 küsur sene belediye başkanlığı yaptım. Ömrüm bu hizmetlerle geçti. Yerel yönetimler ve bakanlıkta İlk defa 2019'dan itibaren bir belediyecilik anlayışıyla karşılaştım. Başını İstanbul çekiyor, diğer şehirler de ayak uyduruyor. Ajanslara büyük paralar ayırıyorlar. İstanbul'da ajanslara verilen para, kentsel dönüşüm için ayrılan paranın tam iki misli. Ajanslar ne yapacaklar, beyefendiyi parlatacaklar. Oturacak, alkışlayacaklar, kalkacak, alkışlayacaklar. Tatile gidecek, iş başındaymış gibi gösterecekler. Her taraf kardan tıkanmış olacak, İngiliz Büyükelçisi ile yemek yiyecek ama beyefendi iş başında gibi gösterecekler. Parlattıkça parlatacaklar. İstanbul dar geliyor, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı istiyor. Orası da olmaz, cumhurbaşkanlığı."