CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile özdeşleşen winner(kazanan) ceketi neden giydiğini açıkladı.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın konuğu olan Özel, kendisine sorulan soruları yanıtladı.
Ayşe Ateş’in kendisini ziyaretinde giydiği ceket hakkında konuşan Özel, “Çok kareli mareli falan olmasın dedik. O kadar değil ama televizyonda daha belirgin. Ayşe Ateş bizi duruşmaya davet etmek üzere geldi. Orda fotoğrafı çektirdik. Özel kalem bana ceketi gösterdi ve ben de 'ne olacak bir kere de biz giyelim' dedim. 3 gün boyunca CHP Genel Başkanı’nın ceketinin konuşulması dikkat çekici” diye konuştu.
Özel, konuşmasında ayrıca şu konulardan da bahsetti:
"EN DOĞRU ADAY BEN OLSAM BİR ADIM GERİ DURMAM"
"En doğru aday ben olsam bir adım geri durmam. Ben yapı olarak partiyi iyi yönetebilecek, sosyal demokratları ve solcuları çok daha rahat konsolide edebilecek bir siyasetçiyim ama bizim biraz daha geniş toplum kesimlerine açılabilecek bir adaya ihtiyacımız var.
"GEÇEN SEFER BİR HATA YAPTIK"
Biz geçen sefer bir hata yaptık. 6 tane atleti koşu yarışında bellerinden birbirine bağladık. Herkesi birbirine bağladık. Herkes birbirine mâni oldu. Oysa sosyal demokrat parti bu kimliğiyle, muhafazakâr demokrat parti kendi kimliğiyle, milliyetçi demokrat parti o kimliğiyle koşsaydı gerektiği yerde bir iş birliği tekrar yapabilirdik. Herkes kendi öz kimliğiyle siyaset yapmalı. Seçim sathı mahaline girildiğinde bu ittifak konuşulmalı diye düşünüyorum.
ERDOĞAN’IN ESAD VE SURİYE ÇIKIŞI
Esad, Türk ordusunun Suriye'deki varlığını geri çekmesini ön şart olarak koyduğu için bir temas kurulamıyor görüntüsü vardı. Biz de bu kilitli kapıyı açabilir miyiz diye bir arka kapı diplomasisi üzerinden temas yürütüyoruz. Olumlu da gidiyor. Hatta belki Esad'la görüşmeden önce Dışişleri Bakanı ve Sayın Erdoğan'la görüşme yapabilirim. Sayın Esad'a gidip Atatürk'ün komşularla ilişki için üç altın kuralı vardı: Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşunun iç işlerine karışma, komşundaki devlet dışı unsurları muhatap alma. Ben bu anlayıştaki bir CHP'nin lideri olarak, sizin toprak bütünlüğünüze saygılı, iç işlerinize karışmayan ama seçimlerin yapılacağı demokrasinin hakim olabileceği, insan haklarına saygılı bir yönetimi komşumuzdan beklediğimiz... İç işlerine karışmamak evrensel yönetim standartlarını talep etmemek demek değildir, onda tüm devletlerin öbür devletler hakkında hakkı vardır. Orada bir soykırım yapamazsın. Ve devlet dışı unsurların tanınmaması. Yani ben senin içindeki bazı örgütleri Kuvâ-yi Milliye olarak görmüyorum. Gel ben aracılık edeyim. Oturalım ve Türkiye'yle bir masaya oturulsun. Bu sığınmacı sorunu ve senin de iç savaş sorununu çözecek adımlar atılsın"