Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in, bugün TBMM Genel Kurulunda, 2024 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine CHP Grubu adına konuşma yaptı.
Özel konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Adalet ve Kalkınma Partisi cumhuriyetin ilk yüzyılının son yirmi beş yılında, neredeyse son çeyreğinde bütün bütçeleri yaptı ve Adalet ve Kalkınma Partisi bu bütçeleri yaparken özellikle şu hedefi ortaya koyuyordu: Biz, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en güçlü 10 ekonomisi içine sokacağız. Bugün üzülerek görüyorum ki bu bütçe cumhuriyetin ilk çeyreğini kalkındıran, zenginleştiren, millî ekonomiyi güçlendiren bütçeleri örnek almak yerine son yirmi yıldaki yoksullaştıran, işsizleştiren, emeği ucuz iş gücü hâline getiren, gelir adaletsizliğini büyüten, enflasyonla mücadele yeterliliği göstermeyen bütçelerin bir tekrarı."
"Elbette burada kürsüye on dört gün boyunca çıkacak ve bu bütçeyi destekleyecek çok değerli hatipler olacak. O hatiplerin önemli argümanlarından bir tanesi de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında yirmi bir senede 540 milyar dolar kamu yatırımı yapılmış olması olacak. Matematiksel büyüklüğe baktığınızda çağrıştırdığıyla gerçekten övünülecek bir durum: Türkiye coğrafyasında 7 bölgeye dağılmış on binlerce fabrikanın, büyük atölyelerin, istihdam ve katma değer yaratan, çağı yakalayan yatırımlarının olduğu, ulaşım altyapısının çözüldüğü, hiçbir vatandaşın açlık sınırında yaşamadığı, üniversitelerin bilim ve teknoloji ürettiği, depreme, sele, her türlü afete dirençli kentler hâline geldiği bir ülke beklenir. Dünyanın yirmi yıl gerisinden teknoloji hamleleri yapmakla övünmek yerine kendi ihtiyacımız olan yüksek katma değerli, inovasyona dayalı yüksek teknolojiyi, örneğin, yerli ve millî çipimizi üretebildiğimiz, ihracat edebildiğimiz, tüm ihtiyacımızı karşıladığımız bir sürece katkı sağlasaydı keşke bu ortaya konulan kamu yatırımları ama bunların hiçbirinin ortada olmadığını ve bu bütçenin de böyle bir vizyon taşımadığını hep birlikte görüyoruz. Biraz önce bahsettiğim bir hayal, Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde hızla ortaya koyduğu bir hedef. “İlk 10 ekonominin içine gireceğiz.” Ne zaman? “2023’te.” 2023’teyiz, bütçeyi konuşuyoruz, bütçeden sonra yıl değişecek ve hedef ilk 10 ekonominin içine girmekken bu ülkenin ilk 20 ekonomi içinde tutunmaya çalıştığı bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. "
"Türkiye'nin 74’üncü sırada olan kişi başına millî gelirini ilk 50 içine taşımayı vadederlerken bugün 78’inci sıraya gerilediğimizi… Yani burada acımazsızca eleştirdikleri ve “Türkiye'nin en kötü yönetilen ekonomisi” diye ifade ettikleri üçlü koalisyon hükûmeti kişi başına millî gelirde ülkeyi 74’te bırakmışken bu ekonomiyi harika yöneten arkadaşlar, 78’inci sıraya geriletmiş olarak bugün karşınızda bütçe sunumu yaptılar. "
"2023 yılındaki ihracat hedefi 500 milyar dolardı, bu kürsüden okundu ama şu anda bunun yarısına da ulaşılabilmiş değil. Yine 2023 yılının ekonomi toplam büyüklüğü 2 trilyon dolar olarak ifade edilmişti, bugün bu rakamın yarısı noktasındayız. Burada görünen bir gerçek var: On yıl önce konulan 2023 hedeflerinden bugün 2053'e hatta belki 2071 yılına referans gösterilecek kadar kendinden de ümidi kesmiş bir iktidarla karşı karşıyayız."
"Sosyal devleti savunan, verimli üretimi ve sosyal politikaları önceleyen, yaşam hakkını hayatın her anında ve alanında sahiplenen bir siyasi parti olarak gıda krizine, sağlık krizine, barınma krizine, enerji krizine çözüm üreten bir bütçeyi görmek, incelemek istedik ama böyle bir bütçe Meclise sunulmadı. Hatırlatmak isterim ki 2024 bütçesi, cumhuriyetin 2’nci yüzyılının ilk bütçesi olmasının öneminin yanında, 6 Şubat yıkımından sonra ilk kez yapılan yıllık bir bütçe olmanın sorumluluğunu da taşımaktadır. "
Vergi sistemine ilişkin eleştiriler!
"Ülkemizde vergi sistemine ilişkin eleştiriler iki noktada yoğunlaşıyor. Bunlardan birincisi, dolaylı vergilerle doğrudan vergilerin oranı. 100 lira vergi toplanıyor Türkiye'de toplam; bu vergilerin 68 lirası dolaylı vergiler, 100 lira verginin 68 lirası kazanandan, kâr edenden, gelir vergisi, kurumlar vergisi olarak değil de tüketimi sırasında alınan vergi olarak alınıyor yani zengin ve fakir ayırt etmeden, holdingin patronu ile kapıdaki güvenlikçisi aynı vergi sistemine tabi. Benzin alan taksici şoförden, mazot alan çiftçiden, çocuğuna mama alan babadan, çocuğuna bez alan işçi kadından, su tüketen emekliden ve yanan kaloriferi için doğal gaz parası ödeyen genç, baba parasıyla okuyan öğrenciden alınan vergilerin oranı yüzde 68, geriye yüzde 32 kalıyor değil mi? Bunu da düşünüyoruz ki e, kazananlar verecek, bunu artırmamız lazım. İkinci itiraz, dolaylı olmayan vergilerin kendi içindeki dağılımı. Geriye 32 lira kaldı ya, bunun 21 lirası yine, çocuğuna bez alan işçinin maaşından, öğretmenin maaşından, emeklinin maaşından yani çalışanların maaşlarından kesilen gelir vergisi. Geriye tüm Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 liralık vergisinin 11 lirası üretim yapanlardan, para kazananlardan, ihracatçılardan, tacirlerden yani kazandığı paradan ödedikleri vergi. İşte bu mesele Türkiye Cumhuriyeti açısından, gelip de burada yemin eden, hangi partiden olursa olsun her milletvekili açısından geceleyin yastığa başını koyduğunuzda uykunuzu kaçıracak mesele budur arkadaşlar. Buna itiraz ediyor musunuz, böyle bir bütçeye oy mu veriyorsunuz? Bu akşam buna karar vereceksiniz."
Ret oyu verildi!
"Cumhuriyetin ilk bütçesini yaparak büyük bir kalkınma başlatan Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyetin 2’nci yüzyılının ilk bütçesine vergi sistemini orta ve alt gelir gruplarına yük getirmeden değiştirecek. Vergilendirilmeyen gelirlerin ve kesimlerin vergilendirilmesiyle yeni kaynaklar yaratacak, bu kaynağı özellikle kalkınma hamlesi başlatmak ve alt, orta kesimin gelirini arttırmak için kullanacak, kaynak kullanımında tam bir şeffaflık gerçekleştirecek, kamu politikalarında güven sağlayacak düzenlemeleri, maddeleri, kalemleri, fasılları, tabloları görmediği için Plan ve Bütçe Komisyonunda bu bütçeye ret oyu vermiştir."
"Genel Kurul aşamasında da adaleti olmayan bu bütçenin karşısında duracak ve tarafını açıkça belli edecektir. Biz, beyaz, gri, mavi yakalı tüm emekçilerden, emeği ister plazada, ister tersanede, ister madende sömürülsün tüm çalışanlardan, tüm yoksullardan, tüm dezavantajlı gruplardan, 7.500 TL’nin reva görüldüğü emeklilerden, esnaftan, çiftçiden ve işçiden tarafız. Bu bütçeyi getirenlere soruyorum: Siz kimden tarafsınız? Bu bütçeyi oylayacak olanlara soruyorum: Siz kimden taraf olacaksınız?"
Taşerona, öğretmene, emekliye destek geldi!
Emekçiler için bütçeye ret oyu verdiğini belirten Özel şu ifadelere yer verdi:
"Dedim ya, taraf olun, taraf olun, taraf olun diye. Bizim tarafımız belli, biz bir mücadelenin tarafındayız. Bizim mücadelemiz, 7.500 lira emekli maaşına mahkûm edilmiş Faika teyzenin mücadelesidir; bizim mücadelemiz, mahalle pazarında akşam olmasını bekleyip yüzünü örten Zehra annenin mücadelesidir; bizim mücadelemiz, kadrolu arkadaşları yemeğe geçerken “Benim karnım tok, bugün iştahım yok biraz.” diyerek öğün atlayan taşeron işçi Rıza’nın mücadelesidir; bizim mücadelemiz, atanamadığı için, atanmadığı için özel okulda ders ücretiyle asgari ücretin yarısına çalışan Sevgi Öğretmenin mücadelesidir; bizim mücadelemiz, profesyonel emeği sömürülen, ucuzlaştırılan, değersizleştirilen tüm emekçilerin mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, haklıların, emekçilerin, emeklilerin mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, ölünmeyecek yerde ölenlerin, ölenlerinin ardından yas tutanların, Soma’daki 301 işçinin, Ermenek’te, Amasra’da ölenlerin, Erzurum’da elektrik onarımına giderken buzun üstünde ölenlerin, tren kazasında ölenlerin, barut fabrikasında ölenlerin, havai fişek fabrikasında ölenlerin, onların arkasından yas tutanların ve onlar için mücadele eden herkesin mücadelesidir, Akbelen’in mücadelesidir, Yırca’nın mücadelesidir, derelerin mücadelesidir, ekoloji mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, bu halkın mücadelesidir, bu mücadele için bu milletle birlikte mücadele etmeye, var olmaya, çalışmaya devam edeceğiz. Bu bütçe, onların bütçesi olmadığı için bu bütçeye ret oyu vereceğiz."