Mollaismailoğlu, aldığı karara ilişkin yazılı açıklamalarda bulundu.
"Milli Görüş'ün önerdiği 'Adil Düzen' o zaman kurulabilseydi, yaşanabilir bir dünya inşa edilecek, bugün başta Filistin olmak üzere hiçbir yerde zulüm ve soykırımlar yaşanmayacaktı" diyen Mollaismailoğlu, egemen güçlerin, Türkiye'nin böyle bir dünyaya öncülük etmesini bugüne kadar hep engellediklerini belirtti.
Mollaismailoğlu, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Ancak ülkemiz, son dönemde attığı adımlarla bu yolda ciddi bir ivme kazandı. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra yakalanan her alandaki yükseliş, içerde ve dışarda Türkiye düşmanlarını panikletmiştir."
"ASLA TESADÜF DEĞİLDİR"
Mollaismailoğlu, Demirağların, Hürkuşların, Killigillerin karada, denizde, havada hayata geçirmek istedikleri projelerin üzerlerine betonların döküldüğü günlerin geride kaldığını vurgulayarak artık İHA ve SİHA'ların, uçakların, gemilerin tıpkı üretimleri gibi milli adlarla karada, denize ve havada boy göstermeye başladığını belirtti.
"Bütün bu gelişmelerin, rahmetli Hocamızın Ayasofya'nın minarelerinden ezanların yükseldiği bir Türkiye tahayyülüyle aynı döneme denk düşmesi, asla tesadüf değildir" diyen Mollaismailoğlu, Milli savunma sanayisi alanında yerlilik oranının yüzde 80'lere ulaştığını hatırlattı.
Milli Görüş çizgisinin her gün biraz daha uzağına savrulan bir partiden umutlarını keserek kurdukları Erbakan Vakfı'yla Türkiye genelinde teşkilatlandıklarını hatırlatan Mollaismailoğlu, daha sonra da Yeniden Refah Partisi'ni kurduklarını belirtti.
Mollaismailoğlu, Genel Başkan Fatih Erbakan'ın, Cumhur İttifakı'nı neden desteklediklerini "Parti olarak bizler, yedili masa denilen bu yapının Türkiye'de iktidar olmaması, buna vesile olmamak için Cumhur İttifakı çatısı altında seçimlere girme kararı aldık. Türkiye'nin yeniden 28 Şubat sürecine dönmemesi için inanç özgürlüğü alanındaki kazanımların kaybedilmemesi için, Türkiye'nin yedi başlı bir yönetimin kaosuna, karmaşasına sürüklenmemesi için, Ayasofya'nın yeniden müze haline getirilmemesi için LGBT'nin önünün açılmaması için... Destekçisi FETÖ olan, LGBT örgütleri olan bu yapıdan ülkeye hayır gelmesi mümkün değil. Bu felakete yol vermemek için Cumhur İttifakı'na destek vermemiz gerekiyor" şeklindeki sözleriyle birçok kez açıkladığının altını çizdi.
HİÇBİR MİLLİ GÖRÜŞÇÜ ONLARIN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYAMAZ
Mollaismailoğlu, Türkiye karşıtlarının bu seçimlerin özellikle İstanbul ayağını "2028 seçimlerinin provası" olarak değerlendirdiğini aktararak ifadelerine şöyle devam etti:
"Eğer bu seçimi alırlarsa 2028 seçimlerinde Türkiye'mizi girdiği bağımsızlık mücadelesinden döndürebilecek şansı yakalayacaklarını düşünüyorlar. Hiçbir Milli Görüşçü onların değirmenine su taşıyamaz, hiçbir Milli Görüşçü bu vebali yüklenmez. Hiçbir Milli Görüşçü Devrim Otomobili'nin üzerine beton dökenlere 'Buyurun KAAN'ın kanatlarını da kırın' diyemez. Hiçbir Milli Görüşçü Yunanistan'ın hatrına Ayasofya'da okunan ezandan vazgeçemez. Hiçbir Milli Görüşçü bunların eliyle KKTC'de Annan Planı'nın yeniden sahneye sokulmasına izin veremez. Tabii ki sorunlarımız var. Başta ekonomi olmak üzere her alanda var olan sorunları ve çözümlerini Yeniden Refah Partimizle dile getireceğiz ve gerekirse en sert muhalefeti yapacağız. Hayırda motor, şerde fren vazifesi üstleneceğiz"
Ayrıca Molaismailoğlu, daha önce Cumhur İttifakı'na verilen desteğin tabanda ciddi bir dalgalanmaya yol açarak partilerini Meclis'e taşıdığını aktararak partilerinin bu tutarlılığı devam ettirebilirse Türkiye'nin geleceğinde çok önemli vazifeler üstleneceğini vurguladı.
SÜFLİ DÜNYALIKLARA TAMAH EDİLİYOR
Mollaismailoğlu, son olarak şu ifadelere yer verdi:
"Ne yazık ki Genel Başkanımızın etrafındaki küçük bir azınlık, Milli Görüş'ün bizden beklediği şeylere değil, süfli dünyalıklara tamah ederek partimizi ilerlediği doğru çizgiden çıkartmış, 14 Mayıs seçimlerinde kamuoyunda kazandığı büyük teveccühü tam tersine çevirmiştir. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı'nda yer almak, Milli Görüş'ün geleceği için hayati öneme sahiptir. Vakit bütünüyle bitmeden bu yanlıştan vazgeçilerek Cumhur İttifakı'nın desteklendiği açıklanmalıdır. Yoksa bir, iki kişinin ihtirası yüzünden Türkiye siyasetine ikinci bir Saadet Partisinin kazandırılması kaçınılmazdır"