Fenerbahçe'nin efsane futbolcusu Alex de Souza, The Players Tribune için bir yazı kaleme aldı. Çocukluğundan itibaren hayatını ve kariyerini anlatan Alex, Fenerbahçe'de yaşadıklarına da geniş yer ayırdı.
İşte Alex de Souza'nın kaleminden Fenerbahçe günleri:
Fenerbahçe’de yaşadığım senelerin en çılgın seneler olacağını hayal bile edemezdim. Kelimelere dökmek gerçekten çok zor. Ama deneyeceğim…
Türkiye’deki futbolun eşsiz olduğunu düşünüyorum ve başka hiçbir şeye benzemediğine eminim. Herkes kulübüne tutkuyla bağlı. Evet, Brezilya’dan daha kuvvetli bir tutku. Lakin çok temel bir farkla… Herkes rakibi ıslıklıyor, rakip futbolcuyu ıslıklıyor. Ama sanki bir limit var ve o sınır geçilmiyor.
Bana her zaman Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor taraftarı tarafından iyi davranıldı. Havaalanında, sokakta beni gören rakip takım taraftarları gelip benimle gayet hoş muhabbet ediyorlardı. İşte bu yüzden Türk halkına olan sevgimi hiçbir şey silemez. Benim için unutulmaz bir tecrübeydi.
Kulüpten ayrıldığım gün evimin etrafını çeviren insanları hatırlıyorum. Duvarlardan atlayıp, evin bahçesine girip, kilometrelerce öteden her şey için teşekkür edip elimi sıkmaya gelen insanları unutmuyorum.
Hemen hemen bir hafta süren bu nöbet günlerinden birinde ailemle evde otururken kapı çaldı. Devasa biri çıktı karşıma. Gözüm bir yerden çıkarıyordu bu kişiyi ama o an nereden olduğunu bulamadım. Daha önce hapse girmiş çıkmış Galatasaraylı bir fanatikti.
Eee şimdi ne yapacaktım?
Kapıyı açtım ve adam bana: Merhaba, benim için bir kaç forma imzalayıp bir de benimle fotoğraf çekilir misin?
Ben: Tabii ki, içeri gir.
— Alex, bize az çektirmedin. Ama sana hayranlık ve saygı duyuyorum.
Bana sarıldı, teşekkür etti ve gitti. Çılgınlık!
Rekabet orada büyük. Fenerbahçe - Galatasaray maçları adeta birer savaş. Sen lig şampiyonu olabilirsin ama eğer rakibine kaybettiysen, tam bir şampiyonluk sayılmaz. Eğer her ikisi de şampiyon olmadıysa da tüm muhabbet ligi diğerinden üstte bitirmek üzerine. Ben bunları büyük yoğunlukta yaşadım.
Tam 8 sezon. Şampiyon olup, gol kralı olup, Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasını geçerken, hayatımın en memnuniyet verici duygularını yaşadım.
Çeyrek Finalde Chelsea’ye karşı oynadık ve daha ileri gitmemiz işten bile değildi. İçeride kazandık ve Londra’da 2-0 mağlup olduk. Her şeyi bir kenara bırakıp futbolun ne kadar harika bir spor olduğunu bir kez daha hatırlatan gecelerden biriydi…
Çok güzel anılardı. Bir keresinde Fenerbahçe tarihinin en büyük oyuncusu Lefter ile öğle yemeği yemeye gittik. 80'li yaşlarındaydı. Konuşma sırasında takılarak “benim heykelim varsa, Alex’in de olmalı” dedi. Heykel de yapıldı.
Bir keresinde, askerlik görevini yaparken ayağını kaybeden Murat isminde bir taraftarın yeni bir protez için protez modelini değiştirmesi gerekiyordu. Teknoloji ve detaylı bir çalışma gerekiyordu. Doktorlar ona birinin ayağının modelini seçmesini istiyorlar ve o 80 milyonluk ülkeden benim ayaklarımı istediğini söylüyor. Bugün bile konuştuğumuzda bana artık onun da “de Souza” olduğunu söylüyor.